Sen hiç mi bahar görmedin?

featured
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Baharlar ne güzeldir, canlanır doğa, çiçekler açar, hem güller, kaktüsler de…

Leylaklar da güler, tomurcuklar kokar…

Dört yıl evvel bu günlerdi, Taksim Gezi Parkı’nda ağaçlar sökülmek istendi…

Önce gençler, sonra ülkemin her şehrinde her yaştan çapulcu, tencere tavasıyla destek oldu doğaya…

Aslında Gezi direnişi; Türkiye’nin kültürel bir evrimiydi, hep bir ağızdan söylenen bir yanık türküsüydü, tek yürek oluvermenin gücü, yavuklusuyla göz göze gelmenin heyecanı gibi, esprili tümcelerle şiddete, yıkıma, baskıya karşı dimdik durmaktı…

Dört yıl önce yaşanan Haziran, ülkemiz yakın tarihinin baharlarından biriydi, bitmedi…

O bahar sevinci, o doğa aşkı, o canlanma sürüyor… Sürecek, şairin dediği gibi, yeryüzü aşkın yüzü oluncaya dek…

Yaşamın büyük ustaları hep aşktan bahsetmiş.

“Aşka uçarsan kanatların yanar…” diyen Şirazi’ye cevap Mevlana’dan gelmiş; “Aşka uçmazsan kanat neye yarar?”. Yunus da demiş ki; “Aşka varınca kanadı kim arar?”

Aslolan aşk arayışıdır, bu inançtır, adalettir, sevgidir, ölümüne yaşamdır…

Bazen babanın izinden gitmektir, bazen doğrunun izinden. Bazen de her ikisinin birden…

Bin yıl geçse de, bin kez vursalar, kırsalar, bin kez öldürseler de baharlar yine çiçek açacak, baharda canlanacaktır doğa… Bitmedi kavga, doğanın ölüme karşı canlanma, iyinin kötüyle kavgası bitmedi, sürüyor, kısa çöp uzun çöpten hakkını alıncaya dek…

Bu topraklarda yeşeren Bedreddin Efelere, ilk kurşunu atan yüreklere bin kez selam olsun. Varsın selamımız bir kelebeğin kanat çırpışındaki azim kadar olsun, olsun da etkisi çığ gibi üresin…

Hiç bahar görmemiş gibi yaşamak lazım, her bahar canlanan “yeni”dir keza…

Her bahar anarız biz, kelebeğin kanadıyla da olsa aşk yazan ustaları, yitip gidenleri, yaşatırız…

Yarın, dağlarına bahar gelen, hasretinden prangalar eskiten, ayı karanlık, cigarası karanfil kokan usta, terk etmeyen sevdanın şairi Ahmed Arif’in ölüm yıldönümü…

Kendi dizeleriyle; “Asıl adım Ahmed Önal, Ahmed Arif olarak bilinirim. Yaşamım boyunca hakkı aradım; ezilenin ve güçsüzün yanında durdum. Memleketlilerim sömürülmesin, memleketlilerim kullanılmasın, memleketlilerim ölmesin diye konuştum. Eşitlik için yazdım, eşitlik için söyledim, eşitlik için dayak yedim, eşitlik için sövdüm. O günleri göremeyeceğimi bilsem de birilerine o günleri gösterebilmek için öldüm” diyen…

Yarından sonra büyük usta Nazım Hikmet’in ölüm yıldönümü, “Kelebek misalidir aşk; anlamayana ömrü günlük, anlayana bir ömürlük!”… diyen. “…Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür ve bir orman gibi kardeşçesine…” diyen, “…Güzel günler göreceğiz çocuklar…” diyen dünya şairi…

On yıl oldu yarın eksildiğim,

Bozdağ’a yaslanır yüreğim.

Ne açan çiçeklerin direnci,

Ne doğan torunların sevinci,

Bir inancın yücesinde Umay’ın,

Baharda esen Umut’un yeli…

Türkümüz aynı sesten,

Aynı telden, hasretimden.

Hakkı’ndı her dem bahar…

Maviye çalan yeşil gözlerinle,

Gülümse her daim Babam…

Yarın tam on yıl oldun, ışıyalı Sen…

Sen hiç mi bahar görmedin?