Vaktiyle bir kaymakamımız vardı. Öğrenci ve öğretmenlerle karşılaştığında, “Bu öğrencileri, mutlaka Çanakkale’ye götürmemiz gerekiyor!” derdi. Topluluk önünde yaptığı konuşmalarda da “250 bin şehit verdik ama bir karış toprak vermedik” der, dinleyicilerden coşkulu alkış alırdı.
Bu Çanakkale gezisi meselesini, benim de bulunduğum bir sohbet ortamında da söyleyince ben dayanamayıp şunları söylemiştim: “Sayın kaymamamım, bizim öğrencilerimizin birçoğu, belki hala komşu ilçelerimiz Kiraz ve Beydağ’a gitmemiştir. Önce oralara götürelim!”
Çanakkale önemli tabii ama önce yakın coğrafyamızı gezseler de bölgemizin 2 bin yıllık geçmişi hakkında kaba taslak bilgileri olsa daha iyi olmaz mı?
**
Bizim toplumda bazı konular ya beyazdır ya da siyah! Ortası yoktur. Ya da başka renklerin olabileceğini aklımıza getirmek istemeyiz: “Ya bizdensindir ya da teröristlerden yana!”
İlk Türk astronotu Alper Gezeravcı’nın da yer aldığı Ax-3 görev aracı, Uzay İstasyonuna hareket ettiğinde yine siyah mı beyaz mı tartışması yaşadık. Biliyorsunuz, Axiom Mission 3, NASA’nın Florida’daki Kennedy Uzay Merkezi’ndeki Fırlatma Kompleksinden kalkış yaptı.
Bu yolculuk, tabii Türkiye’de ‘milli’ duygularla karşılandı.
Birkaç gün sonra hastanede doktor sırası bekliyordum. Sıra bekleyen üç amca, kendi arasında emekli maaşlarını tartışırken biri, “Yahu uzaya gittik uzaya! Siz neyin kafasını yaşıyorsunuz!” diyerek diğerlerine posta atınca, tartışma sonlandırıldı.
Gezeravcı’nın bu uzay yolculuğunun Türkiye’ye maliyetinin 50 milyon dolar olduğunu duyan kimi siyah-beyazcılar da “Uzayda gezinti yapmak için bu kadar para verilir mi?” tepkisi gösterdiler.
**
Belki dikkatlerden kaçtı ama aynı gün Japonya da Ay’a yumuşak iniş gerçekleştiren beşinci ülke olmuş.
Bu başarıyla birlikte ABD, Sovyetler Birliği, Çin ve Hindistan’ı takip eden Japonya, Ay’a uzay aracıyla yumuşak iniş gerçekleştiren beşinci ülke olmuş.
Yapılan açıklamalara bakılırsa Japonya uzayda giderek daha büyük bir ağırlık kazanmak için Çin’e karşı ABD ile ortaklık kuruyormuş.
Japonya’da aynı zamanda uzay alanında çalışan birçok özel sektör girişimi de bulunuyormuş.
Japonya, ABD Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi’nin (NASA) Artemis programının bir parçası olarak Ay’a önümüzdeki birkaç yıl içerisinde bir astronot göndermeyi hedefliyormuş.
Yahu bu Japonya ile ABD ile 1945’te kafa kafaya çarpışmamış mıydı!
Ve bu Japonya ABD’nin attığı atom bombası ile yerle bir olmamış mıydı!
**
Belki şu haber de dikkatlerden kaçtı:
“İran, kendi geliştirdiği ‘Simurg’ roketiyle bugün 3 araştırma uydusunu uzaya fırlattı. ‘Mehda’, ‘Keyhan-2’ ve ‘Hatef-1’ adlı üç uydu ilk kez yerli roketle aynı anda ülkenin Simnan eyaletindeki İmam Humeyni Uydu Merkezi’nden gönderildi. Savunma Bakanlığı’nın açıklamasını aktaran devlet medyası, yerli roketle uzaya fırlatılan uyduların, yer küreden 450 kilometre mesafedeki yörüngeye yerleşme aşamasının başarıyla sonuçlandığını aktardı.”
**
Anlaşılsın diye konuyla ilgili başka bir haberi de köşeye alıntılamak istiyorum:
“Rusya, Soyuz roketleriyle bir astronotu ISS’e göndermek için 80 milyon doların üzerinde ücret talep ediyor. ABD merkezli SpaceX şirketi ise geçen yıl kullanılmaya başlanan roketleriyle aynı görev için 50 milyon dolar istiyor.”
Uzaya turist olarak giden ilk kişi olan Dennis Tito’nun 2001 yılında 20 milyon dolar ödediği, 2009’da uzay turisti olan Guy Laliberté’nin ise 35 milyon dolar ödediği basında yer almıştı.”
**
Ha, şimdi ben ne demek istedim!
Okuyalım, öğrenelim; yorumlarımızı da somut bilgiler ışığında yapalım…
Olaylara, ya siyahtır ya da beyaz gözlüğü ile bakmayalım.
Ben ekonomist değilim. 50 milyon dolar ile neler yapılabilir bilmiyorum ama bir turist 35 milyon dolara uzaya gitti ise bizim uzay adamımızın gidip deneyim elde etmesini de acımasızca eleştirmeyelim.
Ama dönüşten 3-5 gün sonra okul okul veya meydan meydan gezdirilirse ona da o zaman bakarız…
**
Son olarak: Şuna ‘astronot’ yerine ‘uzaycı’ desek! Havacı, karacı ve denizci gibi…
Daha milli değil mi?
UZAYCI!
Yorumlar kapalı.