BİZE RÖNESANS GEREK!

featured
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Bizler genç beyinler olarak her sabah okula gidiyoruz. Buraya kadar her şey normal. Normal olmayan şey neler öğrendiğimiz. Beynimizi nelerle doldurduğumuz. Bu yarışı düşünenin değil ezberi ve notları iyi olanın kazanması. Yeteneklere göre değil de dönem sonunda elimize karne diye tutuşturulan kağıt parçasına göre toplumda değer kazanmamız. Bunlar doğru değil. Eğitim bu değil.

Çok klişe bir örnek olacak ama her sabah bir çiçeğe su verdiğinizi düşünün. Azar azar o suyu emdiğini… Ve siz eğer o çiçeği her sabah koca bir kova ile sularsanız öldürürsünüz. Bilgi de buna benzer. Bilgilenmek iyi ama fazlası kötü. Daha bu genç yaşımızda bilimin, tarihin, coğrafyanın, edebiyatın bize sunacağı faydaları öğrenmek yerine belli soru kalıplarına göre derslere giriyoruz. Hangi sorular mı? Hayatımızın geriye kalan yaklaşık otuz-kırk yılını belirleyecek olan sınavın sorularına. Böyle söyleyince ne kadar absürt değil mi?

Biz öğrenmiyoruz. Ezberliyoruz. Yetenekleri farklı olan öğrencilerin hepsine aynı dersleri öğretmeye çalışıyorlar. Matematik anlamayan birine özel dersle matematik anlatmaya çalışıyorlar. Ama başarılı olunmuyor. Gelecek nesillere bireyler değil robotlar yetiştiriyorlar. Test kitaplarındaki soru tiplerine göre yaşamı biçimlenen robotlar. Hani hep derler ya: “Öğrenci olmak çok kolay, işiniz gücünüz ders çalışmak.”

O kadar kolay değil.

Öğrencilik sabaha kadar test çözmek, konu çalışmak değil. Bir tane hayatımız var ve biz on yedi yıldır bu dünyadayız. Ve bir şeyleri okumayı öğrendiğimizden beri test çözüyoruz.

“Gençlik nereye gidiyor? ” sorusuna ben cevap vereyim. Bir yere gittiğimiz yok. Eğitim bizi olduğumuz yerde tutuyor.

İlerleyemiyoruz.

BİZE RÖNESANS GEREK!