Bir psikoloğa sorulan ilginç sorular

featured
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Sizin için bir yazı dizisi hazırlamıştım ve bu hafta bu dizinin üçüncü bölümüne geldik. Geçen haftadaki bölümde ilk görüşme ile ilgili en sık karşılaşılan soru ve endişeleri paylaşmış ve bunlara netlik kazandırmaya çalışmıştım. “Sizi hiç tanımıyorum ki, ne anlatayım?”, “Anlatmaya nereden başlayayım?”, “Görüşmenin sonunda bana teşhis koyacak mısınız?”, “Peki, görüşme sıklığı ne olacak?” şeklindeki sorular üzerinde durmuştum. Bu hafta da, “Peki yönteminiz ne, nasıl bir terapi yöntemi uyguluyorsunuz?” sorusundan devam ediyorum.

Kullandığım terapi yöntemi, 1980 yılların sonunda Francine SHAPIRO tarafından ortaya konan, EMDR olarak adlandırılan, “Göz hareketleri ile duyarsızlaştırma ve yeniden işleme” olarak Türkçe’ye çevrilen bir terapi yöntemidir. Bu terapi yöntemi şöyle çalışır:

Gün içinde birçok olayla karşılaşırız. Karşılaştığımız bu olayları beynimiz, “REM” uykusu sırasında yeniden işler. Biz buna beynin adaptif bilgi işleme sistemi diyoruz. Bu bilgi işleme sırasında beyin, olayların bir kısmını hafızaya atarken bir kısmını siler. Bu, beynin kendini onarma sistemidir. Bunu bir örnekle açıklayalım: Bir hafta önce yaşadığınız ve canınızı oldukça sıkın bir olay, şu an sizi ilk günkü kadar etkilemez. Çünkü yoğunluğu giderek hafiflemeye başlamıştır. Bunun sebebi de beynin yaşadığınız bu olayı işlemiş olmasıdır. Artık o olayla ilgili işleme yapılmış, öğrenilmesi gereken öğrenilmiştir.

Fakat bizi çok sarsan olaylarla karşılaştığımızda beyin, bir şekilde bu bilgileri işleyemiyor ve yaşadığımız şey beyinin bir yerinde kilitli kalıyor. Buzluktaki buzlar gibi, katı ve işlenmemiş. Sonra yaşadığımız olayın üzerinden zaman geçiyor fakat her seferde zaman, yaraları sarıp iyileştiremiyor. Bize o günkü olayı ya da o gün kendimizle ilgi düşündüğümüz olumsuz düşünce veya hissettiğimiz olumsuz duyguların benzerini yaşatan bir şeyle karşılaşırsak -bu küçücük bir şey dahi olsa- bize yeniden o olayı yaşıyormuşuz hissi veriyor.

Bir örnek verelim; birkaç sene önce ciddi bir trafik kazası geçirmiş olalım. Arabaya her bindiğimde tutunma ihtiyacı hissediyorsam, devamlı bir şeyler olacakmış gibi gelen giden araçları kontrol etmeye çalışıp sıcak basması ya da kalp çarpıntısı gibi şeyler hissediyorsam bu, bana şunu söylemelidir: “Ben bu olayı ve üzerimdeki etkilerini atlatamadım!”

EMDR terapi yönteminde yaptığımız şey, beyni çift yönlü uyararak yaşadığımız olayı beynin yeniden işlemesini sağlamaktır. Bunu yaparken göz hareketleri, dokunma ya da ses kullanırız. Aynı esnada beynin çift yönlü uyarılması için, belirli bir protokol izleriz. Ve yaşadığınız olaya dair olumsuz duygu, düşünce ve davranışınızın etkisini azaltılması için bir dizi çalışmalar yaparız.

Şöyle düşünebilirsiniz, kolumuz çizildiğinde bunu vücudumuz bir şekilde onarır. Fakat yaranın içine cam kırıkları girdiyse, vücudumuz bunu onaramaz ve yaramız hep açık kalır. Beynin de kendini onarma mekanizması vardır. Fakat yaşadığımız olayların içinde cam kırıkları varsa beynin bunu onarması neredeyse imkansızdır. EMDR terapi ile yaptığımız aslında bu cam kırıklarını temizlemektir.

“Hangi alanlarda kullanıyorsunuz?” derseniz fobiler, kaygı ve kaygı bozuklukları, panik ataklar, depresyon, performans ve performans geliştirme, travma, yeme bozuklukları ve birçok farklı alanda kullanıyoruz.

