Kal göç yeri değildir gel geç yeridir bu dünya

featured
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Merhaba kıymetli okurlarım. Bu makalemde size bu dünyanın aslında kalma yeri değil, geçip gidilen bir köprü misali gel geç yeri olduğunu ve ona göre yaşamamızın gerektiğini aktarmaya çalışacağım. Umarım siz de okuma zahmetinde bulursunuz. Şimdiden anlayan yüreğiniz dert görmesin.

Hiç konduramayız ölümü kendimize, hiç yakıştıramayız kimseye ölümü ama eninde sonunda bulur insanoğlunu. Hakikat bu dünya değildir, ebedi hayat ahirettir. Gözü hep açtır insanın ve ne kadar zengin denilse de çok fakirdir hep. Örneğin bir milyonun varsa iki milyon yapmak istemedin mi? İki evin varsa dört evin olsun istemedin mi?

Yaprak dökümü hiç bitmiyor yaşamımızda. Aileden, akrabalardan, arkadaş, dost, tanıdıklardan doğanlarımız kadar ebedi dünyaya göç edenlerimiz oluyor. Onlar, artık hep anılarımızda yer alacak. Anlamak önemli değildi bazen. Anlamak istemediyse de o onun isteği, anlayamadıysa da o onun kapasitesiydi. Cümle ölmüşlerimiz için iyisiyle kötüsüyle hep duacıyım ben.

Beni anlayamamak, kimsenin suçu değildi ki. Öyle ya, kolay mıydı beni anlamak çocukluk günlerimden bugünüme kadar. Herkesten farklı yanımla gidecek yerim çok, kalacak yerim yoktu benim. Hepsi geldi geçti, geçmişte kaldı ve sonra baktım gördüm ki kimsenin huzurla kalacak yeri yokmuş meğerse.

Kim kırsa kalbimi kızmadım. “Bu bir yoldur, yolumuzun üzerinde bunu da yaşayacakmışız” dedim. Unutmamalı insan; sen güçlüysen bin bir imtihan, bin bir zorluklar çıkar karşına. Ders alarak yola devam etmeliyiz. Kaç sefer gittik, musalla taşından sevdiklerimizi kaldırdık. Değişmemenin adını huy koymuşuz. Oysaki insan, sevdikleri hayattayken kıymetini bilmeli ve sevdikleri de hayattayken kıymetlerini bildirmeli. Çok zor değil geçinmesi. Kavanoz dipli dünyada yaşamımıza yetecek her şey var. İnanın bana hırs kaybettiriyor insana insanlığını. Sonrasında kibir, merhamet duygusunu yok ediyor.

Dünya hayatı gelip geçici olduğu için herkes, bu yaşantının bir gün son bulacağını bilir. Her canlının gelip geçici şu dünyada baki hayat olan ahiret hayatına hazırlanması ve bu doğrultuda arkasından iyi işler yapmaya önem vermesi gerekir.

Yunus Emre’nin şu sözleri geliyor aklıma: “Bu dünyaya gelen gider. Yürü fani dünya, sana gelende gülmüş var mıdır?” Ne güzel demiş. İsmini hatırlayan son kişi öldüğünde hiç doğmamış, yaşamamış gibi olacaksın.

Demem o ki dünya fani, hayat kısa. Gönül alın, gönül verin. Yalnız gönül koymayın şu kısacık ömrünüzde. Büyütmeyin hiçbir şeyi, her şey olacağına varıyor sonuçta. Kimler geldi kimler geçti yalan dünyadan; Yunus Emre, Karacaoğlan, Hacı Bektaş-ı Veli, Fatih Sultan Mehmet, Mustafa Kemal Atatürk ve daha niceleri… Hiç birisi kolay yaşamadı bu hayatı, zorluklar içinde ömür geçirdiler. Dünyada yaşam standartları kolaylaştı, huzur azaldı. İnsan sayısı arttı, insanlık azaldı.

Umudumuzu yitirmeyeceğiz. Her şeyin düzelmesi bizimle yani kendisiyle başlıyor insanın. Sevmekten vazgeçmeyip olumsuz sorunları büyütmeyerek her zorluğu aşarız. Yaşadığımız her günün kıymetini bilelim. Hayattaki en önemli zenginlik, vücut sağlığımız. Geriye kalan her şey, teferruat ve önemsiz şeyler.

Sevgi ve saygılarımla, sağlıcakla kalın.

Kal göç yeri değildir gel geç yeridir bu dünya