İlhan Biçer / Efeler Diyarından

GELECEK TARIMDA

service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Tarihin ilk süreçlerinde insanlar yaşamlarını sürdürebilmek için doğada bulunan bitkileri, meyveleri toplayıp; hayvanları avlayıp etlerini çiğ çiğ yemişler. Yaşamlarını böyle sürdürebilmişler. Sonraki yıllarda ateşi keşfedip onunla pişen etlerin, sebzelerin daha lezzetli olduğunu fark etmişler. Pişirmeyi, yemek yapmayı öğrenmişler. İlerleyen insanlık tarihi sürecinde bitki yetiştirmeyi, hayvanları evcilleştirip beslemeyi öğrenmişler. Toprağın değerini, kıymetini öğrenmişler. Göçebe bir yaşamdan yerleşik bir yaşama geçmişler.

Bir ülkenin kalkınması öncelikle eğitimle başlar. Tarımla, hayvancılıkla ve teknoloji ile devam eder. Önce karnımızı doyurmamız için yeterli üretim yapmalıyız.Bilinçli, eğitimli çiftçi yetiştirmemiz lazım. Çiftçimize maddi manevi yeterli destek olunmalı. Yetiştirdikleri ürünlerin emeklerinin karşılığını almaları sağlanmalı. Ülke olarak öncelikle tarımda ve hayvancılıkta dışa bağımlılığı azaltmalıyız hatta yok etmeliyiz. Yeniden tarımda ve hayvancılıkta kendi kendimize yeten bir ülke olmalıyız. Unutmayalım ki, milli ekonominin temeli tarımdır.

Atatürk’ün şu sözünü unutmayalım: “Milletimiz çok büyük acılar, mağlubiyetler, facialar görmüştür. Bütün olanlardan sonra yine bu topraklarda bulunuyorsa bunun temel sebebi şudur: Türk çiftçisi bir eliyle kılıcını kullanırken diğer elindeki sabanla topraktan ayrılmadı. Eğer milletimizin büyük çoğunluğu çiftçi olmasaydı, biz bugün dünya yüzünde bulunmayacaktık.”Bulunduğumuz coğrafyanın, toprağın kıymetini bilelim. Ekelim, biçelim, üretelim.

Ne yazık ki günümüzde birçok köy boşaldı. Genç nüfus; bağda, bahçede, tarlada çalışmak istemiyor, çalışmıyor, şehirlere göç ediyor. Şehirde sosyal güvencesi olan asgari ücretle iş bulanlar kendini şanslı sayıyor.Şehirlere akın akın göçen kalabalık nüfuslar buralarda zorlu hayat şartlarında yaşamaya çalışıyor. Köylerin boşalmasını önlemek için projeler yapılmalı. Köylü, genç nüfus desteklenmeli. Tarım işçileri devlet destekli sosyal güvenceye alınmalı. Gerçek üretici ve çalışan kesim yeterli desteklenmeli.

Köyler tekrar eski haline getirilmeli. Köy okulları tekrar açılmalı. Birçok köyde ne yazık ki zilleri çalmayan okullar var. Çatısı çökmüş, duvarları yıkılmış, sıvaları patlamış kapı ve pencereleri kırılıp parçalanmış, çoğu harabe olmuş. Köy okullarının bu durumunu görmek ne kadar acı. Kapanan köy okullarının bir zamanlar bahçesinde oyunlar oynayan cıvıl cıvıl çocuk sesleri yok artık. Adeta sessiz bir yok oluşla karşı karşıya yıllara direniyorlar.

Köylerde, tarlada, bağda, bahçede çalışacak insanda yok denecek kadar azaldı.Onlar da köylerde on on beş hane ya var ya yok. Kalanlarda köyün kıdemlileri. Üretmek de zorlaştı.  İlacı, gübresi, elektriği, işçiliği, girdisi, çıktısı. Sonuç domatesin kilosu 60 lira. Bibere patlıcana zaten yaklaşılmıyor. Hıyarsa almış başını gitmiş. Sarıkız patatesse çok nazlı yakınından geçilmiyor. Hayat kadar acı olan kuru soğan olmuş bilmem kaç para. Kuru çökeleğin üzerine döktüğümüz zeytinyağı 300 lira. Kahvaltıda olmazsa olmaz zeytin 150 lira. Et, süt, peynir astronot olmuş uçmuş gitmiş,yakalamak mümkün değil. Ekmek, simit çay habire zamlanıyor. Emeklinin durumu zaten ortada. Evi olmayan kiracıların durumu çok daha vahim.

Köyde bir avuç toprağı olan bence köyüne dönsün. Yerli tohumlar bulun buluşturun. Köyünüzde ekin, biçin, çabalayın. Soğan dikin, marul dikin, maydanoz dikin. Üç beş de tavuk edinin.Ekmeğinizi, aşınızı, salçanızı, turşunuzu,tarhananızıkendiniz yapın. Sebze, meyve kurutun, markete pazara bağımlılığınızı azaltın. Köyde yaşayın, kira parasından, işe git gelden ulaşım parasından kurtulun. Şehrin kirli havasından gürültüsünden kurtulun. Tertemiz köy havasında yaşayın. Köyün temiz havasında fazla hastalanmazsınız. Doktora gitmezsiniz.İlaca para vermezsiniz.

Köyünde bağı, bahçesi ve tarlası olanlar kıymetini bilin, çalışın, çabalayın ve üretin.

Gelecek tarımda, demedi demeyin.

 

GELECEK TARIMDA

Yorumlar kapalı.