Tacettin Sinirleri Alınmış anlatıyor

featured
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

-Salı günkü yazımızın devamı-

Pedofili ya da halk arasında sübyancılık denilen cinsel sapkınlığa cevaz vermeyen İslamiyet ve kutsal kitabı Kuran-ı Kerim, gerçekten doğru anlamda okunup anlaşılmış olsaydı bugün yaşanılan dramlar yaşanmıyor olacaktı. Mukaddes kitabı lafzen bile yorumlayamadık. İslamiyet’in içinde barındırdığı evrensel sufizme, felsefeye acaba “Müslümanım” diyen kaç kişi kafa yoruyor ki?

Bakınız lafzını bile doğru okumadığımızdan kutsal kitaptaki buluğa ermek kelimesi ile rüşte ermeyi aynı manada yorumlayanlar sebebiyle pedofiliye kapı aralandı. Halbuki Allah’ın elçisi olarak kabul ettiğimiz Hazreti Muhammed, “Size çok kıymetli bir kitap bırakıyorum, bu kitabı hakkıyla anlayıp yaşarsanız dünyanız da cennet olur” buyurmuşlardı.

Bilgiç Huriye: “Müslümanım” diyenler, gerçekten doğru anlamış olsaydı “Hazreti Muhammed, 6 yaşındaki Ayşe ile nikahlandı” demez miydi? Özür dilerim, anlamakta güçlük çekiyorum. Bunca Arapça dili uzmanı varken buluğa ermek, fiziken büyümek, serpilmek ile rüşte ermek, zihnen ve beynen olgun olmak demek, nasıl ve neden karıştırılsın?

Tacettin Sinirleri Alınmış: Bunun sebebini anlatmıştım. Sadece dil bilmek, çeviri yapmakta yeterli değil. Mevzuya bağlı tarihsel, toplumsal ve psikolojik etmenler son derece önemlidir. Kaldı ki Kuran-ı Kerim’de evlilik/nikah yaşı dediğimiz bir zaman yoktur. Yani “Şu yaşa geldiklerinde çocuklarınızı baş göz edin, evlendirin/nikahlayın” gibi bir ima da yok, bir emir de yoktur.

B: O halde peygamberimiz, iddia edildiği gibi 6 yaşında olduğu zannedilen bir çocukla evlenmemiştir.

T: Değil 6 yaşında, 16 yaşındakiyle bile evlenmemiştir. Hay babana rahmet olsun, alemsin vallahi Bilgiç Hanım.

B: Efendim ama benim babam çok şükür ki yaşıyor. Neden rahmet okudunuz, öğrenebilir miyim?

T: Bilgiç Hanım, Allah’ın rahmeti ölüye de diriye de geçer. Rahmetine mazhar olmak için illa ki vefat etmemiz gerekmiyor.

B: Evet, anlamaya çalışıyorum. Haklısınız. Ne bileyim, ilk defa değişik anlamda din dersi alıyorum da kusuruma bakmayın, biraz şaşırdım.

T: Sorun yok. Not alıyorsan anlatayım.

B: Sağ olunuz. Hem dinliyorum hem de yazıyorum.

T: Ayşe, Ebubekir’in kızı olup daha önce başından bir nişan olayı geçmişti. Babası Ebubekir, Hazreti Muhammed’e iman edip tabi olunca karşı taraf nişanı bozmuştu. Sanıldığı gibi Ayşe 6 yaşında, 9 yaşında ya da 14 yaşında değildi. Peygamberle evlendiğinde en az 20 yaşındaydı çünkü Ayşe ile ablası arasında sekiz yaş fark var. O yıllara ait belgelerde ablası Esma’nın 28 yaşında olduğu kayıtlıdır. Kaldı ki peygamberimiz, aynı zamanda kız çocuğu olan bir babaydı. Kendi kızlarına yapılmasını istemediği bir olayı bir başkasının evladı için düşünmezdi.

Günümüzün dünyasında sünnet diye sadece peygamberin tükürüğü, saçı sakalı ile uğraşanlar, bizzat peygamberin, “Din güzel ahlaktır, ben güzel ahlakı tamamlamak için geldim” dediğini hiç okumadılar mı ki?

B: Kız ya da erkek çocuğun eş olmak bilincinin psikolojik anlamda da mümkün olmadığını Bilişsel Gelişim Kuramı’yla açıklamıştınız. Bu izahın İslamiyet inancının kutsal kitabında da bir karşılığı var mıdır?

T: Kuran-ı Kerim’de Rum Suresi 21. Ayet’te kadın ve erkeğin birbiriyle ünsiyet kurabilmesi, birbirinde huzur bulabilmesi, dahası kendilerinde durulmaları için karı-koca, ‘eş’ olmaları istenir. Bakara Suresi 187. Ayet’te de eşlerin ‘örtü’ gibi kendilerini yine kendileriyle örtmeleri hedeflenir. Burada evli çiftlerin kusurlarını, ayıplarını,isteklerini yine birbirleriyle gidermeleri uyarısında bulunulur. Bu ayetler bile bize evlilik kurumunun ne kadar önemli olduğunu, erkek ve kadının bir elmanın iki yarısı olduğunu, ancak ve ancak kendileriyle tamamlanacakları açıklanır.

