Sadece beden değil, ruh sağlığına da Dikkat!

featured
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Yalnız olmaktan çekinmeyen insanlar bir şekilde kendi gemilerinin kaptanı olmuşlardır. Bu şekilde, mutlu olmak için bir başkasına ihtiyaç duyma yükünden kendinizi kurtarmış olursunuz. Ve zaten korkularınızdan arındığınızda, sizin çevrenize olan faydanızda artacaktır. Çünkü asıl olanı başarmışsınızdır.

E peki bütün bunları başaran birinin, kendi ruh ve beden sağlığını koruyamaması gibi bir durum söz konusu olabilir mi? Asla! Ruhsal ve Bedensel sağlığına kendi sahip çıkar.

Nasıl mı? Buna cevap vermeden önce, Türkiye ve Dünya gerçeğine bir bakalım. İşte bugünün konusu da bu…

Günümüz dünyasında insanların giderek ruh sağlıklarının bozulduğu hatta bu yüzden dünya genelinde intiharların fazlalaştığı istatistiki verilere girmiştir. Şimdi dünya ve Türk uzmanlarının bu konularda ki görüşlerine bir bakalım;

Birbirinin anahtarı gibi kabul edilmesi gereken beden ve ruh sağlığının ayrılmaz bir bütün olduğunu söyleyen Uzman Klinik Psikolog Ece Ç. tıpkı beden sağlığı bağışıklığını güçlendirmek için yapılanlar gibi ruh sağlığı için de takviyelere ihtiyaç olduğu belirtti.

Ruhsal hastalıkların önlenmesi ve ruh sağlığının korunması için en önemli görülen çözüm yollarından birisi psikolojik dayanıklılığın artırılmasıdır. Psikolojik dayanıklılığı fazla olan kişilerin kendilerine yönelik farkındalığı yüksek ve iletişim becerileri güçlüdür. Bu kişilerin değişime yönelik motivasyonlarının olması da diğer kişilere göre zorlu yaşam koşullarına daha hızlı uyum göstermelerini sağlar.

Psikolojik dayanıklılığını artırmak için bireylerin öncelikle kendilerine yönelik farkındalıklarını artırmaları gerekiyor. Kişinin kendine yönelik farkındalığı, kendi duygu ve düşüncelerinin farkında olmasıdır. Bu yetkinliğe sahip olan birey, karşılaştığı zorluklara nasıl çözüm bulabileceğini, bu zorluklar karşısında hangi çözüm yöntemlerinin işe yarayacağının, hangilerinin işe yaramayacağının da farkında oluyor.

Sonuç olarak, nasıl bedensel sağlığımızı kaybetmeden önce bağışıklığımızı artırmak için bazı takviyeler alıyor, belli kontrollerden geçiyorsak, ruh sağlığımızın bozulmasını önlemek için de psikolojik dayanıklılığımızı ve bağışıklığımızı artırmamız gerekiyor. Kişiler ruh sağlığı tamamen bozulmadan da psikolojik yardım almaktan kaçınmamalı, ruh sağlığını göz ardı etmemeli. Unutulmamalıdır ki, sağlık bir bütünse ruh sağlığı bu bütünün yarısıdır.

Psikolojik sağlığı iyi olanlar;

* Hayatlarından ve kendilerinden memnundurlar. Yaşamdan zevk alırlar.

* Geleceğe olumlu bir bakış açısıyla bakarlar ve bu sayede tüm enerjilerini ve potansiyellerini hedeflerini gerçekleştirebilmek için kullanabilirler.

* Yaşamlarında anlam ve hedef vardır. Değişik hobilere, aktivitelere katılırlar.

* Hayata uyum sağlama becerileri vardır. Kendilerine uymayan, zarar veren durumları değiştirmek için gerekli adımları atarlar. Aynı zamanda, değiştiremeyecekleri durumları da kabullenip uyum sağlayabilirler.

