Söylemeye dilim varmıyor

featured
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Provokatör, Türkçede genellikle siyasi tartışmalarda kullanılan Fransızca kökenli bir sözcüktür. Türkçede kullanılan “tahrik etmek” eylemi ile yakın anlam taşır. Latincede “meydan okumak, kavgaya davet etmek” anamı ile de yakın anlamı varmış.

Tahrik etmek de Türkçede kullanılan Arapça kökenli bir sözcüktür. O da “Birini veya bir şeyi harekete geçirme, dürtme” sözcüğünden alıntı imiş.

Biraz siyasi tarih okuyanlar, Türkiye’deki provokasyon kokan olayları bilirler. Ben, bu provokasyon ve tahrik etme eylemlerini bu anlamda “çığırından çıkarmak” deyiminde bir araya getiririm.

Doğanın akışında giden olayları kimi çıkar çevreleri doğasından, çığırından çıkarmak isterler.

6-7 Eylül olayları… Maraş katliamı…

1978 yılının Aralık ayında Kahramanmaraş’ta çıkan olaylarda buna benzer bir olay yaşanmıştır. Bir sinemaya bomba atılmış, ardından gelişen olaylar sonucunda 120 civarında vatandaşımız hayatını kaybetmiştir. Bir yıl önce, 1977 yılının 1 Mayıs’ında da benzer olaylar yaşanmıştır.

Konuyla ilgili çok örnek verilebilir ama 1993 yılının Temmuz ayında Sivas’ta meydana gelen ve Madımak Oteli’nin yakılması ile sonuçlanan olaylarda da yerel gazetelerin kışkırtmaları da kayda değer ‘çığırından çıkarma’ örnekleridir ve Kaynak Yayınları’ndan çıkan ‘Şeytan Ayetleri’ kitabı… Kitabı yayınlayanların bugünkü durumu meydandadır.

Yavaş yavaş olgunlaştırılan ve geliştirilen planlar vardır bu işlerin içinde. Taşı atarlar, sizinle beraber taşı atanları lanetlerler.

Geçenlerde bir ‘memleket masası’ önerisi geldi bir partimizden hatırlarsanız. Sonra ne oldu? Bir başka partinin önde gelen hatırı sayılır bir ismi, “Biliyor musunuz, o parti bize elçi gönderdi!” dedi ve iş çığırından çıktı. Yenileyin de bir ‘Çav Bella’ olayı yaşadık; hemen unutuveriyoruz ama sanıyorum bunu unutmamışsınızdır!

Kesin olarak ‘şöyle olmuştur’ diyemem. Bana öyle geliyor ki bunda da bir tahrik ve tahkim kokusu var… Bu işleri yapanlar yani ‘failler’, kısa sürede bulunmaz. Faili meçhul yani ‘bilinmeyen eylemci’ olarak kayda geçerler. Tahkim de safları sıklaştırma…

Peki bu işlerin çözümü yok mu? Elbette var! Devlet, kim yaparsa yapsın gerçek failleri bulduğunda provokasyon, kışkırtma ve çığırından çıkarma heveslileri azalacak, dünya daha demokratik ve şeffaf yönetim biçimlerine kavuşacaktır.

Peki bu olaylarda hayatını kaybedenler ve haksız yere yıllarca yatanlar?

Söylemeye dilim varmıyor işte!

HAYAT ‘ŞİRİN’ OLSA…

Menderes ve Demirel’e hiç yakın durmadım. NATO’yu dost ve müttefik görenlerle hiç barışık olmadım. 27 Mayıs, 12 Mart, 12 Eylül ve 15 Temmuz’a da ne ilk gün ne de son gün alkış tuttum… Ne koltuğa yapışan dikta heveslilerini sevdim ne de onları zorla uzaklaştıran darbecilere aşık oldum… Haksızlık ve kumpastan nefret ettim. Bilimi yoluma fener tuttum. Açıklığı, düşünce özgürlüğünü ve laikliği sevdim; demokrasiye aşık oldum… Dayanışmayı önemsedim. Üretenlerin yönetmesi için emek ve zaman harcadım…

Şirinler çizgi dizi filmini bilirsiniz.

1958’de Belçikalı çizer Pierre Culliford tarafından çizgi roman olarak ortaya çıkmış. 1981’de televizyonda gösterilen Şirinler, büyük ilgi görmüş. Yıllarca Türkiye’de de yayınlanan çizgi dizi, sosyalist fikirler empoze ettiği iddiası ile başta Amerika Birleşik Devletleri olmak üzere birçok ülkede yüksek izlenme oranlarına rağmen gösterimden kaldırılmış.

Şirinler’in İngilizce adı olan “Smurf” kelimesinin “Socialist Men Under Red Flag”ın (Kızıl Bayrak Altındaki Sosyalist Adamlar) kısaltması olduğu iddia edilmiş. Bizde de ‘Dom Dom Kurşunu Değdi’ ve ‘Kızılcıklar Oldu mu?’ türküleri için benzer şeyler söylenmişti. Demek ki böyle saçma sapan iddialar, her ülkede yapılıyormuş.

Fakat Şirinler’in orijinal ismi Les Schtroumpfs imiş.

Gargamel ve Azman, filmin iki kötü karakterli şahsiyetidir.

Gargamel, Şirinlerin baş düşmanı ve Şirinlerin varlığından haberdar olan tek kişidir. Amacı, onları yakalayarak altına çevirmek ya da onları satarak para kazanmaktır ve onları yemektir.

Azman da Gargamel’e yardım eden bir kedidir. Her zaman Şirinleri yemek ister.

Kısaca ben hep “Hayat ‘şirin’ olsa” şarkısı söyledim…

Söylemeye dilim varmıyor