BİLİM VE AR-GE’YE YATIRIM DAHA ÇOK YAPILMALI

featured
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Merhaba kıymetli okurlarım, bu makalemde bilim ve tıbbın önemini kaleme alacağım…

Maalesef ki Covid-19 virüsünün etkileri, gün geçtikçe zaman zaman azalıyor gibi olsa da dünya ve ülke genelinde devam ediyor ve ölümlerle sonuçlanıyor. Virüsün yayılmaya başladığı ilk günden bu zamana kadar hakkında birçok söylenti vardı. Bunlardan birkaçı; biyolojik savaş, 5G teknolojisinin kullanımı ile yayılması, manyetik şekilde yayılması ve yağmur bulutlarıyla yayılması idi. Bunlardan en çok akılda kalanı ve gerçekliğini koruyanı, insandan insana geçişiydi fakat şu da var ki evinden dışarıya çıkmamış insanlarda da Covid-19, pozitif olarak nüksediyor.

Müslümanlar olarak inandığımız İslam dinimizin rehberi olan Kuran’da geçtiği gibi bilim, AR-GE yani araştırma ve geliştirmenin önemi çok büyüktür. Buna dayalı olarak günümüzde bilim hızla ilerlemekle birlikte bilimin sonucu olarak ortaya çıkan teknoloji, hayatımızı her alanda kolaylaştırmayı başarmıştır. 17. yüzyıl başlarında “Bilgi, güç kaynağıdır” diyen İngiliz düşünür Francis Bacon’u sonraki yüzyıllarda meydana gelen gelişmeler doğrulamıştır.

Pek çok ülke, 1960’lı yıllardan itibaren geliştirilmeye başlanan teknoloji odaklı iktisat teorilerine uygun olarak bilim ve teknolojiyi kalkınma modellerinin ana ekseni hâline getirmiş bulunmaktadır. Türkiye, bu durumu fark edip bunun için gerekli organları kuran ülkeler arasında ilk sıralarda yer almaktadır. 1960’ta Devlet Planlama Teşkilatı (DPT), 1963’te Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK) ve 1993’te Türkiye Bilimler Akademisi (TÜBA) kurulmuştur. Bu bilim koordinasyon organları; Türkiye’de bilim ve teknolojiyi belirlenmiş bazı sosyal hedeflere ulaşmak için yönlendirmekte, finansal destek sağlamakta ve gerekli alt yapı ve kurumları tesis etmektedir.

Bilim ve teknoloji söz konusu olduğunda en başta bahsedilmesi gereken kurumlar üniversitelerdir. Türkiye’de bu alanda da hızlı bir gelişme meydana gelmiştir. Üniversite sayıları hızla artmaktadır.

Bütün bu gelişmelerin paralelinde artık bilimin etkilemediği bir alan kalmamıştır. Bilim, kendisini teknolojik gelişmelerle hissettirir hâle gelmiştir. Bilindiği gibi hayatımızın her noktasında teknolojik gelişmelere rastlanmaktadır. Tüm bunlarla birlikte bilimsel gelişmelerin bir ürünü olarak teknoloji kavramı ortaya çıkmıştır. Artık bilim üreten, bilimi en iyi şekilde teknolojisine yansıtan toplumların söz sahibi olduğu bir dünyada yaşamaktayız.

Güçlü olmanın, insanlığın gidişatına yön vermenin yolu bilimden geçmektedir. Biz de bilimin bu kadar hâkim olduğu bir dünyada daha üretken olmalıyız değil mi? Bizim ülkemiz, bu alanda dünya ülkelerinden daha iyi yerde olmalıdır.

Kısacası kıymetli okurlarım, ülke olarak daha çok teknolojik ve özellikle tıp alanında büyük yatırımlar yapıp, bilim insanları yetiştirip onlara gerekli alanlar ve imkanlar sunarak yollarını açmalıyız. Fabrikalar, büyük iş sahaları elbette olmalı ama niçin biz de bilim ve tıp alanında daha ileri seviyede olmayalım ki? Bakın, burada anlatmak istediğim bir yarış değil; insan için, insanlık için atılması gereken bir adımdır.

Sevgi ve saygılarımla, sağlıklı kalın.

Not: Bu yazı gazetemizin 10 Şubat 2021 tarihli sayısında yayınlanmıştır.

BİLİM VE AR-GE’YE YATIRIM DAHA ÇOK YAPILMALI

Yorumlar kapalı.