Selim Şahan / Baş Yazar

Can, cani!

service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Türkçe’nin en büyük ozanlarından biri olan Yunus Emre, “Can vermeyince canan bulunmaz” demiş…

Yunus Emre, 13’üncü yüzyılın sonu ile 14’üncü yüzyılın başında yaşamış bir düşünürdür. Hayata bakış açısını dizelerle anlatmıştır.

Bildiğimiz kadarı ile Türkmen bir derviş olan Yunus Emre, Anadolu kökenlidir; Türkçe yanında Arapça ve Farsça bilgisi de iyi derecededir.

Can, Türkçe’ye Farsça’dan geçme bir kelimedir. Canan da öyle…

Can, yaşam veya hayat demek…

Cani ise, hayatı öldüren demektir.

Can Farsça, cani de Arapça kökenlidir.

Sanıldığı gibi aynı kökten gelen iki kelime değildir.

‘Cinayet’ de can alma demektir.

**

Geçtiğimiz günlerde bir siyasi parti liderinin, ‘eskiden işlenen siyasi cinayetler mertçe idi’ dediği iddia edildi. Hangi ortamda, hangi ruh halinde söyledi veya söylediği kastını aştı mı bilemiyorum…

Bana göre hiçbir cinayet için ‘mertçe işlendi’ denilemez.

Savaş bile mertçe yapılmaz…

Atatürk bile, ‘savunma amaçlı değilse hiçbir savaş meşru değildir’ anlamında bir cümleye sahiptir.

Eski dönemlerde, orduların savaşmasını istemeyen bazı ordu liderlerinin tek başına düello edip, askerlerinin ölmesini engellermiş. Ne kadar gerçekçi bilemiyorum ama bazı filmlerde böyle sahneleri anımsıyorum.

1980 öncesi işlenen hiçbir cinayet mertçe değildi.

1980 askeri darbesi sonrasında işlenen hiçbir faili meçhul mertçe değildi.

1980 öncesi, Kahramanmaraş katliamı ve Ankara’da 7 TİP’li öğrencinin evlerinde telle boğulması mertçe değildi.

1977’deki İstanbul 1 Mayıs katliamı mertçe değildi.

1993 Sivas Madımak katliamı, mertçe değildi.

Madımaktan birkaç gün sonra işlenen Başbağlar katliamı hem karanlıktı hem de mertçe değildi.

Uğur Mumcu’nun öldürülmesi de mertçe değildi, Turan Dursun’un öldürülmesi de Musa Anter’in öldürülmesi de Hrant Dink’in öldürülmesi de…

Hepsi de namertçe idi…

**

Öte yandan, yeri gelmişken bir konuya da değinmek istiyorum. Bugün birçoklarının kahraman olarak gördüğü ölmüş ya da yaşayan çok sayıda siyasetçi de geçmişte işlenen bu tür mertçe olmayan cinayetlerde adı geçiyordu. Yani geçmişin kimi namertleri, aradan yıllar geçtikten sonra mert olarak adlandırılıp, arkasından gidilen siyasi liderler haline dönüştü.

Ve bu namertçe işlenen cinayetlerin failleri aradan yıllar geçmesine rağmen bir türlü bulunamadı ve cinayetlerin büyük çoğunluğu aydınlatılamadı.

**

Bolu Beyi’ne karşı yiğitliğin ve mertliğin destanını yazan Köroğlu “Tüfek icad oldu, mertlik bozuldu” demiş…

16’ıncı yüzyılda yaşadığına inanılan bir Köroğlu var… Babasının intikamını almak için dağlara çıkmış. İsyancı Köroğlu ile ozan Köroğlu aynı insan mıdır yoksa destanların birleştirdiği bir kahraman mıdır, bilemiyoruz.

Bildiğimiz bir şey var ki arkadan kalleşçe kurşun sıkan, kalabalığa bomba atan, hiç kimseye kahraman diyemeyiz. Hiçbir cinayete de mertçe sıfatını yakıştıramayız.

“Benden selâm olsun Bolu Beyi’ne / Çıkıp şu dağlara yaslanmalıdır / At kişnemesinden, kalkan sesinden / Dağlar seda verip seslenmelidir”

**

Bugün 24 Ocak… Uğur Mumcu’nun kalleşçe öldürülmesinin yıl dönümü. Siyasi görüş ayrımı gözetmeksizin tüm kalleşçe öldürülenleri saygıyla anıyor, canileri lanetliyorum.

Can, cani!

Yorumlar kapalı.