Muhammed Yava

Dil Milliyetçiliği veya Güneş Dil Teorisi (4)

service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Birinci Dil Kurultayı’nı izleyen dönemde birçok sözcük türetilmiştir. Bu sözcüklerin birçoğu bugün için yaşamın içinde benimsenmiş sözcüklerdir. Yani bazı iddialarda söylenildiği gibi Türk Dil Devrimi başarılı olamayıp vazgeçilen bir yenileşme hareketi değildir. Dil gibi günlük yaşamın bir parçası olan ve dışarıdan müdahalelere karşı oldukça korunaklı bir yapı için gelinen bu nokta oldukça başarılıdır. Bu dönemde türetilen”Öğretmen, okul, öğrenci, bölge, seçim, seçmen, bakan, dilekçe, çoğunluk, gündem”… gibi bir çok sözcük bugün hayatımızın bir parçasıdır. “Danıştay, Yargıtay, GenelKurmay” gibi Türkçeleştirilen kurum adları da bugün hâlâ muhafaza edilmektedir. Dönem içinde yeniden canlandırılan “yanıt, yankı, ödül, öykünmek, savcı, ozan, omurga” gibi kelimeler de mevcuttur. Bu kelimeler Arapça – Farsça etkisiyle unutulmuş ve arkaik bir hâl almıştır. Söz edilen kelimelerin bazıları geçmişteki anlamlarıyla kullanılırken, bazıları ise farklılaşmış anlamlarıyla kullanılmıştır. Örneğin bir bütünü ifade etmek için kullanılan “kamu” yine anlam olarak bağlantılı olduğu genel halk kitlesi anlamında kullanılmaya başlanmıştır. Ancak bu geri getirilen kelimelerin yazımında bir standartlaşma sorunu olduğu görülmüştür. Örneğin “ulu” sözcüğüne “uluğ”, “kaygı” sözcüğüne “kaygu”, “yankı” sözcüğüne “yanku” olarak rastlamak mümkündür.

Hatalı bir yol olsa da işlek olmayan ekleri işler hale getirmek ve birleşik sözcükler kurmak dönemin bir diğer kelime türetme yolu olmuştur. Örneğin çok az kullanılan –enek eki ile “ödenek, seçenek, yetenek” gibi birçok kelime türetilirken; -seleki,nispet “i” siyerine işlevsel bir gramere kavuşmuştur: görsel, ruhsal…gibi. Dilbilimcilere göre dil canlı bir varlıktır: Doğar, büyür ve ölür. Ölen bir dili diriltmeye çalışmak boşunadır ve doğru değildir. Çünkü dilin sağlığı açısından doğal gelişimine müdahale edilmemelidir. Tıpkı doğadaki canlıların gelişimindeki doğal seleksiyon gibi bazı kelimeler, ekler kullanılmaz olur ve onların yerini başkaları doldurur. Mesela -sal eki Türkçe’de “kumsal, uysal” gibi birkaç kelimede kullanılırken bu eke işlerlik kazandırılmış, uysa da uymasa da pek çok kelimeye eklenir olmuştur. Dilin fonetik (ses) yönü ihmal edilemez. Bugün hiç anlamasak bile bir konuşmanın Rusça mı, İngilizce mi, Fransızca mı olduğunu işte bu fonetik özellik sayesinde tahmin edebiliyoruz. Bu yıllarda Türkçe’nin ses yapısına uygun olmayan birleşik sözcükler yerine “sağduyu (akl-ıselim), içgüdü (sevk-itabii) veakaryakıt (mahrukat-ımayia)”gibibirleşiksözcükhâlindekikarşılıklar datüretilmiştir.

 

Dil Milliyetçiliği veya Güneş Dil Teorisi (4)

Yorumlar kapalı.