Selim Şahan / Baş Yazar

Taşlar yerine oturmalı!

service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Şehir, kent, ya da site… Bunlar büyük yerleşim alanlarına verilen çeşitli dillerden kelimeler.

Büyük yerleşim yeri deyince, aklımıza insanlar geliyor. Ve bir düzen… Öyle ya onca insan nasıl bir düzen içinde yaşayacak!

Belediye, kanunlar tarafından kendisini yönetme hakkı tanınan bir idari bölgenin adıdır

Belediye ifadesi aynı zamanda; bir şehir veya ilçenin temizlik, aydınlatma, su ve elektrik gibi ortak ihtiyaçlarını ve hizmetlerini gören örgüt anlamında da kullanılır.

Dünyadaki farklı uygulamalar hakkında ayrıntılı bilgi sahibi değilim ama bu alanda Türkiye’de bir yetki kargaşası olduğu kesindir.

Belediye deyince aklımıza ilk olarak şehrin alt yapısı geliyor. Belediyelerin hizmet yetkileri, kısmi özerklik ve devlet örgütü arasında bir yerlerde bulunuyor. Türkiye’deki uygulamalara baktığımızda da hizmet sınırlarının nerede başlayıp nerede bittiğini anlayamıyoruz.

Büyükşehir ile küçükşehir arasındaki yetki tartışmaları bir kenara, bir bakıyorsunuz belediyeler, çeşitli bakanlıkların yetki alanlarına da girebiliyorlar.

Tarım Bakanlığı, Spor Bakanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı vb.

Hangi kurumun neyi nasıl yapacağı konusunda bir kargaşa var gibi…

Aslında her kurum üstüne düşen görevi yerine getirse her şey yerli yerinde olacak ama biraz da siyasetin etkisi ile ne yazık ki taşlar yerine bir türlü oturamıyor.

Örnek verelim: Ödemiş’te tahminen 1000’e yakın üniversite öğrencisi var. Peki, neden doğru dürüst bir öğrenci yurdu yok? Bu durum hangi kurumun ilgi alanına giriyor? Kredi Yurtlar Kurumu!

Bir öğrencinin, özel dairede kalması maddi açıdan çok zor. Duyduğuma göre çok sayıda öğrenci, barınma sorunu nedeni ile öğrenim hayatını donduruyor.

Belediyeler, bu sorunun çözümü için adım atmaya çalışıyorlar fakat yasal mevzuatlar nedeniyle yapamıyorlar. Eğer bu işi Gençlik ve Spor Bakanlığı’na bağlı Kredi ve Yurtlar Kurumu yapacaksa parti ve belediye ayrımı yapmadan yerine getirmelidir. Yok eğer belediyeler çözecekse, o zaman genel bütçeden belediyelere öğrenci sayısı kadar ödenek ayrılmalıdır.

Bir başka alana bakalım: Belediyeler, zaman zaman fidan dağıtımı yapıyor. İzmir’de olduğu gibi ata tohumunun geliştirilmesi için de çeşitli etkinlikler düzenliyorlar. Peki, bu belediyelerin mi yoksa il ya da ilçe tarım müdürlüklerinin işi mi olmalı?

Su işine belediye bakıyor da neden elektrik dağıtım işine bakamıyor?

Neden stadyumları belediyeler işletemiyor?

Örnekleri arttırabiliriz.

Bir de belediyelere işçi ve memur alımı konusu var ki sanırsınız belediyeler iş ve işçi bulma kurumu?

Peki, ne olmalı?

Belediyeler, ihtiyaç duydukları kadroları iş ve işçi kurumuna bildirip, eleman ihtiyacını resmi kanallardan karşılamalıdır.  Sözleşmeli, geçici, mevsimlik ve kadrolu gibi çeşitli statüler son bulmalı, bir belediyenin milli eğitimde olduğu gibi norm kadrosu olmalıdır. 3 kişinin yapacağı işe 10 kişi alınmamalıdır. İşe alımlarda, ağızlarda pelesenk olan ‘liyakat’ yani ‘işbilirlik’ gözetilmelidir.

Bir belediye başkanı veya bir partinin ilçe başkanı belediye kadrolarını kendi yandaşları ile doldurmamalıdır. Her şey kitabına uygun yürütülmelidir. Yani taşlar yerli yerine oturmalıdır.

Velhasıl kelam, görev alanı tanımlaması ülkemizde ne yazık ki tam anlamıyla işlememektedir.

Öte yandan herkes belediye başkanı olabilir mi?

Bence belediye başkanlığına aday olacak kimselerden de kamu yönetimi benzeri okulların diplomaları aranmalı… Bir devlet dairesinde bir bilgisayar başında evrak doldurma işini yapacak insandan KPSS ve benzeri sınav başarıları istenirken, binlerce insanın yaşadığı kentleri yönetmek için lise dengi bir okulun diploması yetiyor!

Taşlar yerine oturmalı!

Yorumlar kapalı.