Köpekler geceleri neden havlar?

featured
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

İnsanın yaş aldıkça çocuksulaştığı söylenir. Söylenmişse elbette bir gerçekliği vardır. Örneğin yaş aldıkça uykularda da azalma görülür.

Yaş almadan bahsediyorum. Yani ‘yaşlanma’ demedim de kibarca ‘yaş alma’ dedim.

Yanılmıyorsam yaş ve yeşerme kelimeleri aynı kökten geliyor. Bir anlamda yeşil kalma.

Yaş alma derken uykudan söz ettim.

Kimi zaman uyku tutmaz, kimi zaman da erkenden uyanırsınız. Uzmanlar, vücudun düzenli uykuya ihtiyacı olduğunu söylerler. Uyku süresi, kişinin yaşam kalitesi ve ihtiyaçlarına göre değişir. Uyuyamama veya uyku kaçması da öyledir. Kafanız bir şeye takılır ve uyuyamazsınız ya da erkenden uyandığınız olur. Sağa dönersiniz nafile, sola dönerseniz nafile. Kalkmak ve bir şeylerle uğraşmak istersiniz ama ‘birazdan uyku gelir!’ kaygısı ile bunu da yapamazsınız. Belki yatağın dışının soğuk olması sizi caydırır.

Grip yüzünden 3-4 gecedir rahat uyuyamıyordum. Bugün böyle olmadı. O karın ağrıtan öksürükler bitince rahatladım ve sabah erkenden uyandım. Ben, gecenin ikisi veya üçü sanıyordum ama saat beş olmuş. Eskilerin kuşluk vakti dedikleri zamana da daha çok var.

Bugün erken uyanmamdaki nedenlerden biri de evimizin önündeki parkta toplaşan köpek sürülerinin havlamaları.

Uzun süren sessizlik, sıkıntı ve korku, köpeklerin gece havlamalarının en önemli nedenleri arasında yer alırmış. Dikkat ederseniz köpeklerin çoğu, gün içinde sere serpe uzanıp uyuyorlar. Hem de insanlara aldırmadan.

Mesleğim Türk Dili ve Edebiyatı öğretmenliği olduğu için ister istemez dil konusu ilgi alanıma girer. Dil konusunda yapılan çok açık yanlışlar konusunda sıklıkla yazdığımı biliyorsunuz. Bu bazen yazıyı aşar, uyarılara da neden olabilir. Kimi dost, arkadaş ve tanıdıklarımın yanlış kullandıkları kelimelere dikkat çeker, uyardığım olur. Kimi arkadaşlar da benim bu tavrımı ‘yukarıdan aşağıya bakma’ gibi görürler. Oysa insanların bildikleri bir konuda başkalarını uyarması kadar güzel bir şey yoktur.

Örneğin, ‘mihval’ kelimesi… Arapça kökenli bir kelimedir ve anlamı ‘hilekâr ve dolandırıcı’ şeklindedir. Oysa kelimeyi kullanan ‘minval’ demek istemiştir. Yani ‘hareket yolu, tarz ve üslup’ anlamında.

Ben her zaman şunu söylerim: Kaynağını, kökenini ve anlamını bilmediğiniz kelimelerin Türkçe karşılıklarını kullanınız.

Yani minval yerine ‘bu temelde’ ve ‘bu çerçevede’ diyebilirsiniz. Bir ara ‘bağlam’ çıkmıştı ama eğreti düşmüştü.

Gelelim başka bir konuya.

Ev kadını vardır ama ev erkeği yoktur.

Kimi zaman kadın-erkek eşitliği konusu açıldığında tartışma kızışsın diye öğrencilerime sorarım: Kadın ve erkeklerin eşit olduğunu söylüyorsunuz ama erkekler ev kadını ile evlenirken neden kadınlar ev erkekleri ile evlenmezler de kendilerinden sosyal statü ve gelir açısından daha üstün insanları seçerler?

Dedim ya, tartışma kızışsın diye! Elbette Türkiye’de ve feodal ilişkilerin hala belirleyici olduğu Batılıların ifadesi ile bir Ortadoğu ülkesinde yaşadığımızın farkındayım.

Aynı şekilde ‘sokak hayvanları’ deyimini de kim icat etti bilmiyorum. Hayvanlar, zaten sokaklarda yaşarlar. Bence evcil olanlara ev köpeği denilmeli.

Son yıllarda konuyla ilgili oluşan duyarlılığı biliyorsunuz. Sabah kalkar kalkmaz sokak hayvanlarını doyurmaya çıkanların olduğunu duyuyorum. Ev köpeklerini gezdirenleri de görüyoruz.

Özellikle parklarda onlar için sulukların hazırlandıklarını, artan yemeklerin yemeleri için ağaç diplerine döküldüklerine şahit oluyoruz. Hatta bazı kasapların, kemik artıklarını açıktaki çöplere attıklarını ve ortalığın kemik çöpleri ile dolduğunu biliyoruz.

Bir de belediyelere sorumluluk yükleyenler… Tamam, hiçbir hayvan açlıktan ve soğuktan ölmesin ama örneğin yarın domuzlar da dağlardan sokaklara inerse ayrımcılık yapacak mıyız!

Köpek ve kedilerin hızla evcilleştiğini söyleyebiliriz. At, inek ve kuzu cinsinden hayvanlar gibi.

İnsanoğlu, akıllı ve uyanık. Yararlanabildiği hayvanlarla iç içe yaşamasını öğrenmiş. Etinden, sütünden, derisinden ve bekçiliğinden…

Bir de aşırı çoğaldıklarında ve çevreyi rahatsız etmeye başladıklarında kısırlaştırmayı.

Kedileri, köpekleri; hayvanları ben de severim. Ama bazen sorarım kendi kendime: Acaba bizim hayvanlara bunları yapma hakkımız var mı! Ve bu hakkı bize kim veriyor?

İnsan, toplumsal bir varlık. Tek başına yaşaması zor. Doğa çok güçlü. Bu gücün karşısında tek başına ayakta duramıyoruz. Toplumsal yaşam da kolay değil. Her kafadan bir ses. Herkes, önemsenmek ve bir adım önde olmak istiyor. Kurallar var ama işine geldiğinde uymak, işine gelmediğinde de bilmemek istiyor.

Saat 06.30 oldu. Zaman ne çabuk geçmiş… Köpekler dışarıda hala havlıyor…

Köpekler geceleri neden havlar?