Türkiye’de iki milyondan fazla kişi bu terapi yönteminden yarar gördü. Sıra sizde olabilir. Geçmişinizle yüzleşip kötü anılarınızdan kurtulabilirsiniz.

Kötü anılarınızı temizleyip rahat ve huzuru günler geçirmenizi dilerim.

Bir psikoloğa sorulan ilginç sorular

Bir psikoloğa sorulan ilginç sorular

featured
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Geçen hafta sizinle psikoloğa ne zaman gitsek, bir psikolog ne yapar ve ne yapmaz gibi birkaç durumun değerlendirmesini yapmıştık. Bu hafta kaldığımız yerden devam ediyoruz. Bu haftadaki amacımız, ilk görüşme ile ilgili en sık dile getirilen soru ve endişelere netlik kazandırmak.

Sizi hiç tanımıyorum ki ne anlatayım?

Evet, muhtemelen daha önce hiç karılaşmadık. Oldukça haklısınız. Fakat tanışabiliriz. Önce kısaca tanışırız, sonra da sizi yardım almaya iten konu hakkında konuşabiliriz. Sorun hakkında yeterli bilgi edindikten sonra çözüm sürecinde neler yapılabileceği, bu süreçte terapist olarak benim rolümün ne olduğu ve nasıl bir yöntem izleyeceğimi sizinle paylaşırım. Böylece siz de yöntem ve uygulama hakkında fikir sahibi olup bir değerlendirme sürecine girersiniz. Gönül rızanız olmadan hiç kimse size terapi yapamaz, terapistiniz de olamaz.

Anlatmaya nereden başlayayım?

Bu zamana kadar muhtemelen birçok şey birikmiş. Dolayısıyla bardağı taşıran son damladan başlayabilirsiniz. Her zaman en sondan başlamak da yarar vardır. Zamanla o durum ya da olay, bir şekilde çocukluğunuza veya ergenlik döneminize dayanır. Bir örnek verelim. Bana getirdiğiniz sorun, eskiden beri yaşadığınız kendinize yönelik bir güvensizlik olabilir. Bunun nedenini aileniz ya da annenizle olan ilişkinizden kaynaklandığını da düşünüyor olabilirsiniz. Fakat tüm bu sürece eşlik eden bir de uyku sorununuz varsa odaklanacak olduğum nokta öncelikle uyku probleminizdir. Çünkü gözle görünen ve kolay ifade edilen şeyler aslında ifade edemediklerimize, farkında olmadığımız duygu ve düşüncelerimize dairdir.

Hep ben mi konuşacağım?

Hayır, hep siz konuşmayacaksınız. Fakat kendinizi ne kadar ifade edebilirseniz o kadar iyi olur. Benim bu süreçteki görevim, sorularla sizi yönlendirmek olur. Seansın sonunda da görüşmemizi toplar, özetler ve görüşlerimi dile getiririm.

Görüşmenin sonunda bir teşhis koyacak mısınız bana?

İlk görüşmede bir tanı ya da bozukluk konusunda elbette öngörülerim olur. Fakat bunu sizinle paylaşmak için bazen biraz beklerim. Çünkü siz çok muhtemel bardağınızda çok bulanık bir suyla bana gelmiş olacaksınız. Gerçekten ne olduğunu görmek için suyun durulması gerekir. Suyun durulması için de zaman. Ama şunu da mutlaka belirtmeliyim ki bir psikolog olarak ilaçlı tedavi için iznim ya da yetim bulunmaz. Bunun için kimi zaman bir psikiyatristin desteğine ihtiyaç duyarım.

Peki, görüşme sıklığı ne olacak?

Görüşme sıklığınız, bana getirdiğiniz sorun ve yoğunluğuna göre değişir. Genel olarak kullandığım çizelge, ilk zamanlar için haftada birken zaman geçtikçe ve bir takım gelişmeler oldukça iki hafta bir ya da üç haftada bir şeklinde oluşur. Sonrasında da kontrol görüşmeleri gerçekleşir. Önce ayda birken sonra üç ayda bir ve sonrasında altı ayda bir olarak şekillenir.

Peki, yönteminiz? Nasıl bir terapi yöntemi uyguluyorsunuz?

Bu sorunuzun yanıtı haftaya vereceğim. Muhtemelen hiç duymadığınız ve size çok ilginç gelecek bir terapi yöntemi olacak.

