SANA DA İHTİYACIMIZ VAR!

featured
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Dün bazı durumlardan bahsetmiş ve “Ödemiş’in gelişmesi için SANA ihtiyacımız var”, “SEN yoksan bir eksiğiz ve de başarmamız çok zaman alacak” demiştik. Okuyanlar anımsayacaklardır.

Buradaki amacımız kesinlikle şunlar değil; elinizdeki çöplerin, sigara izmaritlerinin peşine düşmedik, işimize yaramaz çünkü (!). Ya da o gün yollarda atıştırmalık ne yemişseniz ona da dahil olma niyetinde değiliz (!). Amacımız; bilinçli, vicdanlı toplum oluşturma ve temiz bir şehre sahip olmaktır.

Ve bunu sağlamamız için de şehrin gelişimine katkı sağlayacak, büyük- küçük, yaşlı-genç demeden herkesi dahil edebilen bir sistem inanın ortalığı hem temiz hem de bilinçli insanlar diyarına çevirecektir.

Dün yazmıştım mesela; bizimle (belediyenin de bizim takibimizde oluşturduğu gönüllü ekiple) bu çalışma içine girecek herkes, yerlere çöp attığında kendi emeğine zayi verildiği için yapmayacaktır. Yollarda tahlil yaptıracak gibi balgam atmaya hem utanacak kişi hem de cebinde bir mendille dolaşma ihtiyacı duyacaktır. Ağaçlar ve elektrik direklerinin dili olsa da konuşsalar; burnunuz ve ağzınızın içinden çıkan her şeyi buralara boca etmek alışkanlık olmuş maalesef. Yakışıyor mu bu şehrin insanlarına böyle akılda kalınması?

Sen, ben ya da bir başkası, “Hayır, ben yapmıyorum” desek ne olacak ki? İnsanların suçları ne kadar da kişiselse de yapılma oranı ve çokluğu, akılda kalacak şekilde olduğunda bundan ne sen ne ben aklanabiliriz. Hepimize yaftalanır bu durum.

Bunu söyleyene tepki göstermek, yapacağımız en aptalca şeydir. Kişiler, nezaketle yaptığımız hataları söylediklerinde bile kabullenmeyip tanımadığımız o kişiye “methiye”ler dizmek adet olmuş ne yazık ki! Oysa kişiler bunları bile söylemekten çekiniyorsa size, “O halde kendi kişiliğimize dönüp bakmalıyız” derim.

Yollarda araç kullanırken daha saygılı, insanlar bize herhangi bir durumu ilettiklerinde daha anlayışlı, “En çok ben” demek yerine önce şehrim sonra hepimiz diyebiliyorsak önce evimizi, sonra mahallemizi, sonra da şehrimizi güzelleştiririz.

İnsanın şehrine sahip çıkması için belediye başkanı, mülki amir ya da mevkili biri olmasına gerek yok. Şehrini seven, “Birlikten kuvvet doğar” inancına sahip olan, kişisel egosunu içine hapsetmiş ve anlamak isteyen herkes sosyal danışman olabilir. Ve evet, gelin ilk adımı birlikte atalım. Halk, en büyük silahtır ve bu silahı şehir hayrına kullandığımızda başka şehirlere de emsal olacağımız gibi unutmayın ki kendi şehrimizin yüreğini en iyi o şehirde yaşayanlar bilir. Ve bunlar, şehrin neye aç olduğunu dürüstlükle kabul eder ve çalışılmaya başlanırsa işte önümüzde hem bilinçli hem de görselliği dillere destan bir şehir olma yolunda hızla ilerlemiş oluruz.

Ha sakın şunu da unutmayın sevgili Ödemişli dostlarım, şehir sadece bizim emrimize verilen bir yaşama alanımız değildir. Hayvanın her türüne, kuşuna, böceğine, kedisine, köpeğine, damındaki hayvanına kadar bu şehir bize nimetleriyle verildi, bilelim. Onların da temiz kalmaya, barınakta iseler temiz ve şefkatle bakılmalarına, sokakta iseler bir kap su ve biraz yemeğimizi paylaşmalarına da hakları var.

Onların yaşam alanlarını katledip sonra da onlar bizim yaşam alanlarımıza üstelik de kırıp dökmeye değil, sadece beslenmeye geldikleri halde dünyanın en korkunç canavarları gibi aptalca davranmamıza gerek yok. Yok çünkü onları evlerinden çıkaran asıl vahşiler biziz. O halde onlarla sevgi, şefkat ve ortaklaşa yaşamayı kavramak zorundayız. Onlar, içgüdüsel olarak biliyorlar da asıl sorun bizde, bizlerin öğrenmesi lazım, bizlerin!

Ve evet bu konuya yarın da devam etmek isterim. O yüzden bugünlük sonlandırıyorum.

Önce aynadakine sonra gözünüzün içine sevgiyle bakan herkese kıymet veriniz lütfen. Sağlıkla ve sevgiyle kalınız. Yarın görüşmek üzere.

Sevgiler…

SANA DA İHTİYACIMIZ VAR!