Bir varmış bir de baktım yok olmuş

featured
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

“Bir zamanlar küçük mü küçük sevimli mi sevimli bir kız varmış. Herkes çok severmiş onu. Annesi ona kırmızı bir başlık dikmiş. Bu başlık kıza öyle yakışıyormuş ki gel zaman git zaman herkes onu Kırmızı Başlıklı Kız diye çağırmaya başlamış…”

Birçoğumuzun bildiği Kırmızı Başlıklı Kız masalı… Masalın tamamını bilmesek de illa ki aşinayızdır masalın karakterlerine ve sonunda olanlara.

Geçtiğimiz gün dikkatimi çeken bir olaydan söz etmek istiyorum size. Henüz ortaokul çağındaki çocuklarla bir araya gelme imkanım oldu. Kendilerine sorular soruluyordu. O sorulardan biri ise masallar ile ilgiliydi. Çocuklar, masalları bilmediklerini hatta ve hatta isimlerini bile daha önce duymadıklarını söylediler. Ne yaptınız bu çocuklara? Okullarda ne öğreniyor bu çocuklar? Hadi okulda öğrenmediler, aileleri ne diye büyütüyor bu çocukları? İnanır mısınız o kadar çok üzüldüm ki…

Yani bu çocuklar bizim çocuklarımız. Bu çocuklar, bizim geleceğimiz. Biz onların yaşındayken ne çok şey biliyormuşuz. Sadece masal bilmek olarak bakmıyorum olaya. Klasik olacak ama şimdiki nesil, atasözleri ve deyimleri de bilmiyor. Ne kadar acıklı ve üzücü… “Bilmek zorundalar mı?” diyen olacaktır. Evet! Bilmek zorundalar. Bir milletin genç bireyleri geçmişini bilmezse, yeteri kadar bilgi ile donanmazsa ne olur o memleketin hali?

“Türk çocuğu, ecdadını tanıdıkça daha büyük işler yapmak için kendinde kuvvet bulacaktır” dememiş miydi Mustafa Kemal Atatürk?

Kederimin sebebi tam olarak budur. Bu çocuklar bizim geleceğimiz. Geçmişlerini bilemezler, donanımlı birer birey olamazlarsa ne olacak?

Maalesef gençlerimizin tarih ve coğrafya bilgileri de noksan. Sınav sistemine alıştırılan çocuklar, derslerde işlenen konuları sadece sınavdan geçebilecek kadar öğrenip bırakıyorlar. Konunun üstüne ne düşünmek var ne de sorgulamak…

Bütün bu olanların sorumlusu olarak sadece okulda verilen eğitimi göstermek de yanlış olur. Sonuçta eğitim ailede başlar ve maalesef bazı aileler o kadar bilinçsiz ki, “Neden çocuk yapmışlar acaba?” diye düşünmeden edemiyor insan.

Çocuk yetiştirmenin bir dersi olmalı, hatta kriterleri… Katı fikirlere sahibim bu konuda ama gerçekleri göz ardı edemiyorum. Çocuk deyip geçmemeli, sonuçta bir insan yetiştiriyorsunuz. Kolay olmamalı bu kadar. Kişiliği, aileden aldığı eğitimi, okuldan öğrendikleri… Derken bir insan oluşuyor ve en ufacık hata, toplumun genelini etkileyebilecek sonuçlar doğurmaya çok müsait.

Velhasıl çocuklar, bizim geleceğimiz. Onlara verdiğimiz her türlü eğitim, bu ülkenin geleceğine yapılan katkıyı simgeliyor. Atasözleri, deyimler, masallar veya dünya klasikleri değil mesele, aslında çocuklarımıza bilinç aşılayabilmek. Var olma bilinci, yok olup gitmeme bilinci…

Bir varmış bir de baktım yok olmuş