Şimdi ben sana sorayım Bilgiç Hanım, hiç çocuk yaşta bir erkek ile kızın bu ayetler doğrultusunda bilinçli bir şekilde yuva kurup hakkıyla eş olmaları mümkün müdür?

B: Çocukların fikirsel anlamda kendilerini tanımadan başka bir kişiyi tanımaları, onunla ünsiyet kurup karı koca olmaları da birbirlerine huzur veren eşler olmaları mümkün olamaz. Sosyal medyada “Nefes alması yeterlidir” diyerek beraberlik arayan kişiler için yaş ve cinsiyetin pek de bir anlamı yok. Bunu anlıyorum da bazı hocaların, akademisyenlerin çocuk yaşta birinin evlenmesini dinle izah etmelerini halen anlamış değilim.

Kimi meal ve tefsirciler de Nebe Suresi 33. Ayet’in çevirisini yaparken ‘göğüsleri yeni tomurcuklanmış genç kızlar’ diyor. Buradaki haneyi hallettiler bir de cennette de huriler, tomurcuklu memeler … Desenize cennet oldu düpedüz bilmem ne hane! Düşündükçe tırlatacak gibi oluyorum. Gerçekten bunlar doğru mu Tacettin Hocam?

T: Sen çok yaşa, güldürdün beni. Yıllar önce İngiltere’de bir konuşma sırasında Semra Özal, “Law making” yani “Kanun yapıyorlar” diyeceğine “Love making” yani “Aşk yapıyorlar” demişti. Görüyorsun ki bir kelime, bir harf ve telaffuz hatası nasıl da anlamı değiştiriyor. Aşk yapmak nere kanun yapmak nere!

Nebe Suresi 33. Ayet’te de bağlar, üzüm salkımları ile dolu bahçelerden bahseder. Tohum, fidan, tomurcuklanmış çiçekler anlatılırken tomurcuklanmış memeler, olsa olsa çeviri yapanın o anki hayali olup ondan sonraki çevirenlerin de hiç kafa yormadan tekrarlamalarıdır.

Diğer yandan Arapçada kelimelerin gramer açısından özellikleri vardır. Bazı kelimeler, hem erkeklere hem de kadınlara hitap eder. Huri kelimesi de bunlardan biridir. Yine bazı klasik tefsir çalışmalarında tefsiri yapan müfessirler, huriden kastı cennette erkeklerin ödülü olan hatunlar olarak çevirmişlerdir fakat huri, cennette sadece erkeklere olan bir ödül değil, aynı zamanda kadınlara da bir ödül olan yardımcılardır. Yardımcılar, ancak erkek ya da kadın yani dişi ya da eril diye ayrılmaz. Dahası cinsellikle sınırlı tutulmaz.

Anlaşılan o ki anlamak istediğimiz gibi anlamaya çalışıyor, kendi seviye kabımıza göre doluyuz. Cinsellik, toplumsal anlamda ayıp kabul edilen ve bastırılan bir duygu. Oysa ki ahlaki ve meşru ölçüler içerisinde yaşansa ve eğitimi verilse belki de bu kadar yanlış anlaşılmalar olmayacak. Bilinçaltında gizlenen sahnelerin yerli yersiz gündemde olması, hiç ilgisi yokken bir ayeti çevirirken kelimelerin arasına sıvışması söz konusu edilmeyecekti. Kaliteli, bilinçli eğitim ve öğretim çok ama çok önemli. Özellikle de doğru anlamda kazanılan cinsel psikolojik ve dinsel sosyolojik eğitim, kişiye ömrü hayatı boyunca yol gösterebilecek bir rehber ve yaşam koçudur.

Cinsel sapkınlıkların temelinde bastırılmış, ayıplanmış, ittirilmiş, normal şekilde yaşanamayan seks hayatı vardır. İnsan, çok katmanlı bir varlıktır. Sadece bir yönüyle tanımlanamaz. Eğlence, dinlence, eğitim alma, ibadet etmek ve dini ihtiyaçlar kadar cinselliğin de ölçüler içerisinde tadılması, yaşanması gerekir.

B: Hocam, “Evliliğin yaşı kutsal kitapta verilmiyor” dediniz. Neden?

T: Evet, “Evlenme/nikahlanma, ille de şu yaşta yapılsın, şu yaşa gelince evlilik olsun” diye bir ima ya da bir emir, İslamiyet’in kutsal kitabı Kuran-ı Kerim’de belirtilmiyor çünkü yaş, bir sınır değildir. Kimi 25 yaşında olur ama aklen olgunluğu 17 yaşındadır. Kimi 20 yaşındadır, 45 yaşındaki insanın zihni olgunluğu mevcuttur.

Kuran-ı Kerim, pek çok surede, ayette rüşte ermeyi yani zihnen ve beynen olgunluğa ermenin gerekliliğini vurgular. Buluğa ermek, fiziken ve bedenen büyümektir ama evlenmek/nikahlanmak için aynı zamanda da zihnen bilişsel gelişim, buluğa ermek kadar farzdır.

Tacettin Sinirleri Alınmış anlatıyor