Hacer Çet

KENDİMİZE ŞEVKAT

service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Merhaba sevgili okurlarım. Bu haftada benden bana köşemde birlikteyiz. Hepinizi sevgiyle selamlıyorum.

Genel olarak dışsal yaşadığımızdan, kendimize değil çoğu kez başkalarına odaklanırız. Yaratımlarını, hayat tarzlarını, sosyal ilişkilerini beğeniriz. Onları takdir eder, bazen de kıyaslarız kendimizle, öykünürüz. Onay veririz onay bekleriz hatta. Onlara teşekkür eder, yaptıklarını över, onları değerli kılarız. Elbette ki bunda sorun yok. Teşekkür etmek, güzel olanı takdir ve onore etmek güzel bir şey. Ancak o teşekkür ve takdiri kendimizden esirger, yaptıklarımızı beğenmez, cesaretlendirmeyiz. Bizde kusur arama eğilimindeyizdir hem fiziksel hem de eylemlerimizde. Sahip olduklarımıza, yapabildiklerimize değil, ötekilerin yaptıklarına odaklanırız. Başkalarına verdiğimiz sevgi ve şefkati kendimize vermede cimrilik ederiz. Bunları bizimde hak ettiğimiz aklımıza bile gelmez. Öylesine uzağız kendimizden.

Kendimizi çok iyi tanıdığımızda söylenemez(istisnalar hariç). Doğal olarak birini tanımak için onunla iletişime geçmek, gözlemlemek, keşfetmek gerekir. Bu kendimizle olan iletişim içinde geçerli. Kendimizle aramız nasıl, düşündük mü? Bir çok kez arkadaşlarla, kendimizde beğendiğimiz yönlerimizi yazalım dediğimde, negatif taraflarımıza odaklandığımızı gördüm. Kendimizi olumsuz anlamda eleştirmeye daha meyilliyiz. Kastettiğim öz eleştiri değil. Bu çok başka bir şey, kendimizde olan güzellikleri hatırlayamayacak kadar başka.

Biri bize hediye verdiğinde, tebessüm ettiğinde veya güzel bir yaklaşımda bulunduğunda teşekkür ederiz değil mi, ya kendimize? Ne kadar kendimize güvendik, onayladık? Kaç kez kendimizi takdir ettik? Kaç defa “aferin, seninle gurur duyuyorum” dedik. En son ne zaman yaratımlarımıza bakıp “harikasın” dedik.

Hata yaptığımızda başkalarına gösterdiğimiz hoşgörüyü kendimize gösteriyor, şefkatle kendimizi sarabiliyor muyuz? Herkese empati yaparken kendimize de öyle miyiz? Bizden bir şey talep edildiğinde veya istemediğimiz bir durumda, içimiz hayır derken dışımızdan evet çıkıyorsa, bu arada bas bas bağıran iç sesimizi dikkate alıyor muyuz? Ayıp olur, kırılır korkusuyla kendimizi yeterince ifade edebiliyor muyuz? Kendi değerimizi fark etmemişsek, başkalarına verdiğimiz değerin çok samimi olacağını düşünmüyorum. Kendimizi yeterince anlayıp, tanımıyorsak, başkalarını tanıdığımızı iddia etmek varsayımdan öteye gitmiyor maalesef.

Kendimiz, içinde ne olduğunu unuttuğumuz birer hazine sandığıyız. Onu fark edip açmadan, içindeki potansiyeli, çeşitli renkleri ve zenginliği göremez, gizemi keşfedemeyiz.

Sevgi ve şükranla.

 

 

 

KENDİMİZE ŞEVKAT

Yorumlar kapalı.