* Hem kendi cinsleriyle hem de karşı cinsle sağlıklı ve uzun süreli ilişkiler kurabilirler. Sosyal hayatları aktiftir. İlişkileri beslemeyi, güçlendirmeyi bildikleri gibi, kendilerine zararlı ilişkileri bitirebilirler.

* Özgüvenleri vardır. Kendilerini olduğu gibi kabul edip severler, küçümsemez, eleştirmez, suçlamazlar. Bunun yanında, değişime, gelişime, büyümeye açıktırlar.

* Hayatlarında engeller, acılar, travmalar olduğunda, olay toparlama ve tekrar başlama becerileri vardır.

* Yetişkin çağında düzenli cinsel hayatları vardır.

* Duygularını, düşüncelerini, isteklerini uygun bir şekilde ifade edebilirler.

* Kendilerine zarar veren şeylere bağımlı olmazlar. Bu bir ilişki de olabilir, meslek de, para da, sigara veya alkol de.

* Hedeflerine, isteklerine ulaşabilecek cesaretleri ve motivasyonları vardır.

* Beden sağlığına dikkat ederler.

Türkiye Ruh Sağlığı Araştırması

Temel Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü bünyesinde ruh sağlığı hizmetlerinin birinci basamağa entegre edilmesi amacıyla, üniversitelerin ve DSÖ’nün (WHO) işbirliği ile çeşitli çalışmalar yürütüldü.

Bunların başında “Türkiye Ruh Sağlığı Araştırması” yer alıyor. Araştırma, Türkiye’nin beş demografik bölgesi ve üç yerleşim yeri tipinde olmak üzere İç Anadolu ve Güney Anadolu, Batı, Kuzey ve Doğu Anadolu bölgelerinden toplam olarak 3 bin 889 hanede 16 bin 550 kişiyle yapıldı.

Araştırma sonuçları

* Şehirlerde ruhsal hastalık görülme oranı, kasaba ve köylerden yüksek. Ruhsal hastalık dağılımı coğrafi bölgelere göre farklılık gösteriyor. Sorun davranış oranları çocuk ve gençlerde % 11 oranındayken, 18 yaş üstü nüfusta ruhsal bozukluk görülme sıklığı % 17.2’ye çıktığı görülüyor. Yetişkinlerde, araştırmanın yürütüldüğü dönemde, son bir yıl içinde tedaviye başvuru oranı % 4.7, çocuk ve gençlerde ise % 0.3’tü.

* Kadınlarda ruhsal rahatsızlık görülme oranı erkeklerden iki kat daha fazla. Eğitim, medeni durum gibi değişkenler ruhsal hastalık yaygınlığını etkiliyor, ancak, son bir yıl içinde ruhsal şikayetlerle tedavi için başvuranların oranı % 4.7. Buna karşın kadınlar erkeklere nazaran iki kat daha çok sağlık kuruluşlarına başvuruyor.

* Ruhsal sorunları olanlar ilk başvurularını sıklıkla psikiyatri uzmanlarına (% 39) yapıyor; psikiyatri dışı uzmanlara % 33, pratisyen hekimlere % 21, üniversite öğretim üyelerine de % 3.6 oranında başvurulduğu görülüyor.

* Tedavi amacıyla psikotrop (merkezi sinir sisteminde etkisini gösteren ve beynin işlevlerini değiştirerek algıda, ruh hâlinde, bilinçlilikte ve davranışta geçici değişikliklere neden olan kimyasal maddelerdir) ilaç kullanma sıklığı %5. Kadınlar erkeklerden daha fazla ilaç kullanıyor ve kullanılan ilaçların üçte ikisini antidepresanlar, dörtte birini de sedatif / hipnotikler (Merkezi sinir sistemi genel depresanı olarak bilinen sedatif (yatıştırıcı) ve hipnotik(uyku verici) bileşiklerin sedatif etkileri ile hipnotik etkileri arasında keskin bir sınır yoktur. Aynı bileşik, her iki etkiyi de gösterebildiği gibi, düşük dozda sedasyon yaparken daha yüksek dozda hipnotik etki oluşturabilir.) ilaçlar oluşturuyor.

