Emirşah Develi

Cenneti Andıran Bademli Kılcızade Mehmet Ağa Camii

service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

İzmir ili Ödemiş ilçesi Bademli Mahallesinde yer alır. Bademli yeşili, temiz havası ve fidancılığı ile meşhurdur. Bademli’nin  ismi “Irmak Yurdu” anlamında “Potamia”dan geldiği görüşü bir tarlada bulunan ve üzerinde “Potamia” yazısının bulunduğu toprak bir tablete dayanır.

Potamia adı zaman içinde “Bodamya”, “Badomya” gibi değişikliklere uğramış ve Evliya Çelebi’nin Seyahatnamesinde “Bademye” şekline gelmiş ve son olarak “Bademye” ismi, 1965 yılında “Bademli” olarak değiştirilmiştir.

Bademli 1308 yılında bölgeye hâkim olan Aydınoğulları Beyliği’ne katılır. Bademli adını ise tarihi kayıtlarda ilk kez 1327 yılında, Aydınoğulları Beyliği’nden İbrahim Bahadır’ın Bodamya Beyi olarak anılmasıyla görürüyoruz.

Yemyeşil bir cenneti andıran Bademli’de Eski Türk mimarisinin güzelliklerini yansıtan evlerin yanı sıra, içi ve dışı çok güzel kalem işleriyle nakış gibi işlenen Kılcı Mehmet Ağa Camii görülmesi gereken yerlerin başında geliyor.

Bademli’nin Aşıklaroba mevkiinde bulunan Kılcı Mehmet Ağa Camiinin ne zaman yapıldığı tam olarak bilinememekle birlikte harim girişinin üzerinde yer alan kitabesinden 1811 yılında Ödemiş Komutanı Kılcızade Mehmet Ağa tarafından büyütülerek yenilendiği anlaşılmaktadır.

Kılcızade Seyyit Mehmed Ağa’nın onarım ve genişletmelerle son şeklini vermesinden dolayı, cami onun adıyla anılıyor.

Cami, kareye yakın dikdörtgen planlı bir harim ile kuzeyindeki son cemaat yerinden oluşur. Arazinin eğimi nedeniyle, yüksekte kalan son cemaat yerinin altı, bir bodrum kat olarak değerlendirilmiştir.

Örtü sistemi geniş̧ ahşap saçaklı kırma çatıyla sağlanan kargir yapının cepheleri tamamen sıvalıdır.

Ahşap kirişli düz tavanlı bir yapıya sahip Kılcı Mehmet Ağa Camii, ön cephesindeki kalem işleriyle hemen dikkat çekiyor. Giriş kapısı üzerindeki kitabenin çevresi asma ve üzüm freskleriyle süslenmiş.

Ödemiş’ten Bademli’ye doğru gelirken gördüğümüz pamuk tarlalarının çok uzak olmayan bir geçmişte üzüm bağlarıyla dolu olduğunu duyduğumuzda, bu motiflerin kaynağını daha iyi anlıyoruz.

Özellikle 18. yüzyıldan sonra Osmanlı camilerinde etkili olan Barok süslemeler, burada kendini sevimli kalem işleri ile gösteriyor. Son cemaat yerini örten ahşap tavan, renkli boyalarla bir hareketlilik kazanmış.

Tavanı, ahşap üzerine alçı kaplamalı revaklar süslüyor. Ancak dış cephenin en önemli özelliği giriş kapısının yanında yer alan minyatür tarzındaki iki resim. Sağ tarafta Kâbe (Mekke), sol tarafta Hz. Muhammed’in Medine’deki kabri (Ravza-i Mutahhara) son derece güzel biçimde resmedilmiş.

Bu küçük caminin sürprizleri bununla da bitmiyor. İç mekân, artık örneklerine çok az rastlanan bir süslemeye tanıklık ediyor. İç duvarların hemen her tarafı ağaçlar, kuşlar ve çiçeklerle bezenmiş. Yemyeşil, gür ağaçlar, kırmızı kuşlar, rengârenk çiçeklerle belli ki müminlerin üzerinde bir cennet havası yaratılması istenmiş.

Cenneti Andıran Bademli Kılcızade Mehmet Ağa Camii