Siyaset ve yelpaze!

featured
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Arapça’dan dilimize yerleşen ‘siyaset’ kelimesinin kökeni çok ilginçtir: Kaynakları araştırdığımızda karşımıza ‘seyislik, at bakıcılığı’ çıkıyor. İkinci ve günümüzde kullanılan yaygın anlamı da ‘devlet yönetme, yönetim…’

Kök anlamı olan at bakıcılığını bilemiyorum ama günümüzdeki yaygın kullanımında ‘omurga’, ‘dik duruş’ ve ‘yalpalama’ gibi tanımlar da çıkıyor karşımıza. Bir de ‘yelpaze’ konusu var: “Siyasi yelpazenin neresindesiniz?”

Bilirsiniz, iki yana sallandığında küçük bir hava akımı yapan ve özellikle yüzü serinletmeye yarayan, katlanabilir, taşınabilir araca yelpaze denir. Yelpazenin de sözlükteki ilk anlamı böyle. Mecazi olarak da siyasette kullanıldığı gibi ‘çeşitlilik’ anlamı vardır. Örneğin ‘siyasi yelpazenin merkezi’ deyince ‘siyasi çeşitliliğin merkezi’ demiş oluruz.

Bir şeyin merkezi olunca, doğal olarak bunun bir de çevresi yani sağı ve solu oluyor. Bu ‘sağ ve sol’ kavramları da dünyaya Fransız meclisinden yayılmış.

Merkezde en genel anlamda ‘liberaller’ yer alıyor. TDK’nin Türkçe Sözlük’ünde Fransızca’dan Türkçe’ye girmiş ‘liberal’ kelimesi için şu ifadeler yer almış: “Hürriyetçi, serbestçi. Serbest ekonomiden yana olan.” Kelimenin mecazi anlamı da ‘Hoşgörülü’ imiş.

Türkçe Sözlük, kelimenin anlamını böyle açıklamış ama siyasetteki karşılığı tam da böyle değil. Şimdilik burayı geçelim…

Sağ ve sol dedik. Yelpazenin sağına bir göz atarsak en genel anlamında ‘muhafazakar’ bir duruş karşımıza çıkar. Muhafazakarlığın da anlamı ‘korumacılık.’ Sonra milliyetçilik, dincilik ve sermaye taraftarlığı. Sağcılar dünyanın her yerinde devleti kutsarlar. Alman sağı, Arap sağı, Yunan sağı…

Solda ise evrensel değerler ön plana çıkar. Dinin bireysel alanda kalması (laiklik) ve sermayeye karşı emekten yana tavır alma ilk akla gelen kavramlar arasında yer alır. Soldaki bu değerler, kafa yapısı sağda olanların bile oylarını alabilir. Örneğin Avrupa’daki göçmenler genelde milliyetçi ve muhafazakardır ama sol eğilimli partilere oy atarlar.

**

“Bu ülkenin barışa ve birliğe ihtiyacı var. Halk artık savaşmak istemiyor. Asla kullanılmaması gereken silahları bırakmanın zamanı geldi. Silahlar öldürür ve biz hayatı seçiyoruz.”

“Ülkeyi tüm boyutlarıyla yeniden inşa etmek gerekiyor. Siyasette, ekonomide, kamu yönetiminde, kurumsal uyumda, uluslararası ilişkilerde ve en çok da halkın ihtiyaç sahibi kesimiyle ilgilenmekte.”

“En acil halletmemiz gereken şey açlığı sona erdirmek. Bu ülkede milyonlarca erkek, kadın ve çocuğun yiyecek hiçbir şeyinin olmamasını veya ihtiyaçlarından daha az tüketmelerini normal kabul edemeyiz.”

Yazıma aldığım üstteki üç alıntı kime ait olabilir desem, ne dersiniz bilemiyorum ama biraz uzaklardan: Brezilya’dan. Geçtiğimiz yıl sonunda devlet başkanlığı seçimini kazanan Lula da Silva’dan.

Lula, parlamentoda yaptığı yemin konuşmasında, Brezilya’yı yeniden inşa etme sözü vererek şunları söylemiş: “Anayasayı koruyacağıma, savunacağıma ve ona uyacağıma söz veriyorum. Tüm Brezilya halkının iyiliğini destekleyeceğime, birlik, bütünlük ve bağımsızlık yolunda yürüyeceğime söz veriyorum.”

Haberler uzayıp gidiyor tabii. Buraya kadar her şey normal gibi görünüyor. Ve zaten siz de benzeri bilgileri duymuşsunuzdur.

Gelelim sadede…

Bu haberlerde benim başka bir şey ilgimi çekti. Lula, yelpazenin solunda mücadele veren bir siyasetçi. Seçimi kaybeden Bolsonaro da en genel anlamda sağda siyaset yapıyor. Bolsonaro’nın Brezilya’da ‘güçlü devlet’ adına giderek artan baskıcı bir rejim oluşturduğu yazılıp çiziliyordu.

Peki, genel eğilim olarak milliyetçi ve dini değerlere önem veren sağcı bir siyasetçi görüntüsü veren Bolsonaro her türlü hileden sonra yine kaybedince ne yapıyor? Devir teslim bile yapmadan Amerika’ya kaçıyor!

Ee, tabii aile çevresi ve yakın çevresi de soluğu ABD’de alıyor.

Seçim öncesi “Baş koymuşum Brezilya’mın yoluna / Düzlüğüne yokuşuna ölürüm” derken sonrasında ABD’nin Miami ve Florida sahilleri…

Ülkede kalan taraftarları da solcu başkana karşı millilik ve muhafazakarlık adına ‘mücadeleye devam’ kararı alıyor! Ve kaçarken taraftarlarına umut vaad etmeye devam ediyor: “Önümüzde harika bir gelecek var. Bu savaşı kaybetmeyeceğiz”

Hangi savaş, kimin savaşı?

**

Bazı okurlarım “Hocam, Ödemiş hatta Türkiye’yi bırakmış, denizler ötesine çıkmışsın!” diyebilirler ama sığ sularda yüzmek tehlikelidir biliyorsunuz…

 

Siyaset ve yelpaze!

Yorumlar kapalı.