Yerli malı

featured
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Bademli’deki ilkokul yıllarından hatırlarım… Her öğrenci evinden yemiş, kestane, pastil, susam, ceviz, börek, çörek, şerbet, ayran vs. getirir ve o gün sınıfta güzel bir ziyafet çekerdik. Ardından hep bir ağızdan; “Yerli Malı Yurdum Malı, Herkes Onu Kullanmalı…” diye başlayan şiirler okurduk.

Bizim oğlanın okulundan mesaj geldi… Bu hafta, Yerli Malı Haftası olduğundan her veli okula çocukla birlikte yiyecek gönderecekmiş… Listeye şöyle bir baktım… Pasta, kek, börek, kurabiye, poğaça, patlamış mısır çoktan seçilmiş… “Biz de kuru incir gönderelim” dedik.

Güzel ve anlamlı bir etkinlik… Birinci Dünya Savaşı sonrası ülkemizin ekonomik sıkıntıya girmesiyle 1923 yılında İzmir’de Mustafa Kemal’in başkanlığında İzmir İktisat Kongresi toplanır… Vatanın bağımsızlığının korunmasını, yerli malların üretilmesini ve kullanılmasını teşvik eden kararlar alınır. 1929 yılında da Milli İktisat ve Tasarruf Cemiyeti kurularak yerli malların kullanmanın özendirilmesi ve milletin üretkenliğinin arttırılması amaçlanır. Tüzüğündeki 4. madde, bugün de önemini korumaktadır:

1-Halkı israfla mücadeleye, tutumlu yaşamaya ve tasarrufa alıştırmak.

2-Yerli mallarımızı tanıtmak, sevdirmek ve kullandırmak.

3-Yerli mallarını çoğaltmaya, çeşitlerini iyileştirmeye, özelliklerini diğer yabancı benzerlerinin derecesine getirmeye ve fiyatlarını ucuzlatmaya çalışmak.

4-Yerli mallarımızın sürümünü arttırarak milletin iyi yaşanmasını temin etmek.

İkinci Dünya Savaşı’nın da etkisiyle yerli malın kullanımı ve dışa bağımlılığın azaltılması için 1946’dan itibaren 12-18 Aralık, tüm okullarda “Yerli Malı Haftası” olarak kutlanmaya başlar. 1983 yılında haftanın adı “Tutum, Yatırım ve Türk Malları Haftası” olarak değişir.

Uygulamanın fikri aşamasını dahil edersek yaklaşık 100 yıllık bir uygulamada Yerli Malı Haftası’yla amaçlanan fikir ve gayenin istenen düzeyde gerçekleştiğini söylemek pek mümkün olmasa gerek…

Hafta, çocuklar için bir ziyafet formatının ötesine taşınmalı… Hatta yeniden formatlanarak haftanın içeriği zenginleştirilmeli… Tasarruf, yatırım ve üretim bakımından nereden nereye geldiğimizin muhasebesi için bir fırsat olmalı…

Şöyle bir düşündüm… Yerli malı olarak okula götürülenler hep aynı kalmış… Kendi ürettiğimiz tohumlarımız da götürülemez mi? Tarım ürünlerinin dışında neler götürebiliriz?

Bu haftada tüketimi değil, üretimi önceleyen; israfın değil, tasarrufun önünü açacak ulusal ve uluslararası yarışmalar yapılabilir… Yarışmaya katılan adaylar başta olmak üzere fikir üreten ve katkı veren kuruluş ve kurumlara ödüller verilebilir… Bize ait bir patent sistemine bile zemin oluşturabilir…

Öyle ki bir gün olsun kendi ürettiğimiz ürünleri kullanarak milletçe kendimizi bir test etsek…

Ve bir öğretmenimiz, bu haftadaki bir dersine günlük hayatta ellimizden düşmeyen, yaşamın bir parçası olan cep telefonundan tutun tıbbi bir alete kadar şeylerle girse ve minik ama hayalleri kocaman öğrencilerine:

“Biz bunları üretmiyoruz, tüketiyoruz… Ama ben inanıyorum ki siz gelecekte bunları ve daha mükemmellerini üreteceksiniz…” diyerek ufuk verse ne güzel olur…

Tükettiğimiz ve ürettiğimiz malların listesini yaptığımızda ürettiğimiz malların listesinin uzayıp gittiği nice Yerli Malı Haftalarına…

Yerli malı