Coğrafyamız, herkesin her zaman hemfikir olduğu gibi çok önemli bir coğrafyadır. Bu kimine göre bir şans kimine göre ise risk içeriyor. Ben şans olduğundan yanayım.
Bu coğrafya yedi iklim bölgesi, dört mevsimi, üç tarafı deniz olması, doğal güzelliği, bitki örtüsünün çeşitliliği, tarihsel dokusu ve kültürel zenginliği vb. nedenlerle benim için vazgeçilmezlikleriyle dolu bir coğrafya. Her ne kadar son dönemlerde genç ve kalifiye nüfusun özellikle Batı’ya göç etmesi söz konusu olsa da ben vazgeçmemek gerektiğine inanırım. Daha ötesi, öyle olmasını isterim.
Yeni bir mevsimin en güzel aylarından birindeyiz: Mayıs. Bu mevsim ve bu ay doğanın rengini, biçimini, sesini değiştirdiği, kendi kendine her şeyin değişim ve dönüşüm yaşadığı bir aydır. Tüm bu oluşlar aynı zamanda insanların da bakışını, algısını ve anlayışını etkileyip ruhumuzda derin dalgalanmalar yaramıyor mu?
Doğa ve doğadaki her şey değişime ve dönüşüme bu kadar açıkken biz insanlar nedense pek çok konuda bu değişime, dönüşüme direniyoruz. Böyle yaparak belki de doğamıza aykırı bir zorlamanın sıkıntısı içinde yaşamımızı sürdürüyoruz. O zaman bunalıyor ve birbirimizi bunaltıyoruz. İşte bu sıkıntılardan kurtulmanın çok önemli bir yoludur değişim ve dönüşüm. Zamanı gelmedi mi?
Haydi, önce kırlara çıkalım! Gözümüzle, gönlümüzle görelim doğadaki bu değişimi ve dönüşümü.
Bu hafta sonu insanların yaşamlarını düzenlemesi için birilerine yetki vereceği; çağdaş, demokratik toplum olmanın gereği bir seçim yaşayacağız. Bu demokratik hakkımızı, bir demokrasi şölenine çevirecek olgunlukla seçimimizi yapıp ülkemizi yeni baharlara kavuşturacak bir iklim, bir mevsim oluşturma sorumluluğu ve bilinciyle sandıklara gideceğiz.
Bu süreçte bizim alacağımız sorumluluk ve bilinçli tavrımız yarınlarımız için çok önemlidir. Bu yüzden sandığa mutlaka gidiniz; demokrasinin, hukukun ve adaletin var olması için…
