Yazayım mı yazmayayım mı derken okuduğum bir haber yazmamı telkin etti.
Telkin Arapça kökenli bir sözcük. “Öğretme ve yol gösterme” gibi anlamları var.
Önce haberi okuyalım:
“Karaman’da kepçe ile tarla düzelten bir kişi, tesadüfen Bizans veya Roma dönemine ait olduğu tahmin edilen bir yapıyı ortaya çıkardı. Merkeze bağlı Bostanözü köyünde babadan kalma yaklaşık 100 metrekarelik tarlayı hafta sonları gidip dinlenmek amacıyla düzelttirmek isteyen Kadir Birer, talrlada çalışırken sert bir katmana rastladı. Operatör, kırmaya çalıştığı katmanın eski bir yapı olduğunu gördü. Durumun haber verilmesi üzerine bölgeye gelen Jandarma ekipleri, çevrede güvenlik tedbiri aldı”
Benzeri bir haber de Ödemiş’in Kurucuova köyünden duyulmuştu.
“Ödemiş’e bağlı Kurucuova köyü yakınlarında koyun otlatan Akif Geniş, tesadüf eseri 2 bin yıl öncesine ait olduğu düşünülen bir kilisenin ya da hamamın tavanını buldu. Ayasuluk Tepesi olarak bilinen bölgede çocuk yaşlardan bu yana koyun otlattığını belirten Geniş, tepede eski dönemlere ait çok sayıda kalıntıyı gördüğünü söyledi”
Tarihe karşı duyarlı olmak güzel bir davranış.
Haber vermek yerine oraları talan edebilirlerdi!
“Boş ver canım; ben işime bakayım” deyip üstüne toprak yığabilirdi!
Olasılıkları arttırabiliriz. Hatta Ödemiş’te bile bu olumsuz olasılıklara örnek bulabiliriz.
Yani bir gecede hanları yıkıp yerlerine beton dikmekten bahsediyorum mesela…
Neyi yazmaktan bahsediyorum oraya gelelim:
Geçenlerde belediye işçileri (hadi zorda kalmasınlar diye yer ve zaman adı vermeyeyim) bir yerde çalışma yürütürken, araç aniden bir göçüğe saplanmış. Benim gördüğümde bir tekerleği çukurun içinde idi. Hatta bir iki fotoğraf da çektim. Bir süre sonra bir ‘kepçe’ gelip kamyonu içine düştüğü çukurdan kurtardı.
Tabi içinde benim de bulunduğum bir grup meraklı çukurun içinde ne vardı merak ederek bakmaya çalıştık.
O da ne! Kepçe operatörü çukuru hemen çevredeki molozlarla kapatıp işe devam edilmesini sağladı.
Zaman akşama doğru idi ve mesai saati bitti bitiyordu.
Doğal olarak operatör mesainin bitmesini dört gözle beklediği için o çukurla fazlaca uğraşmak istemiyordu.
Etraftan bir iki kişi “İçinde ne var baksaydık!” falan dese de molozlar kaşla göz arasında çukurun içine dolduruldu ve üstü kapatıldı.
Bende gazetecilik refleksi olduğu için tabii çalışmaları fotoğrafladım hatta görüntü bile çektim.
Belki de bir tarihi hamam üstünde idik!
Sonra etraftakilerle söyleşirken, “Abi boşver ya, adam şimdi işinden falan olur!” dediler.
Tarihe, doğaya ve kültüre ne kadar da ilgisiziz…
Sanmıyorum ama, belki de orada tarihi bir kalıntı vardı ve ortaya meydana çıkarsa o görevli ödüllendirilecekti.
Üç beş taş değil mi!
Vurun kazmayı gitsin…
Yazdım gitti işte…
