BİZİM HASAN ŞEHİT OĞLU

featured
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Bizim Hasan iki yaşındayken babası, Çanakkale Savaşı’nda şehit düşmüş. Hasan şehit oğludur. Hasan’ın ağabeyi de var, Hasan’dan bir buçuk yaş büyük. İki kardeş birlikte oynamışlar, birlikte ağlayıp gülmüşler. Birbirlerine destek olmuşlar.

Annesi, iki yetim çocuğuyla dul kalmış. Bir daha hiç evlenmemiş. Şehidimin hatırası diyerek iki çocuğuna hem annelik hem de babalık yapmış. Zor günler geçirmiş ama hiçbir zaman durumundan şikayetçi olmamış. Kaynanasını kendi anası bilmiş, onu da hep yanında tutmuş. Kaynana gelin, iki çocuğu birlikte büyütmüşler.

Kaynanası ölünce içinde bir boşluk hissetmiş Hasan’ın annesi. Sanki bir yanı göçmüş gibi olmuş. Daha sonraki yaşamında o yanı hep boş kalmış.

Ölenle ölünmüyor. Geride şehidin hatırası iki çocuk var. Onların bakıma, eğitime ihtiyaçları olacak. Onun için dimdik ayakta olmak gerek. Babalarının ve babaannelerinin yokluklarını hissettirmemek gerek. Ele güne karşı çocuklarını mahcup etmemek için ne gerekiyorsa yapmaya karar verir.

Sıkıntılar içinde günler geçiyor, çocuklar büyüyorlardı. Anneleri, ilk günlerin üzüntüsünü de üstünden epeyce atmış gibiydi. Hasan, ağabeyiyle birlikte okula gidip geliyordu. Anneleri onlar okula giderken arkalarından bakarak gururlanıyordu. “Babaları da yanımızda olsaydı daha iyi olurdu ama ne yapalım kader” diyordu. Böyle dediği için sanki kendisinden utanır gibi oldu. “Allah’ım sen benim kusuruma bakma, bir an şehidimin senin yanında olduğunu unutuverdim. Bana güç ver. Köyüme karşı, çocuklarıma karşı beni mahcup etme. Senden tek isteğim budur”

Günler geldi geçti. Hasan ve ağabeyi büyüdü. Evlendiler, çoluk çocuk sahibi oldular. Anneleri, Hasan’la birlikte oturuyordu. Hasan, annesine çok iyi bakıyordu. Bir dediğini iki etmiyordu. Hasan’ın hanımı da kaynanasıyla çok iyi geçiniyordu. Etraftan kıskananlar bile vardı. “Anne kız bile böyle geçinmez” diyorlardı.

HASAN GURURLA ANLATIYOR

Hocam, şehit oğlu olmak bana gurur veriyor. Babam bu vatan için ölmüş. Babamla gurur duyuyorum. Gerekirse bu vatan için ben de canımı verebilirim. Ülkemi canımdan çok severim. Vatan sevgisini babamızdan miras aldık ve çocuklarımıza miras bırakacağız.

Tam olarak yılını hatırlamıyorum ama seksenli yılların sonları diye düşünüyorum, şehit eşlerine emekli maaşı bağlanması ile ilgili yasa çıktı. Annem gibi çoğu şehit eşinin bu yasanın çıktığından haberi olmadı. Olsa bile yol yordam bilmez, kendisine verilen bu hakkı tahakkuk ettiremezdi. Ülkemizin her köşesinde bu durumdan yararlanmasını bilen bazı uyanık kişiler türedi. Bunlar devlet memurlarıyla elliydi. Kim nerede şehit düşmüş, şehidin eşi yaşıyor mu öğrenip bulundukları yere giderek onlara maaş bağlatacağını söylüyordu. Yaptıkları hizmet karşılığı bir ya da iki maaşını bu uyanık kişiler alıyordu. Elbette bunlar kendisine yardımcı olan devlet memurunu da üç beş görüyordu. Kaymakçı’da Cukkacı Nahit adında biri türemiş, nerede şehit eşi varsa onları arayıp buluyordu. Bir akşam üzeri bize geldi. Geliş nedenini anlattı. Anam az duyduğu için ben onun anlayacağı şekilde anlattım:

-Ana bu adam şehit eşlerinin maaş almasına yardımcı oluyormuş. Senin babamdan dolayı emekli maaşı almak isteyip istemediğini soruyor. Ben de sana diyorum ki, bu işin obali (vebali) vardır. Kul hakkı yemek gibi geliyor bana. İstersen sen bu maaşı kabul etme. Ben çalışır, çabalar sana bakarım. Sen bize baktın büyüttün ya, şimdi sıra bizde. Sen hiç merak etme. Seni muhannete muhtaç etmem. Ne diyorsun ana?

-Doğru diyorsun oğlum. Bugüne kadar haram yemedik, bundan sonra da Allah bize nasip etmesin. Ben kabul etmeyeyim. Bakarsın haram olur.

-Tamam ana. Ne kadar fakir olsak da gözümüz toktur. Hak etmediğimiz bir şeyi almayız. Devlet hazinesinde tüyü bitmedik yetimin hakkı vardır.

Cukkacı Nahit çok şaşırdı bu işe. İlk defa böyle bir durumla karşılaşmış. Bugüne kadar kime gittiyse hepsi kabul etmiş, cukkacı da cukkasını almış. Ama buradan eli boş çıktı.

Sevgi, saygı ve mutluluklar.

BİZİM HASAN ŞEHİT OĞLU