Yüreği gökyüzü

featured
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Bir gün başını okşadığınız bir kedinin gözlerine bakın.

Ya da pencere önüne koyduğunuz ekmek kırıntıları için uğramış kumru yahut serçelerin duruşundaki zarafete.

Elinizdeki bir parça ekmeği üleştiğiniz köpeğin yol boyunca size yol arkadaşlığı ederken arada bir durup size bakışına dikkat edin.

İşte tam o noktalarda “saf sevgi”yi görürsünüz.

Katıksız, çıkarsız, riyasız.

Onlara verdiğinizden çok fazlasını o bakışlarda, duruşta, dönüp sizi kontrol etmelerde bulabilirsiniz.

Bundan üç beş yıl önceydi. Köydeki zeytin ağaçlarının hasat zamanıydı. Köye zeytin toplamaya gitmiştik. Nasılsa iş gün boyu sürer düşüncesi ile yanımıza yiyecek bir şeyler de almıştık.

Dağlara yaslanmak keyiflidir de, dağlara yaslanarak iş görmenin keyfi de bambaşkadır.

Havadan sudan, öteden beriden sohbet edip işimizi görürken yamacımızda bir köpek belirdi.

Beş altı aylık bir yavru. Sıska nerdeyse vücudundaki kemikleri sayılacak kadar.

Geldi öylece durdu yamacımızda.

Çıkınımızdaki yiyecekten bir parça verdik. Afiyetle yedi. Henüz doymamıştı. Başını kaldırıp bize baktı. Bir parça daha yiyecek verdik.

Artık doymuştu. Bizden biraz uzaklaştı. Güneşe karşı uzandı. Uyumaya başladı.

Sanırım mutluydu.

Aradan birkaç saat geçmişti. Gitme vaktiydi. Uyuduğu yerden kalktı. Yanımıza doğru geldi. Paçalarımızı kokladı. Ve gitti. Giderken de arada bir dönüp bize bakıyordu.

Bir konuğun güzelliği işte bu olsa gerek.

Aradan geçen onca zamana rağmen belleğimdeki en taze ve en güzel anılardan biridir bu.

Yıllar önce bir radyo programında dinlemiştim. Yanlış anımsamıyorsam Ankara Hayvanat Bahçesi müdürlerinden biriydi. Şöyle diyordu.

“Gelişmiş ülkelerde yırtıcı hayvanların bulunduğu bölmelerin önüne güvenlik için önlem alıyorlar. Olur da insanlara zarar verir diye. Oysa biz onlardan daha çok önlem alıyoruz. Zira bizim insanımız hayvana zarar veriyor.”

Yüreği gökyüzü kadar kocaman insanlar var bir yerlerde. Bu kişileri birebir tanımasak da var olduklarını bilmek güzel şey. Kutlu şey vesselam.

Sanırım pek çoğunuzun ilgisini çekmiştir bu gazete ve televizyon haberi. Kısaca şöyle:

“Bartın’da İnkum Çöplüğü ‘ne hayvanlara yönelik saldırıların Kabahatler Kanunu’ndan çıkarılıp suç sayılması ve çöplükteki hayvanların durumlarının düzeltilmesini isteyen üç hayvan sever, açlık grevlerinin on ikinci gününde hastaneye kaldırıldı.”

Ayşe Arkan bir tekstil işçisi.

Ayşe Kök bir ev kadını.

Uğurcan Saban bir lise öğrencisi.

Onların elbette farklı yaşamları var. Onları buluşturan şey yüreklerindeki sevgi.

Sait Faik ”Bir insanı sevmekle başlar her şey” diyor ya. Pek çok insan da bu üç insanı sevmekle başlayabilir her şeye.

Ne diyeyim. Umarım mücadeleleri sonuçsuz kalmaz.

Sevgi, dostluk ve umutla.

Yüreği gökyüzü

Yüreği Gökyüzü

featured
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Bir gün başını okşadığınız bir kedinin gözlerine bakın.

Ya da pencere önüne koyduğunuz ekmek kırıntıları için uğramış kumru yahut serçelerin duruşundaki zarafete.

Elinizdeki bir parça ekmeği üleştiğiniz köpeğin yol boyunca size yol arkadaşlığı ederken arada bir durup size bakışına dikkat edin.

İşte tam o noktalarda “saf sevgi”yi görürsünüz.

Katıksız, çıkarsız, riyasız.

Onlara verdiğinizden çok fazlasını o bakışlarda, duruşta, dönüp sizi kontrol etmelerde bulabilirsiniz.

Bundan üç beş yıl önceydi. Köydeki zeytin ağaçlarının hasat zamanıydı. Köye zeytin toplamaya gitmiştik. Nasılsa iş gün boyu sürer düşüncesi ile yanımıza yiyecek bir şeyler de almıştık.

Dağlara yaslanmak keyiflidir de, dağlara yaslanarak iş görmenin keyfi de bambaşkadır.

Havadan sudan, öteden beriden sohbet edip işimizi görürken yamacımızda bir köpek belirdi.

Beş altı aylık bir yavru. Sıska nerdeyse vücudundaki kemikleri sayılacak kadar.

Geldi öylece durdu yamacımızda.

Çıkınımızdaki yiyecekten bir parça verdik. Afiyetle yedi. Henüz doymamıştı. Başını kaldırıp bize baktı. Bir parça daha yiyecek verdik.

Artık doymuştu. Bizden biraz uzaklaştı. Güneşe karşı uzandı. Uyumaya başladı.

Sanırım mutluydu.

Aradan birkaç saat geçmişti. Gitme vaktiydi. Uyuduğu yerden kalktı. Yanımıza doğru geldi. Paçalarımızı kokladı. Ve gitti. Giderken de arada bir dönüp bize bakıyordu.

Bir konuğun güzelliği işte bu olsa gerek.

Aradan geçen onca zamana rağmen belleğimdeki en taze ve en güzel anılardan biridir bu.

Yıllar önce bir radyo programında dinlemiştim. Yanlış anımsamıyorsam Ankara Hayvanat Bahçesi müdürlerinden biriydi. Şöyle diyordu.

“Gelişmiş ülkelerde yırtıcı hayvanların bulunduğu bölmelerin önüne güvenlik için önlem alıyorlar. Olur da insanlara zarar verir diye. Oysa biz onlardan daha çok önlem alıyoruz. Zira bizim insanımız hayvana zarar veriyor.”

Yüreği gökyüzü kadar kocaman insanlar var bir yerlerde. Bu kişileri birebir tanımasak da var olduklarını bilmek güzel şey. Kutlu şey vesselam.

Sanırım pek çoğunuzun ilgisini çekmiştir bu gazete ve televizyon haberi. Kısaca şöyle:

“Bartın’da İnkum Çöplüğü ‘ne hayvanlara yönelik saldırıların Kabahatler Kanunu’ndan çıkarılıp suç sayılması ve çöplükteki hayvanların durumlarının düzeltilmesini isteyen üç hayvan sever, açlık grevlerinin on ikinci gününde hastaneye kaldırıldı.”

Ayşe Arkan bir tekstil işçisi.

Ayşe Kök bir ev kadını.

Uğurcan Saban bir lise öğrencisi.

Onların elbette farklı yaşamları var. Onları buluşturan şey yüreklerindeki sevgi.

Sait Faik ”Bir insanı sevmekle başlar her şey” diyor ya. Pek çok insan da bu üç insanı sevmekle başlayabilir her şeye.

Ne diyeyim. Umarım mücadeleleri sonuçsuz kalmaz.

Sevgi, dostluk ve umutla.

Yüreği Gökyüzü