TEOG gidiyor, LİGİS mi geliyor?

featured
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Geçtiğimiz hafta yazdığım ‘Ders ziline az kala’ başlıklı iki yazıda Ödemiş’teki fiili duruma da değinerek eğitim sistemi hakkında görüşlerimi aktarmıştım. Özetle liselerdeki duruma değinerek, “Çocuklar evlerine yakın okullarda eğitim görmelidir” demiştim.

Özetin de özetini yazarsam, “TEOG kalkmalıdır” demiştim.

TEOG ve benzeri sınavların eğitim sistemimizde ve çocuklarımızda nelere yol açtığını yıllardır yazıp çiziyoruz. Daha doğrusu eleştiriyorduk ama gelin görün ki bizi dinleyen olmuyordu.

Eleştirilerimize “Tamam da yerine neyi koyacaksınız!” gibi kaçamak yanıtlarla tartışmadan kaçıyorlardı.

Cumartesi günkü yazımda CNN Türk’te yapılan müfredat tartışmasına katılan Eğitim Sen Genel Başkanı Aytekin Aydoğan’ın, “Son 15 yılda hiçbir öğrenci, başladığı sistemle okulunu bitiremedi” dediğini aktarmıştım. Aynı yazıda 90’lı yıllardan bu yana eğitim sisteminde yapılan değişiklikler hakkında özet bilgi vererek, “Özetle eğitim sisteminde yapılan düzenlemeleri okul idareleri bile takip edemez hale geldi” demiştim.

Yazının sonuna doğru da “Ve bence Fen Lisesi, Spor Lisesi ve Güzel Sanatlar Lisesi gibi özel statülü bazı liseler dışındaki okullar için TEOG sınavı da kaldırılmalıdır. Öğrenciler, aynı ilk ve ortaokulda olduğu gibi evlerine en yakın okullara gidebilmeliler, bu okullarda yetenek ve başarılarına göre ders alabilmelidirler. Yani derslerde aldıkları puanlarına göre sayısal, eşit ağırlık ve sosyal sınıfları oluşturularak okulun değişik sınıflarında eğitim almalıdırlar. Meslek liselerinde de öğrenciler kendi alanlarında devam ettikleri takdirde destek puanı verilmesi uygulaması geri gelmelidir” demiştim.

Yazının sonunu da “Her şeyin başı eğitim. Hem de bilimsel, demokratik ve laik olanından…” cümleleri ile bitirmişim.

Benim yazımı okuyup da bıyık altından gülenlerin Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıklamalarını dinledikten sonra ne düşündüklerini çok merak ediyorum.

**

Sınavsız eğitim sistemi mümkün mü!

Tabii ki bizim gibi elindeki iş gücü ve genç nüfusu değerlendiremeyen ülkeler için mümkün değil. 2 milyon civarında öğrencinin girdiği sınavdan 200 bin kişi elle tutulur bir bölüme giriyor ve herkes doktor, mimar ve mühendis olmaya çalışıyorsa…

Ama öte yandan nüfusumuzun hala yeterli olmadığını ve çoğalmamız gerektiğini düşünen anlayışlara da bir şeyler yazacağım ama biliyorum onlar yine bana bıyık altından gülecekler…

**

Eğitim sistemimizde yanlış giden çok şey var. Bunları burada sıralayacak değilim. Zaman zaman yazıyoruz. “Peki kestirmeden çözümü nedir?” diye sorarsanız yanıt olarak “Eğitimcilerin örgütlerine yani sendikalara ve derneklere kulak vermektir” derim…

Konuyu değiştirmeden, bizde orta öğretimdeki sınav sisteminin 1955 yılından bu yana yabancı dilde eğitim sunan kolejlerin sınavla öğrenci seçmeye başladıklarını görüyoruz.

1964 yılından itibaren fen liseleri, 1985 yılından itibaren Anadolu imam hatip liseleri, 1990 yılından itibaren Anadolu öğretmen liseleri ile 2003 yılında faaliyete geçen sosyal bilimler liseleri, ‘Kolej’ olarak açılan ve şimdilerde Anadolu lisesi olarak bilinen okullar, 2000’lere kadar ilkokuldan sonra sınavla öğrenci almışlar.

LGS, OKS, SBS ve TEOG…

2000’li yıllarda sınavla öğrenci alan ortaöğretim kurumlarına LGS ile yerleştirme yapılırken 2004-2005 eğitim öğretim yılından itibaren OKS’ye geçilmiş. 2008 yılında OKS sistemine geçilmiş. İlköğretim 6, 7 ve 8’inci sınıflara inen SBS’lere de 2008 yılında geçilmiş. Bu yılda sadece 6 ve 7’nci sınıflar için SBS düzenlenmiş. 2009 yılından itibaren de bu sınav sadece ilköğretim 8’inci sınıflara uygulanmış.

Seviye Belirleme Sınavı, 2012-2013 eğitim öğretim yılında son kez yapılmış. Daha sonra sınavın adı TEOG olmuş.

Şimdi TEOG kalksın deniliyor ama bakalım uygulama nasıl olacak ve kaç yıl dayanacak!

Özetlersek, sınavların adı değişmiş ama çocuklarımız resmen yarış atına dönmüş. Hani TEST ve TOST çocuğu ifadesi var ya aynen öyle…

Habire koştur… Koştur babam koştur!

Neden? Başkası koşturuyor biz de koşturmalıyız! Hele veliler…

Bütün bunların yanında ben diyorum ki her şey matematik ve sayısal veriler değildir.

En zor soruları sorarak öğrenci seçmeye kalkarsanız bu ülkede ne sanatçı yetişir ne sporcu…

Beden eğitimi, resim ve müzik; bana göre her sınıfta olmalıdır. Ama bu derslerden sınıfta kalmak da olmamalıdır. Hatta çok özel durumlar olmadığı sürece kalmak da olmamalıdır. Puan toplamak ve okulun bitiminde toplanan puanlarla bir yerlere yerleşmek olmalıdır.

Bana göre her sınıfta ilkyardım, çevreyi koruma ve doğal beslenme dersleri olmalıdır.

Marangoz, sadece ahşabı yontan makine değildir. Doğramacı, kesip biçen hızar makinesi olmamalıdır.

İnsanlar, yaptıkları işi severek ve bilerek yapmalıdır. Estetik bilmeli, yaptıkları işler göze hoş gelmelidir.

Çevreye ve doğaya saygılı olmalı, motora bindiklerinde gürültü çıkarmanın kötü bir şey olduğunu bilmeli, araç içinde yüksek sesle müzik dinlemenin iyi bir şey olduğunu sanmamalıdır.

Çöpü çöplüğe atmalı, ağaçlara zarar vermemek gerektiğini bilmelidir.

Yani insanlar her şeyin şantiye ve rantiye olmadığını kavramalıdır.

Bu da ancak iyi bir eğitim sistemi ile olur…

Son dakika: Liseler kendi sınavını kendi yapacakmış… Yoksa TEOG gidiyor, LİGİS mi geliyor!

TEOG gidiyor, LİGİS mi geliyor?