Kalite kontrol!

featured
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Teoman, söz ve ezgisi kendisine ait popüler şarkısı Paramparça’da “Bugün benim doğum günüm” diyor: “Saatim yok tam olarak bilemem / Biraz bira, biraz şarap önceydi / Nasıl oluyor; vakit bir türlü geçmezken / Yıllar, hayatlar geçiyor?”

Evet bugün benim doğum günüm.

Yaşamaz demişler yaşamışım. Rahmetli babaannem, bir kazanın içine oturtup çınar altına koymuş beni; gelip geçen kazanın altına çalı çırpı soksun da yaşayayım diye.

O inanmış…

Ben yaşamışım…

Ozan Hasan Hüseyin Korkmazgil de “Acı çektim günlerce / acı çektim susarak / şu kısacık konuklukta / deprem kargaşasında / yaşadım birkaç bin yıl / acılara tutunarak / acı çekmek özgürlükse / özgürdük ikimiz de” diyor Acılara Tutunmak şiirinde.

İnsanoğlu büyük acılar çekmiş.

Kimi zaman öğrencilerime sorarım: Hayatın başlangıcı? Tarihin başlangıcı? Takvimin başlangıcı?..

İşlerine gelmezse: ‘Hocam tarih dersinde miyiz!”

Tarihin ve takvimin başlangıcını biliyoruz da hayatın başlangıcı hakkında kesin bir bilgimiz yok.

Eskiden doğum günü kutlamaları da yoktu. Belki de vardı da bizim gibi orta halli ailelerde bilinmezdi. Belki de öyle şimdiki gibi törenli selfili kutlanmazdı.

Şimdi e-sosyal medya uyarıyor zaten. Ben bugün 1 yaş daha gençleştim.

50’den sonra gençleşmeye başlarmış insan; çocukluğa doğru gidermiş. İşte ben de o gençleşmeye başlayanlardanım.

Kalite kontrol dedik yine nerelere geldik.

Ben aslında bambaşka bir konuya değinmek istiyordum bu yazıda. En azından başlarken öyle başladım.

Biliyorsunuz ben, biraz kaldırım ve parklara takarım. Belki de parklara ve kaldırımlara takıntılıyımdır. Kim bilir!

İstanbul’da üniversite okurken Beyoğlu Belediyesi’nin kapı ve sokak numaralarını çakmıştım. Tabii işçi olarak ve tabi para kazanmak için! Uzun süre atamadım beynimden o işin kalite kontrol safhasını. Uzun zaman sonraları bile geçtiğim sokak ve caddelerde gözüm takıldı hep bu levhalara.

“Biraz daha yukarı, hatta biraz da sağa doğru çakılsaymış…”

Estetik önemlidir benim için. Ve kullanışlılık. Hatta önce kullanışlılık gelir sonra estetik.

“Sanat mı yoksa iş mi!” der gibi yani.

Parklar yapıyoruz, kaldırımlar döşüyoruz. Fakat iş bittikten sonra kalite kontrolü yapmıyoruz. Üç gün sonra bozuluyor döşediğimiz taşlar. Yağmur suları doluyor parklarımızın çocuk bahçelerine. Bebek arabası ile gezen anneler yürüyemiyorlar yaptığımız kaldırımlardan.

Görmeyenler için kilometrelerce sarı bant yapıyoruz. Hem de eğri büğrü! Binalar yapılıp yıkılırken bozuluyorlar ama geri dönüm bakmıyoruz. Bozanlardan da hesap sormuyoruz.

Memlekette bir kalite kontrol sıkıntısı var.

Memlekette bir denetim sıkıntısı var.

Memlekette bir doğru iş yapma sıkıntısı var.

Bence yapılan işlerin birkaç yıllık garantisi olmalı ve işi yapan firma yıkılan bozulan veya kırılan yerlerden sorumlu olmalı.

Doğru iş dedik. Kalite kontrol dedik. Denetim dedik…

Mimar Sinan’ın eğri minare hikayesi vardır; bilirsiniz. Cami inşaatı bitmiş ve açılış töreni yapılacak. Küçücük bir çocuk “Şu minare biraz eğri!” demiş. “Nasıl olur!” demiş meydanda toplanan halk. Söylenti Mimar Sinan’ın kulağına kadar gitmiş tabii. Sinan, gelmiş çocuğun yanına ve “Söyle bakalım hangisi?” diye sormuş. Çocuk da “Şu” demiş.

Sinan oradakilerden bir halat getirmesini ve bir ucunun minarenin şerefesine bağlanmasını istemiş. Diğer ucundan tutanlara da “Biraz çekin!” demiş. Sonra sormuş çocuğa: “Düzeldi mi?”

“Düzeldi” demiş çocuk.

Hikaye büyük ihtimal efsane ya da söylenti. Ama güzel bir hikaye.

Keşke hayatımız da böyle geniş bir hoşgörüye dayansa.

Şimdi park ve kaldırım yapan yetkililere sesleniyorum. İş bittikten sonra alın önünüze bir bebek arabası ve şöyle bir-iki tur atın. Bakın bakalım yeterli yer var mı.

Sonra bir yağmur sonrası gidin o onca para harcanarak yapılan yere ve bakın bakalım su birikintisi var mı…

Ve bir yıl sonra da şöyle bir kalite kontrol teftişi yapın. Taşlar yerinde mi ve sağlam mı?

Resimdeki yerin neresi olduğu önemli değil. Ama Ödemiş’ten…

Şimdi suçlu mu arayalım yoksa “Evet doğru iş, evet kalite kontrol, evet denetim” mi diyelim.

Ben öğretmen lisesi mezunuyum. Sanat tarihi gördüm. Resim dersi aldım. Ve müzik dersimiz vardı.

Belki de ondandır bu estekik ve kullanışlı olma sevdası.

Ve bu yazı Salı Pazarı ile Ulus Meydanı için yazılmamıştır.

Kalite kontrol!