Uçmak…

featured
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Biz Yunanlı diyoruz ya!.. O ‘lı’ eki aslında fazla… Kökenleri Grek ya da Helen… Yunanlar, kendilerine Hellas diyor. Heleneli veya Helenili… Türkçede Yunanili veya Yunaneli dense daha doğru olacak… Yunan kelimesi, İyon’dan bozma.

İngilizler Germany, Almanlar da kendi ülkelerine Deutschland diyor. Peki biz neden Almanya diyoruz? Almanya, bizim dilimize Fransızcadan girmiş. Ayrıntısı, uzun ve buraya almanın anlamı yok.

Hani arada bir “Ey Merkel!” diyoruz ya…

İşte o bayanın memleketi.

O bayanın memleketi Almanya’da ‘büyük’ adamlara veya kadınlara yani politikacılara hakaret edilebilirmiş ama yurttaşlara edilemezmiş. Çünkü politikacılar, böyle sözlere alışık olmalıymış.

**

Bizim e-sosyal medyada hakaretin bini bir para… Gayet medeni bir şekilde düşüncenizi paylaşsanız bile yırtık dondan çıkar gibi ortaya atılan kendini bilmez biri, size ağza alınmayacak sözler sarf edebiliyor.

Anlayacağınız bu e-sosyal medya, acayip bir yer…

Kimi atarlanır, kimi azarlanır…

Kimi ortaya ima eder, kimi de birine laf sokar…

Her gün orada görünmek ve yorum yazmak zorundadır…

Yazmazsa kaşıntı tutar!

**

Gürbüz Candemir…

Geçtiğimiz gün beklenmeyen bir kaza ile aramızdan ayrıldı. Yıllardan bu yana tanıdığım kadarı ile Ödemiş Sanayi Sitesi’nde tarım araç gereçleri işi ile uğraşır, arada iş görme amacıyla mucitlikler de yapardı.

Bir de başta uçma olmak üzere değişik spor ve sanat dalları ile haşır neşir olduğunu biliyorum.

Çok samimi olmasak da yaklaşık 20 yıldır tanırız birbirimizi. Bazen göz ucuyla selamlaşır, bazen de bir arkadaş ortamında laflaşırdık.

Gördüğüm kadarı ile iyi bir insan ve iyi bir doğaseverdi.

Yamaç paraşütü, en önem verdiği sporlardan idi. Hatta Ödemiş’te yaygınlaşması ve sevilmesini sağlayan sayılı insanlardandı diyebiliriz. Şimdi cezaevi yapılan Eselli Tepesi’nde çok sayıda insana yamaç paraşütü sevgisi aşıladığını biliyorum.

Ben, yamaç paraşütünü tehlikeli bulurum. Kendisine de söylerdim ama o hiç de öyle olmadığını anlatmaya çalışırdı. Çok sevdiği yamaç paraşütünü oyuncak gibi kullanır, havada saatlerce süzülürdü.

Belki binlerce kez havalanmıştı… Gölcük A Tepesi yakınlarındaki yamaç paraşütü havalanma pistinden havalanıp Ödemiş semalarında süzüldüğüne çok şahit oldum.

Sakin bir yapısı vardı. İnsanlarla konuşurken gözleri ışıl ışıl parlardı… Ödemiş’in gönül cennetinde idi. Karşısındakine güven veren bir yapısı ve konuşma tarzı vardı. Sinirlendiğini görmedim.

Önceki gün paraşütü açılmadığı için yuvarlanıp yaralandığını, İzmir’e sevk edilirken de yolda hayatını kaybettiğini öğrendim.

Sevgili Özkan Akgün’ün Facebook sayfasındaki mesajı okuyunca içim cız etti. 2013’te ‘model uçak’ haberi ile ilgili çektiğim birkaç fotoğraf, e-sosyal medya sayfalarında yayılmaya başladı.

Kendi yaptığı model uçağı Kültürpark giriş kapısı karşındaki boş arazide denerken görmüş, konuyla ilgili bir haber hazırlamıştım. Dün gibi gözümde canlandı.

Böyle çok yönlü kibar insanlar kalmadı çevremizde.

Geçtiğimiz günlerde de çocukluk arkadaşım Hayati Gülaçar’ı kaybettik. O da kimseyi kırmak istemeyen zarif biri idi.

Hayati’yi Ahrandı’da toprağa verdik. Onu uğurlamak, arkadaşlık görevi idi.

Gürbüz Candemir’in hiçbir akrabasını tanımam. Ama aramızda iyi bir elektrik vardı. Hep gülümserdi. Onu gülerek uğurlamak isterdim ama cenazesine ayağım gitmedi. Bir telefon geldi, döndüm… Belki de onu toprağa vermek istemedim.

Ailesinin ve Ödemiş’in başı sağ olsun…

Güzel insanları tanımak iyi ama keşke aramızdan da uçmağa erken yükselmeseler!

Uçmak…