İlhan Biçer / Efeler Diyarından

TÜRKÖNÜ KÖYÜ (AYASULUK)

service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

2 bin 300 yıldır toprak altında uyuyan Neikaia Antik Kenti…

Çocukluk yıllarımda genellikle dini bayramlarda, düğünlerde ya da yakınlarımızın cenazesinde Ödemiş’ten Kiraz’a akraba ziyaretlerine gider gelirdik. Annem ve babam aslen Kirazlı, ben Ödemiş’te doğmuşum. Çocukluk ve gençlik yıllarım hep Ödemiş’te geçti.

Çocukluk yıllarımdan bir gün, bir bayram ziyareti sonrasında, yolcu minibüsüyle Kiraz’dan Ödemiş’e dönüyorduk. Türkönü Köyü’ne yaklaşırken annem bana yolun kuzey tarafında kalan tepeyi göstererek: “Bak oğlum, şu ileri tepedeki kayayı görüyor musun? O kaya bir zamanlar bir kadın ve bir ayı imiş“Bu köyde yaşayan kadınlar o gördüğün kayanın oradaki tepelerden pinar çalılarını keserler, sırtları ile evlerine taşırlarmış. Bu çalılarla hem ısınırlar hem de ekmek ve yemek yaparlarmış. Bir gün köyün bir kadını pinar çalısı almaya o gördüğün tepeye gitmiş. Kadın çalıları kesmiş, kesmiş ve kestiği çalıları sırtına yüklemiş evin yolunu tutmuş. Biraz gittikten sonra, arkasından bir ses duymuş homur homur homurdanan. Arkasına bir bakmış ki, bir ayı kendisine doğru koşmakta. Kadın önde ayı arkada kovalamaca başlamış. Bir süre sonra kadın yorulmuş.  Ayı kadının sırtındaki yükünden yakalamış. Bir türlü bırakmamış. Kadın ne kadar dirense de bir türlü ayının elinden kurtulamamış. Sonunda Allaha dua etmiş Allah’ım bizi taş et diye… O an ikisi de taş olmuş.”

O yaşlarda, anlatılan efsanelerin gerçek olduğuna inanıyordum.

Yıllarca efsanedeki bu ayı taşını yakından görmeyi çok istedim.

Yıllar yıllar sonra, dağcılık sporuna başladım. Türkönü köyü Ayasuluk Tepesi’ne rota keşfi için keşif arkadaşlarımla gittik. Çocukluk yıllarımda uzaktan gördüğüm ayı taşını, çok merak ediyordum. Batı taraftan o ayı taşına doğru ilerliyorduk. Yaklaştıkça yaklaştık. Yanına vardığımda gördüm ki kocaman bir kaya parçası. Kadın ve ayı ile bir benzetme kuramadım. Sonradan fark ettim ki bakış açısı değişince bir şeye benzemiyor. Kadın ve ayı siluetini görmek için güneyden kuzeye yani Ödemiş Kiraz yolundan bakmak gerekiyormuş. Yolunuz Ödemiş Kiraz Karayoluna düşerse bakmanızı tavsiye ederim. Benim yolum ne zaman buradan geçse ben hep Ayı Taşı’na bakarım ve annemin anlattığı efsane hep aklıma gelir.

Türkönü köyünün günümüzdeki yerleşimi Ayasuluk Tepesi’nin güneyine kurulmuş. Köyün kuzey kenarından Ödemiş -Kiraz- Beydağ- karayolu geçiyor. Köyün eski İsmi Zafer Tanrıçası Nikaia’nin yurdu, “KUTSAL TEPE” anlamına gelen Ayasuluk’tur. Ayasuluk Tepesi’nde toprak altında kalmış. 2 bin 300 yıllık Neikaia Antik Kenti var. O dönemlerdeki yaşayan insanlar düz ovalara bir şehir kurmamışlar. Şehirler havadar, verimsiz tepelere yamaçlara kurulurmuş. Ayasuluk Tepesi’ne Uzaktan bakıldığında adeta bir bozkırı andırıyor. Oysa o, bozkırı andıran tepenin altında bir zamanlar yaşamlar kurulmuş. Çalışan, üreten insanlar yaşamış burada. Hem çalışmışlar hem üretmişler hem de sanata önem vermişler. Tiyatrosu bile olan küçük bir madenci köyüymüş burası.

