Söz Atlası

featured
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Ömer Akşahan, on yedi yıl gibi uzun bir süre sonra ikinci şiir kitabı“Söz Atlası”(*)yla merhaba demişti bize. “Ömer Akşahan’dan Safire ve Mutahhar Aksarı dostlarıma şiirin inceliğiyle…” diye imzalamıştı yayınlanışından altı ay sonra Ödemiş’teki buluşmamızda. Hemen okumuş, üzerindeki notlarla tanıtılmayı bekliyordu kitaplığımızdaki Ödemiş Bölümü’nde. Tmolos Dergisi Yayınları‘nın İLK kitabı aynı zamanda. Ömer Ağabey’in amacı, Tmolos Dergisi ve Tmolos Yayınları olarak Ödemiş’teki yazar ve şairleri kamuoyuyla buluşturmaktı. Sonraları daha da yayılmaktı Türkiye çapında. Ne yazık ki gerçekleştiremeden aramızdan ayrıldı. Sanırım ve umarım bu yola çıkanlar olacaktır…

En son ve arka kapaktakiyle birlikte toplam 77 şiiri barındırıyor “Söz Atlası”. İlk şiirlerini topladığı “Şiir Üşüdü”deki duyarlılığı bunda daha da gelişmiş olarak gözlemledim. Alfabenin tüm harflerine en az bir olmak üzere daha fazla sayıda şiirler düşünmüş. “Taş Sözcükler”, “Ne Tuhaf”, “Sessizlik” ve “Dip” adlı şiirler, “Söz Atlası”nın dışında tutulmuş. Kitabı adadığı torunları Deniz Yaman Akşahan ile Kerem Akpınar, ileride dedelerinin duyarlılığını daha çok hissedecekler. Ne mutlu onlara!

“Taş Sözcükler” ve “Sessizlik”, belli bir uyak gözetilmeden uzun cümlelerle kurulmuş. Diğerlerinde akışkan bir dil kullanımı ve imge bolluğu görürüz. “Ne Tuhaf”ın sonunu “tuhaf/sözcükler/t/aradım/okuyanım/olmasa da/yardan uçup/serden geçtim” diye bitirirken mücadele azmini, direnişini görüyoruz. “katlana/katlana/dayandı/acılar duvarına” diye betimlediği on dört çocuk dünyaya getiren anasına seslenir ilk şiiri “Acılar Duvarı”nda. “şiirin yükü ağır”dır hep! “Anlatabilirsen”, Orhan Veli tarzını anımsatır:”aranan çehre/sevda sözleri/yüzünde/ay çukurları/savaşta donan/benleri/gel suya/anlat bunları”. “yağmur çalı süpürgesi” gibi ince ince yağar. “Sivas-Madımak, Kahramanmaraş” katliamlarının “ayaz”ı “sürer yüreğinde”. “şiirin sesi” hep “yaz” der şaire. Ama “o günden beri/yakılır sözcükler”. Şairlik çok meşakkatlidir. “bir imge peşinden koşarken üveyi olmayı” gerektirir. Tanrı adını kullanarak çıkartılan savaşlara karşıdır ve şöyle seslenir Tanrı’ya:”hangi melek temizleyecek/günahlara bulanmış soykırımları/biliyorum/inkar edeceksin/çıkardığın savaşlarda/ölen milyonlarca insanların/senin adını kullandığını”.  “Çağla Ağacı” ile konuşur:”sevgililer günü/küstü çağla bana/azarladığımdan/sabırsızlığına”. “çıkarsız kahkahalar”ın insanıdır şair. Kendi geçmişinin “hesap kitap”lı günlerine gider:”bozuk para kesesi babam/her dönüşü pazar bayram/çerez ocağı anam/ateşle imtihan/düşündükçe anılar/akar gözlerimden/ulaşılmaz kervan” . “İki Düğme”ye bayıldım. “gün geldi/çürüdü ipliğimiz/koptuk şiirin/eteğinden” ve “yaralı/iki düğme/güneşin/iliğinden/geçerken/size uğradık” imgenin doruklarında geziş sanki! Belleğime kazındı birden. “İlik”te de aynı lezzeti duyumsadım, imgeler mısra mısra döküldü yüreğimin derin dehlizlerine. Beş sözcük seçmiş:”balık, köy, deniz, imge, ömür.” Her birini beş dizelik bölümün ilkinde kullanmış:”Kaçırdığı yalnız balık/köy/deniz/imge/ömür olsa” diyerek. Kurgulu, vurgulu ve oylumlu bir şiir yaratmış! O kadar kaptırmış ki kendini, “kalem yorgunluktan masada uyuyakalmış.” “Karabasan”da önce yakarır:”ey Atçalı/ey Bedrettin/ciğerimiz yanmadan/koklaşalım yeniden/yürüsün el ele çocuklar” ve sonra “tarih”in tanıklığıyla “İskender mi aranan/nedir kördüğüm/tarih söylüyor/biter elbet zulüm” diye sesini yükseltir. Günlerimize mi söylenmiş? Ne dersiniz? “hayat sarmaşığı/uzanır yasak duvarlara” cümlesinden yola çıkıp bir deneme döşenebilirsiniz rahatlıkla. Bu, Akşahan’ın hiç ayırt etmediği deneme ve şiir arasındaki gidip gelmelerindendir. “Kuşlar Serenadı”nda kapatın gözünüzü usta biri şiirin dizelerini size okusun, tıpkı kuşların cıvıltısındaki serenadı, yaşam coşkusunu duyacaktır tüm hücreleriniz. Kefili olurum Akşahan’ın!

Söyleyeceklerimi biraz kendime saklayacağım bencillik yapıp. Alın “Söz Atlası”nı, gezinin Akşahan’ın şiir dünyasında, düşünce dehlizlerinde…

 

Vedayı iki şiiriyle yapıyorum:

 

ÖDEMİŞ                     

 

ey Ödemiş!            

aldım borcumu     

sırtıma                  

 

çıktım yükümle

dağlarına

 

BİRGİ’DE AKŞAM

 

hüznü duymak istercesine eller göğe

uzanır sıra selviler Birgi Dede’ye

 

yorgun saçaklar arasında gizlenir gün

sokulur akşamsafası utangaç sofralara

 

sessiz sokaklarında dolanır izleri Orta Çağ’ın

çıkıverecek sanırsın köşeden karısı ağanın

 

bir appacık yüz ki gürül gürül akardı çaydan

heybetle gürler kır atın terkisinde Efe Mustan

 

n’oldu bize şimdi o heyheyli günlerin anısı

köpük köpük helva hani nerde kar helvası

 

gün döndü sıladan, çekildi usulca yılan çıyan

kurda kuşa gün doğdu Birgi’de ol yine akşam

_____________________________

* Ömer Akşahan, Söz Atlası, Tmolos Dergisi Yayınları:1, Şiir:1, Birinci Baskı: Haziran-2015, Ödemiş, 78 sayfa.  

 

Söz Atlası