Müşkülpesent misiniz?

featured
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Nereden başlanır, nasıl anlatılır bilmem. Anlattığınızı da beğenmez onlar, konuştuğunuzu da, giydiğinizi de. Ezer geçerler incittiklerini düşünmeden. Biraz sivridir dilleri. Her sözleri iğneli, her söyledikleri inciticidir ama kendilerine sorunca açık sözlü oldukları iddiasındadırlar. Zor insandır onlar, hem de çok zor…

Hayatınızın içinde böyle insanlar var mı? Ya da siz öyle misiniz? Bunu hiç sorguladınız mı? Şöyle kendinize dışarıdan bakıp süzgeçten geçirdiniz mi? Cevabınız hayır mı? Öyleyse bunu en kısa zamanda yapın, yapalım derim.

“Nereden çıktı şimdi bu bahis?” diyebilirsiniz. Bir arkadaşım, kardeşinde kalan annesini ve yaptıklarını paylaştı benimle. İşin içine büyükler girince durum haliyle biraz daha kırılganlaşıyor. Onları kırmak istemiyor insan ama bunu yapmaya çalışırken iş bazen yıpratıcı olabiliyor. Sürekli alttan alamıyor ya da söyleneni, yapılanı duymazdan, görmezden gelemeyebiliyor insan. Hani beraber yaşarken gösterilen hassasiyeti, yapılan hizmeti biraz olsun takdir edilsin diye bekliyor insan. En azından birazcık memnuniyet ve hoşgörü…

Eee… Alınanı beğenmemek, pişirilen her yemeğe bir kusur bulmak, yapılan her işe bir kulp takmak ve yüzün hiç gülmemesi, incitici olsa gerek ve bu müşkülpesentlik değil de nedir? Sadece kendini, kendi yaptıklarını beğenip başkalarına bahane bulmak, nasıl bir karakterin dışavurumudur? Herhalde mükemmeliyetçiliğin yansıması müşkülpesentlik, ne dersiniz?

İşin tabi daha ileri boyutları da olabiliyor bazen. Başkaları ile kıyaslayarak beğenmeme durumunu beyan etmek. İş, o zaman katmerleniyor haliyle. Ve daha fazla iz bırakıyor. Şevki kaçırıyor, sırça saray parçalanınca onmuyor bir daha.

Elbette hepimizin zevkleri ayrı, renkleri, tercihleri ayrı, beğendikleri, beğenmedikleri ayrı. Her zaman dediğim gibi bu bizi zenginleştiriyor. Ama bu demek değil ki diğerlerine burun kıvırıp rencide edebiliriz. Onları sevmeyebiliriz ama sevene de saygı duymak lazım tercihinden dolayı.

Tabi ki benim de bir sürü takıldığım ve beğenmediğim konu oluyor günlük hayat içinde. Mesela herkesin övdüğü bir kitap benim beklentime cevap veremeyebiliyor, basit kalabiliyor. Biraz daha edebi olanı tercih edebiliyorum ya da insanların çok övdüğü bir oyunu sıradan bulabiliyorum. Bazen de lezzet noktasında bir yemeği eksik bulabiliyorum. İnsan olmanın içinde var beğenilerin farklı olması.

“Koyun kurt ile gezerdi, fikir başka başka olmasa” ne kadar güzel bir söyleyiştir değil mi? Yürekler farklı çarptığı sürece farklılıklar da olacak elbette. Hani değerlendirmek ya da eleştirmek de kaçınılası bir durum değil. Mesele ölçüde galiba. Her konuda olduğu gibi bu noktada da ölçüyü kaçırmamak ve üslubu iyi ayarlamak önemli ve bu durumu yani beğenmeme ve eleştirme durumunu alışkanlık haline getirmemek de gerekiyor. Diğer türlü sanki hep bize göre eksik, olumsuz, kriterlerimize uymayanlara odaklanmaktan bizi memnun eden, hoşnut olabileceğimiz ve bize hitap edenleri kaçırabiliriz. Muhakkak ki bizim de karşı tarafın hoşuna gitmeyecek özelliklerimiz vardır bunu da göz ardı etmemek lazım. Seçici olmakla hiç beğenmemek, her şeye bir kusur bulmak farklı şeyler, bilmem katılır mısınız?

ondan bahane bundan bahane mutluluk heba. çok istemek azı yitirmek boşa çaba. duygu çocuk toy genç yetişkin hoşgörü huzura gebe…

Müşkülpesent misiniz?