Zeytinlik ve Küçükavulcuk

featured
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Biz fark etmesek de Ödemiş, Ege Bölgesi’nin tarihi ve kültürel değerlere sahip önemli kentlerinden biridir. Kısaca toparlarsak; bugünkü Günlüce (Hypaipa) ile Türkönü (Neikaia) köylerin bulunduğu alanların eski Lidyalılar dönemlerine kadar giden bir geçmişleri vardır. Bu bölgeler, aynı zamanda Hıristiyanlığın da ilk tapınaklarının yapıldığı bir bölge olma özelliği taşırlar.

Konaklı yakınlarındaki Soğukluk Kanyonu’nun 10 bin yıl önceye kadar giden bir geçmişi olduğu söylenir. Buradaki bir mağarada bulunan duvar resimlerinden yola çıkan uzmanlar, bölgenin Ege Bölgesi’nin tarihini değiştirecek kadar önemli belgeler barındırabileceğini belirtirler.

Daha yakınlara gelirsek Tire ve Birgi’nin Beylikler Dönemi tarihini yansıtan yaşayan canlı bir kent olma özellikleri vardır.

Bozdağ ve Gölcük, hem gölü hem de kış turizmi bakımından doğal güzelliklere sahip iki köşemizdir.

Dolayısıyla değerlendirebilirsen saydığımız doğal, tarihi ve kültürel değerlerimiz üzerinden artı değer yaratabilir, ekonomimize katkı sağlayabiliriz.

Şu an da sağlıyor ama yeteri kadar olmadığını düşünüyorum…

Peki neler yapmak gerekiyor?

Yapılması gereken en önemli işlerden biri, bu kültürel ve tarihsel varlıklarımızın farkına varmak…

Birgi’nin farkına yaklaşık 15-20 yıl önce varabildik. Daha yapılacak çok iş var Birgi’de.

Ama bir de Lübbey köyüne de bir el atabilsek… Eğer oradaki tarihsel ve kültürel değere el atamazsak korkarım film platosunu andıran bu tarihi köy, birkaç kış gördükten sonra yağan yağmurlara dayanamayacak!

Hafta sonları Mezarbaşı’ndaki köftecilerde öğlen yemeği yerken aynı masada oturduğum çok sayıda yerli turistten, “Lübbey’e nasıl gidebiliriz?” sorusunu işittim.

Öncelikle yolu yol değil!

Yolu yol olan iki zenginliğimizden biri olan Gölcük ve Birgi, iyi kötü kendini toparlamaya, şöyle ya da böyle buralarda bir şeyler yapılmaya başlandı. Buralarda yapılanları zaman zaman ele alıyor, eğri ve doğru işler hakkında yazıyoruz.

Eğer benim elimde bir yetki ve para olsaydı, bu iki zenginliğimize çıkan iki yolda bulunan iki köyü elden geçirirdim.

Gölcük’e çıkarken Zeytinlik, Birgi’ye giderken de Küçükavulcuk…

e-sosyal medyada Ödemiş’teki çalışmalarla ilgili baza tartışmalar yaşanıyor. Özellikle çukurlar konusu…

‘Yok benim görevim değil yok filancanın yetki sahasında’, ‘Yok paralar toplanıyor ama ben payımı alamıyorum’ falan filan. O, onu suçlayıp aradan sıyrılmaya çalışırken; bu, bunu suçlayıp suç bastırıyor.

Büyükşehir tartışmaları, sırasında bir kentte iki belediyenin olmayacağı ile ilgili çok şey söylendi yazıldı ama gelinen nokta ortada.

Yollar çeşitli kurumlar tarafından kazılıyor. Elektrik, doğalgaz, telefon ve su işleri…

Bana göre bu kazma çalışmalarından sonra tamirat işi, yerel belediyenin olmalı… Herkes, kendi kazdığı kuyuyu tamir etmeye çalışırsa ortaya yamalı bohça çıkar ki o zaman vay sokaklarımızın haline…

Hele konuyla ilgili sokaklara asılan pankartlara ne demeli:

“Buradaki çalışmalar filanca belediye tarafından yapılmaktadır”

“Buradaki çukurların kapatma görevi filan kurumun işidir!”

