Seçim dönemine girdik ya şu sıralar okuyucu seçim dışındaki yazılara ilgi göstermez… Yazar da doğal olarak gündemi ele almak durumunda kalır.
Duyuyorum, ‘adaylar tanınmış değil’ diyenler var…
Eğer tanınmışlardan biri olsaydı, bu kez de “Kardeşim başka aday mı yok yahu; hep aynı adamlar, hep aynı adamlar!” diyeceklerdi…
Seçmen böyledir!
**
Bir de proje meselesi var…
“Ya, bunun hangi projesi varmış?!”
Ben size bir şey söyleyeyim: Proje yapmak kadar kolay bir şey yoktur. Hadi canım sen de demeyin! Hiçbir projeniz yoksa bile “Ben bu şehri ortak akılla yöneteceğim” diyorsanız halka sorarsınız size binbir türlü proje gelir… Ben daha önce çılgın bir proje yazmıştım: “Bozdağ’dan gelen dereleri birleştirip Ödemiş’in içinden geçirelim; Ödemiş Eskişehir olsun!”
Proje yapmak kolaydır, yaparsınız veya yaptırırsınız…
Asıl iş bütçeyi yönetmektedir. Seçimi kazandınız. Baktınız kasada 5 paranız yok. Hatta çuvalla borçlu olduğunuzu gördünüz. Elinizde 1000 tane projeniz olsa, boş kümeden başka bir şey oluşturmaz.
**
ALIN SİZE YENİ PROJE
Biliyorsunuz uzmanlar Türkiye’nin su fakiri bir ülke olduğunu söylemeye başladılar. Hakikaten de yaz sonu geldiğinde TV haberleri, kuruyan barajlarla ilgili haberlerden geçilmiyor.
Araç yıkıyoruz, balkon yıkıyoruz, merdiven yıkıyoruz, çamaşır yıkıyoruz…
Şöyle yapsak örneğin:
İçme suyu ile yıkama suyunu ayırsak…
Evlerde damacana damacana içme suyu tüketmesek. Arıtmalara ihtiyaç duymasak…
Çeşmeden akan suyu kana kana içsek…
Yani evlerde, içme suyu ile yıkama ve temizleme suyunu ayırsak… Kaynak sularını veya içme kalitesi yüksek olan kuyu sularını sadece içmede kullansak…
“Evet ya! Proje çok güzel” dediğinizi duyuyorum…
Peki, ama altyapı kaç yılda biter? Ve bütçesi ne olur?
Mecburen her yer tekrar kazılacak…
İşte burada mühendislik işi devreye girer ve bu da bu işi yapacak firmaların 5-10 yıla yayılacak çalışma planı ile gerçekleştirilebilir.
Hadi dediniz ki çok zor! Buna para da yetmez zaman da!
Ama yeni yapılacak binaların bu projeye göre yapılması sağlanabilir?
**
14 ŞUBAT
Bugün Sevgililer Günü imiş.
“Sevgili” kelimesi ne kadar güzel bir kelime…
Daha önce hiç yazmamıştım. Kaynaklara şöyle bir göz gezdireyim dedim. Birbirinden bağımsız bir sürü bilgi çeşitliliği var. Açıkçası doğru dürüst, somut bir olay söz konusu değil.
Kuyu ve taş meselesi gibi geldi bana…
Özellikle hediyelik eşya satıcılarının körüklemesi ile bugünlere gelinmiş…
Adı üstünde hediyelik eşya günü değil: Sevgililer günü. Sevgi gül değil emek istermiş…
Gerçek bir sevgiliniz varsa onu 14 Şubat’a sığdırmayın…
“Sevgi kuşun kanadında
Sevgi ne göğün yüzünde
Sevgi ne yerin dibinde
Sevgi başucunda”
Yorumlar kapalı.