Müziğe sığınırken

featured
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Müzik ile ilgilendiğimden bu yana radyoyu olmazsa olmaz bir uzvum gibi hissettim. Türküler, şarkılar ve onların öykülerini de öğrendiğim zaman daha da vazgeçilmezim oldu. Müziğin rahatlatıcı etkisi, bir de yanına demlenmiş çay, o günün yorgunluğunu inanın alıp götürür. Kalbimiz kırıldıysa, üzgünsek dinlediğimiz bir müzik ile farklı bir halet-i ruhiyeye sahip oluruz. Notalar, sol anahtarı da tıpkı kelimeler gibidir, bir şeyler anlatırlar bizden yana…

Gençler negatif enerjilerini, öfkelerini, kızgınlıklarını müzik söyleyerek ya da müzik yaparak atabilirler. Müzik sanatın bir parçası, küçük bir kasaba haline gelen dünyamızda evrensel bir dildir. Müziğin birleştirici, kuşatıcı dili çok önemli bir etkendir. Müziğin tarihini incelediğimiz zaman Eski Mezopotamya, Sümerlere kadar dayanır. Hemen hemen insanlığın tarihi ile aynı yaşa sahip olan müzik, gerçeği müziğin insanlığın çok önemli tamamlayıcısı olduğunu göstermektedir.

Tasavvufta denir ki ruh; beden zindanına girmek istememiş, epey bir direnmiş lakin bir ses bir müzik dinletildiği zaman ruh sakinleşerek bedene girmiş… Belki sırf bu sebepten olsa gerek musiki dinlediğimiz zaman rahatlarız. “Müzik ruhun gıdasıdır” deriz. Almanya’da sinir kliniklerinde klasik müzik ile tedavi edilmeyi işittiğimde bir zaman İbn-i Sina’nın müzik ile tedavi ettiğini hatırladım. Hakikaten de öyle, ruhun en güzel besin kaynaklarından biri de müziğin ritmine kendimizi bırakmamızdır. İster Batı ister Doğu müziği olsun, hangisi olursa olsun müzikler arasında ayrım yapmam. Yerine göre caz, yerine göre türkü ya da sanat müziği dinlerim. Saadettin Kaynak da benim için özeldir Sebastian Bach da… Her ikisinin hayat hikayesini okuduğum zaman dini yaşantıları, yaptıkları müziği şekillendirmiş ve ölümlerinden yıllar yıllar geçse de etkileri dilden dile dolaşmış, müzikleri halen dinleniyor. Onları dinlediğim zaman yıllar öncesine değil, sanki yüzyıllar öncesine bir yolculuk yaptığımı zannederim. Kendimi adeta Harikalar Diyarı’na gitmiş gibi hissederim. 75 yaşında halen çalan İdil Biret de çocukluğundan beri Bach hayranıdır. Müzik bizi onarır, bizi törpüler ve kıvama getirir. İyi kulağa sahip olanlar, kalp gözleri de açık olanlardır ve sessizlikteki sesi bile duyumsayabilirler. İşte biz buna sanatın mucizeviliği diyoruz.

Müzik, bir anlamda yağmurlu bir günde yalnız başına roman okumaya benzer. Okuduğumuz romanda karakterler arası yolculuk yaptığımız gibi dinlediğimiz müzik ile notalar arasında çağlar çağlar ötesine bile gidebiliriz. Duygularımızı notalara döküp onların gizemine sığınırız.

Toplumumuz, zor bir dönemden geçiyor. Böylesi zor zamanlarda sanatın, özellikle de müziğin şifa veren yanına bir anlamda muhtacız. Saatlerce üzüntümüzü anlatsak, yazılar yazsak gönülden söylenerek yakılan türkü, hepsini özetler. Derdimizi çok daha iyi anlatmış oluruz.

Şehitlerimiz için içimiz paramparça oluyor. Esat Kabaklı’nın siyasi görüşlerini eleştirebilirim ama yüreğinde pişirerek yazmış olduğu ‘Bil Oğlum’ türküsünü ne zaman dinlesem içim titrer; şehitlerimizin acılı aileleri gelir hatırıma…

‘Gün gidende ay gelende gel oğlum

Cihan yanar sen gülende gül oğlum

Bir yol vardır, Hak yoludur bul oğlum

Yeri bilmek, göğü bilmek bil oğlum

Çabuk büyü, çabuk yetiş tez oğlum

Çakal gezen şu dağlarda gez oğlum

Çabuk büyü, çabuk yetiş tez oğlum

Çakal gezen şu dağlarda gez oğlum

Gez oğlum

Vatanına göz dikeni ez oğlum!

Dostun kim düşmanın kim sez oğlum

Tarihini şerefinle yaz oğlum

Yaz oğlum!

….diye devam eden türkünün sözlerini sizinle de paylaşmak istedim sevgili okurum.

Ah şehidim! “Henüz çok gençtin” ifadesi zaten kahrediyor. Tabutun üzerine nişan kıyafetlerini koyup ağlayan ailenin dramını anlamak da anlatmak da çok zor.

Hayatın kendine göre darlıkları, zorlukları oluyor işte ama şu dünyada en acı şey, evlat acısı derler. Benim bir evladım yok, o yüzden bu duygunun ne demek olduğunu bilemem. Sadece yaşanılanlar karşısında olan olaylara empati kurabilir, yaslı bir babanın annenin ıstırabını hissetmeye çalışırım. Dediğim gibi yaşayan, acıyı çeken bilir.

Allah’tan rahmet diliyoruz, mekanları cennet olsun. Türküler, ilahiler ile yine müzik imdadımıza, yaralı yaslı gönüllerimize yetişiyor, ruhlarımıza şifa oluyor.

Müziğe sığınırken