“Burada yapılan çalışmalardan dolayı, filanca başkana müteşekkiriz”

Bir yarış var ki sormayın…

Halbuki iş, Türkiye Cumhuriyeti Devleti organları tarafından toplanan vergilerle yapılmaktadır. Büyükşehir yapsa ne olur küçük şehir yapsa ne olur!

Konuyu dağıtmadan toparlayalım. Aynı sorunlar Türkiye’nin kendini koruyabilmiş en gerçek kenti olan Birgi’de de vardır.

Acilen bir yasal düzenleme yapılmalı ve “Cadde ve sokaklarda yapılacak tüm düzenlemeler, yerel belediyelerin yetki alanındadır” denilmelidir. Başta görüntü kirliliği yaratan klima ve uydu gibi teknolojik araç gereçler saklanmalıdır. Kent içindeki beton köprüler, taş kaplama ile tarihi bir havaya sokulmalıdır.

Birgi’de neler yapılmalı konusuna daha ayrıntılı bir şekilde yine gireceğim ama başlıkta ‘Zeytinlik ve Küçükavulcuk’ dedik.

Eğer benim elimde bir yetki ve para olsaydı, bu iki zenginliğimize çıkan iki yolda bulunan iki köyü elden geçirirdim. Büyük ve küçük şehir belediyeleri ve muhtarlık olarak el ele verir, bu mahalle/köylerimizin dış görüntülerine müdahale ederdim.

Düşünün, Birgi’yi görmeye gelen bir vatandaş daha Küçükavulcuk köyünden geçerken tarihi atmosfere giriyor… Ana yemekten önce içilen çorba gibi düşünün.

Aynı anlayış Zeytinlik köyü için de geçerlidir.

Yapılacak çok iş var da çukurlardan bir çıkabilsek!

Yarın 30 Ağustos, ardından 3 Eylül…

3 Eylül de markadır. Kutlu olsun…

NOT: Bu yazı, gazetemizin 29 Ağustos 2017 tarihli sayısında yayınlanmıştır.

Zeytinlik ve Küçükavulcuk

Zeytinlik ve Küçükavulcuk

featured
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Biz fark etmesek de Ödemiş, Ege Bölgesi’nin tarihi ve kültürel değerlere sahip önemli kentlerinden biridir. Kısaca toparlarsak; bugünkü Günlüce (Hypaipa) ile Türkönü (Neikaia) köylerin bulunduğu alanların eski Lidyalılar dönemlerine kadar giden bir geçmişleri vardır. Bu bölgeler, aynı zamanda Hıristiyanlığın da ilk tapınaklarının yapıldığı bir bölge olma özelliği taşırlar.

Konaklı yakınlarındaki Soğukluk Kanyonu’nun 10 bin yıl önceye kadar giden bir geçmişi olduğu söylenir. Buradaki bir mağarada bulunan duvar resimlerinden yola çıkan uzmanlar, bölgenin Ege Bölgesi’nin tarihini değiştirecek kadar önemli belgeler barındırabileceğini belirtirler.

Daha yakınlara gelirsek Tire ve Birgi’nin Beylikler Dönemi tarihini yansıtan yaşayan canlı bir kent olma özellikleri vardır.

Bozdağ ve Gölcük, hem gölü hem de kış turizmi bakımından doğal güzelliklere sahip iki köşemizdir.

Dolayısıyla değerlendirebilirsen saydığımız doğal, tarihi ve kültürel değerlerimiz üzerinden artı değer yaratabilir, ekonomimize katkı sağlayabiliriz.

Şu an da sağlıyor ama yeteri kadar olmadığını düşünüyorum…

Peki neler yapmak gerekiyor?

Yapılması gereken en önemli işlerden biri, bu kültürel ve tarihsel varlıklarımızın farkına varmak…

Birgi’nin farkına yaklaşık 15-20 yıl önce varabildik. Daha yapılacak çok iş var Birgi’de.

Ama bir de Lübbey köyüne de bir el atabilsek… Eğer oradaki tarihsel ve kültürel değere el atamazsak korkarım film platosunu andıran bu tarihi köy, birkaç kış gördükten sonra yağan yağmurlara dayanamayacak!