Neikaia Antik Kenti 1. derece arkeolojik sit alanı olmasına rağmen bugüne kadar burada, bilimsel bir çalışma yapılmamış. Yüzeysel yapılan araştırmalar sonucunda Helenistik Dönem ve Roma Döneminden kalma kale, su sarnıcı, manastır, kilisenin olduğu, kalıntılardan tahmin ediliyor. Tepede Helenistik Dönem ve Roma Dönemi’ne ait birçok mezar da bulunuyor. Çoğu mezar ne yazık ki, kaçak kazı yapan defineciler tarafından talan edilmiş. Ayrıca toprak altında kalmış tiyatronun ve şehrin önemli binalarının olduğu, yüzeyden bakıldığında yer şekillerinden tahmin ediliyor. Ayasuluk Tepesi’ndeki kalıntılardan biride kesme taşla döşenmiş bir yolun bu tarihi yapılara doğru uzanmakta olduğudur.

Yöremizde yer alan Neikaia Antik Kenti de; Hypaipa, (Günlüce) ve Dioshieron (Birgi)  ticaretlerinde kullandıkları kendi sikkelerini basmış önemli üç kentten birisiymiş. Neikaia sikkelerinde kentin sağlıkta önemini vurgulayan resimler yer alıyor. Sikkelerdeki resimler sağlık tanrısı Asklepeion oğlu Telesphoros ve temizlik tanrıçası kızı Hygieia’nın resimleri basılmış. Ekonomide söz sahibi olan önemli kentler arasında olan Neikaia Antik Kenti; Helenistik ve Roma dönemlerinden günümüze yakın döneme kadar bir madenci köyüymüş. Buradaki maden ocaklarından çıkarılan cıva madeni işlenerek Efes Limanı’ndan ihraç ediliyormuş.

Geçmişi Helenistik Roma Dönemi’nden günümüze kadar işletilen Türkönü Köyü Cıva Madeni 1972 yılına kadar işletilmiş. Sonrasında Antimon Madeni olarak işletilmeye devam edilmiş, 1974 yılında maden ocağı tamamen kapatılmış. Kapatılırken herhangi bir önlem alınmamış ve çevre düzenlenmesi maalesef yapılmamış.

Cıva madeni MÖ 1500’lü yıllarda keşfedilmiş. Oda sıcaklığında sıvı olan tek metal cıva madeniymiş. Cıva yıllardır frengi, zührevi hastalıklar, cüzam ve cilt hastalıklarının tedavisinde kullanılmış. Ayrıca kozmetikte, sağlıkta, altın ayrıştırmada, boyamada kırmızı rengi veren gemilerin suya giren yerlerinin boyanmasında, cıva madeni kullanılmış. Cıva madeni termometre, barometre, manometrelerde, elektrikli aletlerde, pillerde, bataryalarda, boya sanayiinde, ayna yapımında, kuyumculukta, tarım sektöründe, dişçilikte ve birçok alanda kullanılarak hayatımızın pek çok alanına girmiş.

Bu kadar çok kapsamlı kullanım alanına sahip olan cıva madeninin insan sağlığına ve çevreye çok zararlı olduğu yıllar sonra anlaşılmış. Cıva kullanımını kontrol altına almak için 24 Eylül 2014 yılında Birleşmiş Milletler Genel Kurulu Japonya’nın Minamata Kenti’nde Japonya, İsviçre, ABD ve Uruguay’ın ev sahipliğinde toplanılmış. Düzenlenen “Yüksek Düzeyli Etkinlik” sırasında, Minamata Sözleşmesi Türkiye ile birlikte128 ülke tarafından imzalanmış.

Türkönü köyü Efeler Diyarı olarak da biliniyor. Milli Mücadelede yer almış adına türküler yakılan (Ödemiş Kavakları Türküsü) Çakırcalı Mehmet Efe bu köyde doğmuş. Gökçen Hüseyin Efe ve Çakırcalı Mehmet Efe’nin Baş Zeybeği Hacı Mustafa da bu köyde doğmuş. Adeta efe ocağı bir köy. Kurtuluş Savaşı kahramanlarından Gökçen Efe burada şehit edilmiş.

Günümüzde, Türkönü köyünde ne yazık ki genç nüfus pek kalmamış. Kalanlar ve orta yaşlı nüfus tarım ve hayvancılık yapıyor. Yıllar önce maden ocağı kapanınca köy eski önemini, eski nüfusunu kaybetmiş.

Bastığı paralar ve geçmişte çıkarılan cıva madeni ile ünlü bir madenci köyü olan Neikaia Antik Kenti; tiyatrosuyla, kamusal binalarıyla, manastır ve kilisesiyle 2 Bin 300 yıldır toprak altında uyumakta. Ne yazık ki bu önemli arkeolojik alanlar kaçak kazı yapanlarla talan edilmekte.

Bir, an önce Türkönü Ayasuluk Tepesi’nde bilimsel çalışmaların, kazıların yapılarak, Neikaia Antik Kenti’nin derin uykusundan uyandırılarak turizme kazandırılmasının zamanı gelmedi mi?

 

 

TÜRKÖNÜ KÖYÜ (AYASULUK)

Yorumlar kapalı.