Cem Erdeveciler

     YAŞAMIN SESİ

service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

         Merhaba dostlar 14 Şubat dünya öykü günü ve de aynı zamanda sevgililer günü olarak kutlanmaktadır tüm dünyada.  Gerçi sevgililer günü dünya da emperyalist sistemin tüketici bir toplum anlayışını yerleştirmek için ortaya attığı bir gün olarak çıkartılmıştır. Keza anneler günü, babalar günü, yılbaşı v.b daha birçok örnek verebiliriz buna dair.

Ekonominin dibe vurduğu şu günlerde sevgililer günü için ne kadar bütçe ayırdık yâdaayırabildik olmayan bütçemizden. Çocuklarımızın okul harçlığını cebine koyamazken, bırakın bunu kahvaltıda peynirin yanına zeytin eklemeyi bile düşünür olduğumuz şu içinde bulunduğumuz zamanda sevgililer günü kutlamak manidar değil mi sizce de?

Bir tek güne mi endekslidir değer verdiğimiz insanları sevmek onlara hürmet etmek sevgimizi göstermek değildir elbet. Fakat bazılarınızın şöyle mırıldandığını düşünüyorum canım sembolik bir gün işte bunu uzatmaya hiç gerek yok kutlayan kutlasın kutlamayan kutlamasın.

Bu anlayış tarzı nemelazımcılık bizleri bu günlere mahkûm etti. Bir dönem yetmez ama evet diyerek geçit verdik demokrasi adına sonuç malum. “ bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın” la eşdeğer bir yaklaşım. Unutmayın bir gün gelir size dokunur ucu. Bunun örnekleri dünyamızda çoktur en yakın geçmişteİran da, Irak ta, Suriye de olduğu gibi.

Her sessiz kalış yapılanları onaylamakla eşdeğerdir. Sizde umarım böyle düşünüyorsunuzdur çünkü üretimden yoksun olan bir toplum kendi can damarlarını kesmiş demektir. Tüketim toplumu yerine üreten ve ürettiğiyle kendine yeten bir toplum anlayışını ortaya sermeliyiz. Yine seçim geldi sokaklarda bayraklar flamalar afişler ve seçim için aday tanıtımları için dolaşan araçlar yani kısacası ekonomik israf. Bunlara ayrılan bütçeyle kaç yoksul aile doyurulabilir bir düşünsenize.

Konu konuyu açıyor bahse konu olan ekonomi olunca sevgililer günü, dünya öykü günü derken seçime kadar geldik. Birazda dünya öykü gününden bahsedelim ne dersiniz?

“ Özcan KARABULUT ve arkadaşları, 90’lı yılların ortalarından itibaren Ankara Öykü Günleri adı altında büyük edebiyat buluşmalarını gerçekleştirir. Bu edebiyat buluşmalarından 2002 yılında bir gün doğar: 14 Şubat Dünya Öykü Günü!

Ankara’da doğan 14 Şubat Dünya Öykü Günü projesi, 2003’te PEN Ankara temsilcisi Prof.Dr. Aysu ERDEN’in katıldığı Mexico City’de yapılan 69. Uluslararası P.E.N. Kongresi’nin Delegeler Meclisi toplantısında onaylanarak kabul edilir. Ardından UNESCO’nun 2005’te yapılan kongresinde de proje kabul edilir. 14 Şubat Dünya Öykü Günü dünyanın farklı coğrafyalarında farklı dillerince kutlanmaya başlar.”

Öykü yaşamın sesidir. Bundan dolayı “ Bir insanı sevmekle başlar her şey” ve bizler her şeyin, yaşamın, sevginin, umudun, barışın, öykünün paylaştıkça anlam kazanacağına inanıyoruz.

Savaşların sömürünün ve emperyalizmin egemen olamadığı, barışın hâkim olduğu güneşli bir dünya umuduyla yeni güne merhaba derken şiirimle sizleri baş başa bırakıyorum sevgiyle kalın.

 

 

BİR TUTAM YAĞMUR

 

Sus…

Yıldızsız akşamın şiirindeyim bu gün:

Resimler anlamıyor ki beni

Telefon sesinde kulaklarım

İdelerin yorgunluğu yakamozlarında denizin

Sevginin özleminde

Hades’in kırıntıları

Düşüncelerse yoğun…

 

Oysa…

Yazmak yeniden çıkmazında kalemin.

 

Sus…

Bodler’in akşamındayım bu gün:

Issız çıkmazında yaşamın

Sicimleri yağmurun yanaklarımda,

Gönlüm bir kuş gibi akşama kalmış

Güneş aşkımdan uzak batıyor ağrı caddesin de…

Sus…

Sensizliğin ertesindeyim bu gün:

Anlatmak.

Yedi memeli İstanbul’u

Seyretmek

Erabosla gözlerini

Umutlarım.

 

Sus…

Geçmeyen günlerin ölü denizindeyim bu gün:

Zamanı çalarcasına

Beklemek

Denizin dalgaların da

Kavuşmak

Ve

Bir tutam yağmur toplamak

Tüm hayatı yunarcasına…

25.11.1992 İZMİR

 

 

 

 

 

 

 

 

     YAŞAMIN SESİ

Yorumlar kapalı.