ÜÇ TARZ-I SİYÂSET

featured
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

 

Yusuf Akçura, Osmanlı’nın son dönemlerinde öne çıkan önemli fikir adamlarından biri idi. Üç Tarz-ı Siyaset de onun 20’inci yüzyılın başında önce makale, daha sonra kitap halinde yayınladığı eserinin adıdır.

Akçura, genel hatları ile bu eserinde Osmanlıcılık, İslamcılık ve Türkçülük üzerinde durarak, Osmanlı’nın olası kurtuluş yolları hakkında düşüncelerini yazmıştır. Osmanlı’nın çöküşten yeniden dirilişe giden yolda bu üç tarz-ı siyasetten başka, liberalizm ve sosyalizm olarak adlandırabileceğimiz başka akımlar da vardır ama bunlar adı geçen üç fikir akımı kadar güçlü değildir.

Yusuf Akçura da Türkçülük fikri çerçevesinde kendine özgü fikirleri olan ve ömrünü bu düşünce yapısına harcayan bir fikir adamıdır.

**

Şimdi bunlardan neden bahsettim! Doğruyu söylemek gerekirse aslında aniden aklıma geldi. Geçen hafta Ödemiş’te gerçekleşen üç etkinlik üstüne yazmak isterken nedense bu 3’ten Yusuf Akçura ve eserinin adı aklıma geliverdi.

**

Neydi bu etkinlikler şimdi önce onları sıraayalım:

Birincisi Dünya Su Günü dolayısıyla Koza-Der tarafından nikah salonunda düzenlenen panel idi.

İkincisi de aynı saatlerde Gençlik Merkezi’nde yapılan İsmail Güzelsoy söyleşisi idi. İsmail Güzelsoy, romanları olan bir yazar.

Üçüncüsü de Dünya Tiyatrolar Günü dolayısıyla ilçemizde gösteriler bir tiyatro oyunu idi.

Çevre ve doğa dostu bir öğretmen olarak kurulduğu yıllardan bu yana üyesi olduğum Koza-Der tarafından düzenlenen Dünya Su Günü etkinliğini pas geçemezdim. İzmir’den çevre, ziraat ve peyzaj mimarları ve mühendisleri odalarından gelen katılımcıları dinlemek istedim.

Doğruyu söylemek gerekirse, dinleyici sayısı beklenenin çok altında idi. İlk konuşmacı Çevre Mühendisleri Odası Başkanı Helil Kınay, sorunu ortaya koyup, gelecekte artarak daha da önemli hale gelecek olan su sıkıntısı ve iklim değişikliği ile ilgili bilgiler verdi. 10’a yakın kişi İzmir’den, 10’a yakın kişi basından, 20’ye yakın kişi de Ödemiş’ten. Hadi diyelim 50 kişi… Suya ihtiyaç duyan üretici yok denecek kadar azdı!

Sorun büyük ama ilgili sayısı küçük…

Bir edebiyat öğretmeni olarak İsmail Güzelsoy’un gençlerle yapacağı söyleşiyi de kaçırmak istemiyordum. Helil hanımın konuşmasının hemen ardından salondan ayrılmak zorunda kaldım. Kalkarken, bir arkadaş ‘sıkıldın mı!’ dedi ama durumu bilmiyordu, söyleşiye de ucu ucuna yetişebildim. Sonuçta ben tarımla uzaktan, edebiyatla da daha yakın ilgili biri idim.

Ödemiş Kaymakamlığı’nın ‘Yarınlara Bir İz Bırak’ projesi çerçevesinde organize edilen bu söyleşide de üç-eş edebiyat öğretmeni, üç beş okuma meraklısı ile 3-5 genç dinleyici vardı. Hadi buna da 20 kişi diyelim. Benim için güzel bir söyleşi idi. Mesleğimde kullanabileceğim bazı bilgiler bile edindim desem yeridir. Ama dediğim gibi koca Ödemiş’ten 20 kişi…

Son etkinlik de 27 Mart akşamı Belediye Kültür Merkezi’ndeki tiyatro gösterimi.

Sanatı ve tiyatroyu severim. Bu etkinliği de kaçırmak istemedim. Hatta bir iki arkadaş arayıp yer ve zaman bilgisi aldılar. Ama içimden gidesim gelmedi.

Neden gelmedi anlatayım: Tiyatro izleyicisinin ‘kalitesi’ düşmeye başladı. Ben bu tür etkinliklerde konsantre olmaya ve kendimi etkinliğe vermeye çalışırım. Ama, sürekli konuşan izleyiciler, olur olmaz zamanda cep telefonları ile görüntü ve fotoğraf almaya çalışanlar, iki de bir girip çıkanlar, hatta telefonu çalınca dışarı çıkanlar… Ve zaman zaman çocuk ağlamaları… İnsana, ânı yaşatmazlar…

Oyun sonrası sosyal medyada yayınlanan fotoğraflardan gördüm ki salon dolu imiş. Gitmesem bile en azından salonun dolu olmasına sevindim. Çünkü bazen 40-50 kişilik izleyici kitlesi bile zor toplanıyor.

Zaman zaman ‘Ödemiş’te takip edilecek etkinlik bulamıyoruz’ diyenleri duyar gibi oluyorum…

Durum budur…

**

Gelelim üç tarz-ı siyasete… Üçü de bana göre değil. Artık çağımızda evrensel değerler söz konusu…

Haberlerde izlemişsinizdir: “İskoç Ulusal Partisi’nin yeni lideri Hamza Yusuf, parlamentodaki oylamanın ardından İskoçya’nın ilk Müslüman başbakanı oldu”

İskoçya’nın kişi başı milli geliri 30.500 Euro imiş… Temel geçim kaynaklarının başında da tarım, balıkçılık, viski ihracatı ve tekstil geliyormuş…

Hadi bakalım bunu nereye koyacaksınız?

ÜÇ TARZ-I SİYÂSET

Yorumlar kapalı.