İlkkurşun ve 19 Mayıs

featured
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

2016 yılının Ağustos ayında yaptığımız 10 günlük ‘koştur koştur’ Balkan turundan önemli çıkarımlarım oldu. Bunları önem sırasına bakmadan, aklıma ilk geldiği gibi sıralayacak olursam şöyle bir özet çıkarabilirim: 1- Nazi işgalinin ardından Sosyalizm deneyimi yaşamış ülkeler, yavaş yavaş kapitalizme ayak uydurmaya başlamıştı. 2- Büyük acılar yaşanmış Bosna-Hersek’te herkes işinde gücünde idi. 3- Bir dönem kara propaganda aracı olarak kullanılan “Komünistler, kilise ve camileri yakıp yıkmış” iddiası gerçek değildi. 4- Yaşanan acılar ve tarih, en azından müzelik de olsa korunuyordu.

Biliyorsunuz, gezi anılarımı ‘Koştur Koştur Balkan Turu’ adı ile de kitap haline getirip yayınlamış, ilgili Coşan İldun Turizm’e teslim etmiştim.

Biliyorsunuz Küçük Menderes Gazetesi, 1997 yılı Aralık ayından bu yana yayınlanıyor. Çıkışından devrine 19 yıl emekçiliğini yaptığım Küçük Menderes’te binlerce yazı yazdım. Toplasam belki 10 kitap yapar. Kimileri düşünce yazısı, kimileri de yerel sorunlarla ilgili idi.

23 yıllık bu süre içinde çeşitli kaymakamlar ve belediye başkanları ile tanıştım, görüştüm ve fikir alışverişinde bulundum. Milli Eğitim ve Emniyet gibi diğer daire müdürlerini saymıyorum.

Rahmetli başyazarımız Mustafa Erdal, “Yazı, yazıldıktan sonra kamuya mal olur” derdi.

Ben de yazdığım yazılar için ‘benim’ diyemem. Ben, bu yazılarımı farklı görüşlerdeki insanlarla yaptığım konuşmalardan sonra çıkardım. Eski milletvekilimiz Mehmet Özcan da benim özelikle yerel konulara ilgili olan yazılarım için “Yıllar sonra değerli olacak” der…

Geçtiğimiz hafta “15 Mayıs ilk kurşun’ yıldönümü anısına kaleme aldığım dört yazımı paylaştım. O yazılarımda 15 ve 31 Mayıs tarihlerinin öneminden ve Ödemiş açısından değerinden bahsederek Ödemiş’in bu tarihlere sahip çıkması gerektiğini üstüne basa basa yazmışım.

Dediğim gibi bu yazılar, benim kişisel isteklerim veya fikirlerim değil. Ben, Ödemiş’teki kültür-sanat insanları ile bir şekilde görüş alışverişinde bulunuyorum. Onlarla oturuyorum, sohbet ediyorum falan. Kimi öğretmenim kimi de arkadaşım…

Bazen “Şu konuyu da şöyle yazsan” derler… Diyeceğim şu ki yazılarımın çoğu, onlarla yaptığım görüşmeler sonucunda ortaya çıkar.

Ne demişim o yazılarda?

1- Ödemiş, tarihi bir markadır; buna sahip çıkmamız ve korumamız gerekir. Bu, hem atalarımıza saygı hem gelecek kuşaklara mirastır.

2- İlkkurşun Tepesi, bir açık hava müzesine dönüştürülebilir. Ödemiş’e gelen yerli yabancı gezginler, burada tarihi bir havayı teneffüs edebilirler…

3- Şehir merkezinde, şu an emniyet müdürlüğü olarak kullanılan tarihi bina da Kuvayı Milliye Müzesi olarak değerlendirilebilir.

4- Stadyum önündeki Ulus Parkı’na Ödemiş’ten yetişen tarihi kişiliklerin büstleri ya da küçük heykelleri dikilip kısa yaşam öyküleri paylaşılabilir.

Ben, bunları derleyip yazıya dökmüşüm.

Geçmişi yad edip, “Vay kalleş bilmem kimler” derdinde değilim. Dünya halkları, birbirlerine etmediklerini bırakmamışlar. Din ve milliyet farklılıklarını bahane edip katliamlar ve göçler yaşanmış…

Kısa keselim; siz benim ne demek istediğimi anladınız…

19 Mayıs’ı unutma…

İlkkurşun ve 19 Mayıs