Hafta sonları Mezarbaşı’ndaki köftecilerde öğlen yemeği yerken aynı masada oturduğum çok sayıda yerli turistten, “Lübbey’e nasıl gidebiliriz?” sorusunu işittim.

Öncelikle yolu yol değil!

Yolu yol olan iki zenginliğimizden biri olan Gölcük ve Birgi, iyi kötü kendini toparlamaya, şöyle ya da böyle buralarda bir şeyler yapılmaya başlandı. Buralarda yapılanları zaman zaman ele alıyor, eğri ve doğru işler hakkında yazıyoruz.

Eğer benim elimde bir yetki ve para olsaydı, bu iki zenginliğimize çıkan iki yolda bulunan iki köyü elden geçirirdim.

Gölcük’e çıkarken Zeytinlik, Birgi’ye giderken de Küçükavulcuk…

e-sosyal medyada Ödemiş’teki çalışmalarla ilgili baza tartışmalar yaşanıyor. Özellikle çukurlar konusu…

‘Yok benim görevim değil yok filancanın yetki sahasında’, ‘Yok paralar toplanıyor ama ben payımı alamıyorum’ falan filan. O, onu suçlayıp aradan sıyrılmaya çalışırken; bu, bunu suçlayıp suç bastırıyor.

Büyükşehir tartışmaları, sırasında bir kentte iki belediyenin olmayacağı ile ilgili çok şey söylendi yazıldı ama gelinen nokta ortada.

Yollar çeşitli kurumlar tarafından kazılıyor. Elektrik, doğalgaz, telefon ve su işleri…

Bana göre bu kazma çalışmalarından sonra tamirat işi, yerel belediyenin olmalı… Herkes, kendi kazdığı kuyuyu tamir etmeye çalışırsa ortaya yamalı bohça çıkar ki o zaman vay sokaklarımızın haline…

Hele konuyla ilgili sokaklara asılan pankartlara ne demeli:

“Buradaki çalışmalar filanca belediye tarafından yapılmaktadır”

“Buradaki çukurların kapatma görevi filan kurumun işidir!”

“Burada yapılan çalışmalardan dolayı, filanca başkana müteşekkiriz”

Bir yarış var ki sormayın…

Halbuki iş, Türkiye Cumhuriyeti Devleti organları tarafından toplanan vergilerle yapılmaktadır. Büyükşehir yapsa ne olur küçük şehir yapsa ne olur!

Konuyu dağıtmadan toparlayalım. Aynı sorunlar Türkiye’nin kendini koruyabilmiş en gerçek kenti olan Birgi’de de vardır.

Acilen bir yasal düzenleme yapılmalı ve “Cadde ve sokaklarda yapılacak tüm düzenlemeler, yerel belediyelerin yetki alanındadır” denilmelidir. Başta görüntü kirliliği yaratan klima ve uydu gibi teknolojik araç gereçler saklanmalıdır. Kent içindeki beton köprüler, taş kaplama ile tarihi bir havaya sokulmalıdır.

Birgi’de neler yapılmalı konusuna daha ayrıntılı bir şekilde yine gireceğim ama başlıkta ‘Zeytinlik ve Küçükavulcuk’ dedik.

Eğer benim elimde bir yetki ve para olsaydı, bu iki zenginliğimize çıkan iki yolda bulunan iki köyü elden geçirirdim. Büyük ve küçük şehir belediyeleri ve muhtarlık olarak el ele verir, bu mahalle/köylerimizin dış görüntülerine müdahale ederdim.

Düşünün, Birgi’yi görmeye gelen bir vatandaş daha Küçükavulcuk köyünden geçerken tarihi atmosfere giriyor… Ana yemekten önce içilen çorba gibi düşünün.

Aynı anlayış Zeytinlik köyü için de geçerlidir.

Yapılacak çok iş var da çukurlardan bir çıkabilsek!

Yarın 30 Ağustos, ardından 3 Eylül…

3 Eylül de markadır. Kutlu olsun…

Zeytinlik ve Küçükavulcuk