Muhteşem ve şahane…

featured
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Bir yerin yani coğrafyanın kimlere ait olduğunu veya orada geçmişte kimlerin yaşadığını bulmak için oranın yer adlarına, mezarlarına ve yapı kültürüne bakmak gerekir.

Zaman zaman sözcüklerin anlam köklerine dalar, nereden geldiğini merak ederim.

‘Muhteşem’, Arapçadan dilimize yerleşen bir sözcük. İhtimamlı, haşmetli… Türkçe karşılığı da ‘göz alıcı, görkemli, gösterişli’ gibi. Sözcük, haşmet köküyle bağlantılı. Haşmet de ‘hizmetçi’ demek. Haşmetli derken, ‘hizmetçi sahibi’ çıkıyor karşımıza. “Haşmet sahibi olma, maiyet ve hizmetçileri olma.”

Nereden nereye gelmiş değil mi?

Şahane de Farsçadan girmiş. Şahlara, krallara ait; şahlara yakışır demek…

Geçtiğimiz pazar gecesi yani 29 Ağustos’u 30 Ağustos’a bağlayan gece, Ege Bölgesi’nin en yüksek dağlarından biri olan Bozdağ’ın zirvesine çıktık. Yükseklik, yaklaşık olarak 2155 metre. Bu, ikinci çıkışım. Daha önce dağın kuzey bölümünde yer alan kayak tesislerine iniş çıkışı sağlayan teleferik oturağı üstünde çıkmış ama kar ve soğuktan zirvede inememiştik. Teleferiğin çıkıp dönüş yaptığı zirve, dağın en üst bölümünde yer alıyor.

Biliyorsunuz kayak tesisleri, çığ tehlikesi nedeniyle üç beş yıldır kapalı. Şu an hem tesisler onarımdan geçiyor hem de çığ önleme çalışmaları yapılıyor.

Çıkış, ÇYDD ve belediye iş birliği ile yapıldı. ÇYDD olarak amacımız, bir farkındalık yaratmak ve az sayıda insanla 30 Ağustos Zafer Bayramı’nı zirvede kutlamaktı. 50 küsur yıldır o zirveyi güneyden görür ve o gösterişli duruşa bayılırım ama bir türlü çıkma ve ovaya yüksekten bakma fırsatını bulamamıştım. Benim için fırsat oldu.

Gece 01.30 gibi Salı Pazarı Kafeteryası’ndan 10 kişilik bir grupla bitki örtüsünün bittiği 1500 metrelerdeki TRT vericilerinin bulunduğu bölgeye belediyenin tahsis ettiği minibüs ile ulaştık. Belediyenin sağlık ekibi de bize eşlik etti. Yol devam ediyordu ama biz, geri kalan 650 metrelik yükseklik ve 2500 metrelik yolu yürüyerek çıkma kararı almıştık. Eksi 10 derecelerde rüzgarsız bir hava vardı. Fenerlerimiz yanımızda idi ama bir süre sonra ay ışığında yürümeyi tercih ettik. Rehberimiz de bölgemizin dağlarını adım adım dolaşan Salim Taşbaş öğretmenimiz idi.

Çıkarken Kiraz’dan Torbalı’ya Küçük Menderes Ovası, ışıl ışıl görünmeye başlamıştı. Ovada hayvan çiftlikleri olduğu için sanki ortalığı ateş böcekleri sarmış gibiydi.

Saat 04.30 gibi zirveye ulaştığımızda kendimizi görkemli bir ışık gösterisinin en üst zirvesinde gibi hissettik. Güneyden Kiraz’dan Torbalı’ya, kuzeyde ise Salihli’den Gölmarmara’ya hatta yanılmadı isek İzmir’in doğu girişine kadar görünen ışık gösterisi hepimizi büyülemişti.

Ödemiş Belediyesi ile Kemer köyü muhtarının ikramları içimizi ısıttı.

Sabah 06.15’te başlayan gün doğumu ile birlikte zirveye kendi araçları ile çıkan Özgür Köroğlu ve arkadaşlarının zeybek gösterisi ile coşkunun da zirvesine ulaşmış olduk. Programda Belediye Başkanımız Eriş’in de bizimle birlikte olması planlanmıştı ama gün içindeki yorgunluğundan dolayı günün anlam ve önemini belirten konuşmayı Başkan Yardımcısı Özay Kaptan yaptı.

Bayrak ve flamalarımızı açtık, bize Anadolu’yu yurt olarak bırakan atalarımız için saygı duruşunda bulunup İstiklal Marşımızı da okuduk… Güneşin göz alıcı doğuşunu da fotoğrafladık.

Nazım Hikmet ne güzel anlatmış:

“Dağlarda tek tek ateşler yanıyordu / Ve yıldızlar öyle ışıltılı, öyle ferahtılar ki / şayak kalpaklı adam nasıl ve ne zaman geleceğini bilmeden / güzel, rahat günlere inanıyordu / ve gülen bıyıklarıyla duruyordu ki mavzerinin yanında / birdenbire beş adım sağında onu gördü / Paşalar onun arkasındaydılar / O, saati sordu / Paşalar “Üç” dediler / Sarışın bir kurda benziyordu / Ve mavi gözleri çakmak çakmaktı / Yürüdü uçurumun başına kadar / eğildi, durdu / Bıraksalar / ince, uzun bacakları üstünde yaylanarak / ve karanlıkta akan bir yıldız gibi kayarak / Kocatepe’den Afyon Ovası’na atlıyacaktı.”

Sizi ÖSEM tarafından hazırlanan, 6 Eylül akşamı Park Kafe yanında yapılacak şiir ve zeybek türküleri gecemize davet ediyorum.

Ben de Cahit Külebi’den bir şiir okuyacağım…

Muhteşem ve şahane…