Haftaya kadar her şey gönlünüzce olsun…

Bir psikoloğa sorulan ilginç sorular

Bir psikologa sorulan ilginç sorular

featured
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Her ne kadar günden güne bu algı değişiyor olsa da hala psikologa gitmek, kırılmak üzere olan bir tabu. Dişiniz ağrımıyor ya da başınız ağrımıyor ki gidip şu şu şikayetlerim var diyesiniz. Değil mi? Üstelik hap da yok reçete de. O zaman bu işler nasıl olacak? Hiç bilmediğiniz bir yüzle karşılaşmak, ona anlamlandıramadığınız şeyler sormak ve hatta anlatmak. Endişe etmekte kaygı duymakta evet oldukça haklısınız. Gelin önce şunu açıklığa kavuşturalım; ne zaman psikologa gitseniz iyi olur?

Kendinizi ve çevrenizi daha iyi tanımak istiyorsanız, yalnızlık ve utangaçlık ile başa çıkmak istiyorsanız, ilişkilerinizde etkili iletişim kurmak istiyorsanız, özgüven ve girişkenlik konularında zorluk yaşadığınızı düşünüyorsanız, stres ve kaygı ile baş etmek istiyorsanız, sınavlar ve notlar ile probleminiz varsa, mesleki alanlarda kendinize bir yol çizmek istiyorsanız, her türlü karar verme güçlüğü çekiyorsanız, uyum zorluğu yaşıyorsanız, yaşamım nereye doğru gidiyor diye endişeleniyorsanız, kimseye anlatamadığınız ancak paylaşmak gerekliliği hissettiğiniz duygu ve düşünceleriniz olduğuna inanıyorsanız, zamanı etkili kullanamıyorsanız, nereden başlayacağınızı bilemiyorsanız, çalıştığınız halde başarılı olamıyorsanız, hayatınızda bir şeylerin ters gittiğini düşünüyorsanız, insanlarla daha etkili iletişim kurmak ve duygularınızı etkili şekilde ifade etmek istiyorsanız, stresli ve aşırı kaygılıyım diyorsanız, bulunduğunuz ortama uyum sağlayamadığınızı düşünüyorsanız bu ve benzeri hayatınız ve eğitiminize dair birçok konuda psikolojik destek alabilirsiniz.

Diyelim ki bu vb. konu ya da konularda benzer sıkıntılar yaşıyorsunuz. Aklınıza şu gelebilir: Peki ama bir psikolog ne yapar?

Danışmanlık süreci başlangıcında sizi dinler, gerekli değerlendirmeleri yapar, gizlilik ve profesyonel ilişki çerçevesinde sizinle hedefler belirleyerek bu doğrultuda sizinle çalışmaya başlarız. Sizi objektif bir şekilde yargılamadan dikkatle dinleriz. İçten bir ilgiyle dinler, sizi daha iyi tanımak için sorular sorarız. Amacımız kendinizi ve sorununuzu daha iyi anlamanıza ve böylelikle sorununuzu çözmenize yardımcı olmaktır. Ama kesinlikle nasıl yaşamanız konusunda size öğüt veren kişiler değiliz. Ve bizde her zaman 2+2= 4 etmez. Bazen hiçe eşittir bazen de 4’ten fazlasına. Ayrıca inançlarınıza, değerlerinize, düşüncelerinize karşı ön yargısız ve hassas olmaya çalışırız. Sizin yararınız için gerekli gördüğünde sizi başka uzmanlara yönlendirebiliriz. Sorunlarınızı daha etkili bir şekilde çözebilmeniz için onları daha iyi anlamanıza yardımcı olmaya çalışırız.

Peki ne yapmayız?

Sizinle sıkıntılarınız üzerinde konuşur, çalışır, fakat sorunlarınızı sizin adınıza çözemeyiz çünkü hayatınızın süreçleri ve zorlukları hakkındaki detayları ancak “siz” en iyi şekilde bilebilirsiniz. En uygun çözüme “siz” karar verebilir ve bu çözüm ve değişimleri hayatınızda “siz” uygulayabilirsiniz. Bunu yapabilecek tek kişi sizsiniz. Unutmayın psikologlar ellerinde sihirli değnek olan kişiler değildir.

Bir psikolog, öğüt vermez veya sizi belli bir yolu izlemeniz için ikna etmeye çalışmaz. Öte yandan kendinizi daha iyi anlamanız, sorunlarınızı çözmeye başlamanız ve bunlar için becerilerinizi geliştirmeniz için size güvenli bir alan sağlar.

“Yazının burasına kadar geldik, ilginç sorular nerede?” diyorsanız özür dilerim, ben o başlığı sadece dikkat çekmek için kullandım. Haftaya da devam edeceğim.

Keyifli günler dilerim.

Bir psikologa sorulan ilginç sorular