Jilet Jale

featured
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Yağmurdan kaça ıslana ev denilen barakaya nasıl geldiğini bilmiyordu. “Dayanamıyorum” diye hıçkıra hıçkıra ağlıyordu Jilet Jale. Bedeninden ziyade kalbi titriyordu. Bu kaçıncı gözyaşıydı, yediği kaçıncı zılgıttı! İki gün önce arkadaşı Travesti Nejla intihar etmiş, onunla birlikte hayalleri de anıları da mezara girmişti adeta. Ne erkek ne kadın, arada bir yerde araftaydılar. Herkes onları kadın adları ile çağırsa da bunlar kod adlarıydı. Zaten kendileri gerçek miydi ki isimleri gerçek olsun; her şey ne de çok üstüne geliyordu. Felek denilen güç, onu erkek yaratmıştı lakin içine kadın ruhunu kim vermişti? Bastı küfürü… “Ne inanç kaldı ne ümit” dedi. Yıllardan sonra tekrar aşık olmuştu. Bu aşk için hormon tedavisi ile başlayan süreçte erkeklikten kadınlığa geçmeye çabalıyor, o çabaladıkça ailesi, arkadaşları, toplum tarafından dışlanıyordu. Çalışmak zorundaydı. Yoksa bir kuru ekmek alacak dahi parayı nereden bulacaktı? Nereye kadar?

Seks işçisi olarak çalışmaktan da bu düttürü dünyada nefes almaktan da bıkmıştı. Canından bezmek buymuş demek. Annesi Suzan Hanım abdestli, namazlı bir kadındı. “Senin gibi sapık evlat olmaz olsun, en sonunda bir yaratık oldun” diyerek önce o tekmeyi vurmuştu. Bir kuruş da yardım etmiyor, ettirmiyordu. Sitem üstüne sitem yağdırmıştı, “Büyükdeden Telli Yastıkçı Baba’nın kemikleri sızlıyor. Böyle torun olur mu, boynun altında kalsın defoool” sesleri yıllardır kulaklarında çınlıyordu. Neymiş, büyükbabası fenafillah makamındaymış. Fenafillah, Allah aşkında yok olmakmış falan fıstık… “Hepinizin köküne kibrit suyu dökeyim” diye isyan üfürmeleri ile dolabın kapağını açtı. Tam takır kuru bakır…

Oturduğu yerden namus fetvası vermek kolaydı. O mu seçmişti böyle olmayı, herkes namuslu bir onlar mı edepsizdi? İçindeki sazlar başka, söz başkaydı. Bu düşünceler ile kalbi iyice daralmış, tırlatmaya ramak kalmıştı.

Öylesine derbederdi ki “Sığınacak, sarılacak hiç kimsem yok” derken hatırına çocukluğunun geçtiği Sirkeciler Sokağı geldi. Epey bir zamandır uğramıyordu oraya. Derdini arkadaş edinerek feleğe selam çakarak ruhunu herkese kucak açan dervişmeşrep Nasipçi Teyze’nin kollarına bırakmak istiyordu. Anlatacaktı ona nelere hasret olduğunu, nasıl bir özlemle yaşadığını… Tebdili kıyafet yaparak yola revan oldu. Sirkeciler Sokağı’nın çocukları bile sirke kokuyordu. “Olsun be” dedi, “Bunu bile özlemişim.” Etrafta bir kalabalık vardı, lokma dağıtan başı yazmalı genç kızlara Nasipçi Teyze’yi sordu. Onlar da “Bak şurada oturan koca tesbihli, sen kimsin?” dediler. Sahi kimdi, erkek mi olarak tanıtacak yoksa bayan mı olarak lanse edecekti kendisini; “Ben” dedi durdu. Nasipçi Teyze onu uzaktan tanımış olmalı ki “Oğlum Kerim, hoş geldin” diye el etti. Kerim olduğunu o bile unutmuştu ama bu sıcacık ses ona iyi gelmişti. Fasl-ı şahaneden sonra içeri girdiler. Jilet Jale hem ağlıyor hem anlatıyordu. Nasipçi Teyze, “Sen bu yolu seçtin evlat” dedi. “Allah kötüyü yaratmaz. Kötünün oluşmasına sadece izin verir. Şer, bize bizim seçtiklerimizden gelir. Sen çok güzel bir çocuktun. Bakmaya kıyamazdık. Duygularını kontrol edemedin. Savruldun. Her insanda inan her duygu mevcuttur ama biz hangisini daha çok beslersek o atağa geçer. Bazıları da erkek olmak istiyor. Gençliğimde ben de istedim. Bu duygumun ardından gitseydim evlat, düşünür müydün hiç? Her şey nasip derler, bu bir anlamda doğrudur. Ekseriyetle kişi, emek ve çabasının eseridir. Neye emek verirsek o hayatımızı şekillendirir. Şeytan da eskiden bir melek idi. Tanrı şeytanı yaratmadı. Dönüşüm, onun kötüye meyli üzerine gerçekleşti. Henüz kadın olmadın, kim için kadın olacaksın bakalım?”

“Sevdiğim adam için” dedi ürkerek… “Evladım, sevdiğin adam sen kadın bile olsan zannediyor musun ki sana aşık olacak! Kadın gibi kadınların bile başına neler geliyor, okumuyor musun?” “

“Ama bu bedende mutsuzum” diyebildi. Ölünün körü!

Nasipçi eline bastonunu aldı, “Ben de bu dünyada mutsuzum evlat; çocuk bedenime dönmek istiyorum” diye gürledi.

“Her insanın bir isteği, bin bir hasreti var. Bazı dileklerimiz, bu dünyanın ötesini çağrıştırır. Erkek iken daha sonra kadın olmuş Selin Ciğerci, sonradan bir erkekle evlendi. Ben de öyle olmak istiyorum Nasipçi Teyzem. Sana daha birçok isim verebilirim. Onların bazısının ailesi mutaassıp ama çocuklarını bağrına basıyorlar. Ne olur beni anla, o zaman mutlu olacağım. Annemin karşısına çıkıp beni böyle kabul etmesini söyleyeceğim.”

“Seçim senin evlat… Seçimlerinden dolayı hiç kimse seni bu mahallede dışlamaz. Bu mahallede kimseler aç açıkta kalmaz. Yanıma taşın kendini toplayıncaya kadar…”

“Gerçekten mi?” diyerek şaşkınlığını gizleyemedi.

“Annenle de konuşalım. Elbette ki zaman, her şeyin ilacıdır. Yapayalnız değilsin. Her karanlığın bir aydınlığı vardır. Yeter ki iyi olmak için gayretli davran…”

O gece Jilet Jale için asıl değişim başlamıştı.

Jilet Jale