Kimine göre 5 kişiden 1 i, kimine göre de her 3 kişiden birinin ruh sağlığı bozuk.

-Türkiye’de nüfusun % 18’i yaşam boyu bir ruhsal hastalık geçiriyor. Çocuk ve ergenlerde klinik düzeyde sorunlu davranış oranı % 11.

-Ruhsal hastalığı olan 6 kişiden sadece 1’i yardım arıyor.

-Kardiyovasküler hastalıklardan sonra % 19 ile ikinci sırada psikiyatrik hastalıklar bulunuyor.

-Hastalara ayrılan yatak sayısı toplam 7 bin 356. Avrupa’da her 100 bin kişiye 8 akut psikiyatri yatağı düşen -İtalya’dan sonra 100 bin kişiye 10 psikiyatri yatağı ile Türkiye ikinci en az yatak sayısına sahip ülke.

-100 bin kişiye düşen ruh sağlığı ve hastalıkları uzmanı sayısı 2.20. Avrupa Birliği’nin 15 ülkesinde 100 bin kişiye ortalama 12.9 ruh sağlığı ve hastalıkları uzmanı düşüyor.

‘3 kişiden birinin ruh sağlığı bozuk daha da artacak’

Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat T.

Türkiye’nin ruh sağlığı profili raporunda paylaşılan bu 5’te1’lik oran aslında az, her 3 kişiden birinin ruh sağlığının bozuk olduğunu söyleyebileceğimiz bulgular mevcut. Bu, dünyadaki rakamlara da uyuyor. Özellikle gelişmiş ülkelerdeki depresyon, depresif belirti oranları ile Türkiye’deki oranlar örtüşüyor.

Ancak Türkiye şu açıdan ayrılıyor, bizdeki durumun artışı biraz da tedavinin olmamasıyla ya da verimli tedavi yapılamamasıyla ilgili. Dünya Sağlık Örgütü, eğer önlem alınmazsa 2020 yılında dünyanın en büyük sağlık sorununun depresyon olacağını söylüyor. Konu sadece psikiyatrinin değil psikolojinin de yardımıyla irdelenmeli. Birkaç dakika psikiyatra görünerek tedavisi olacak şeyler değil bunlar, sosyal aktiviteleri de içine katarak psikolog destekli tedavileri teşvik etmemiz gerekiyor. Psikolog ayağını göz ardı ederek psikiyatri hizmeti verilmez. Bizde tedavi kısmı sorunlu.

Bu rakamlar daha da artacak, dünyada da artıyor. Bu artışı önlemek için pozitif psikoloji uygulamaları, önleyici ruh sağlığı çalışmaları yapılmalı. Şizofreni oranı dünyada 100’de 80, Türkiye’de de oran böyle. Ama Türkiye’de aile bakımı daha yüksek. Aile bağları daha kuvvetli olduğundan aile içi bakım yapılmaya çalışılıyor. Her kasabanın bir akıl hastası vardır mesela bizde. Toplum olarak hastaları hoş tutan bir yanımız var ama aslında tedaviye ihtiyaçları var. Genel bir tedavisizlik durumu hâkim ruh hastalıklarında.

‘Çoğunluk depresyon veya panik atak’

Psikiyatri Uzmanı Dr. Ayhan A.

Tedavi ya da yardım gerektiren hastalıklar bazında bakarsanız 5’te 1 doğru bir oran. Bunların çoğunluğu ya depresyon, ya panik atak gibi anksiyete bozuklukları ya da uyum bozukluğu dediğimiz hastalıklar. Bunların dışında bir de tedavisi zor olan, insanların kendine bakması zor olan, etrafına ve kendine zarar veren vs. gibi akıl hastalıkları grubu var. Eğer bu oran bu gruba göre bakılacaksa da o oran 5’te 1 değil, o grup yaklaşık yüzde 2 gibidir.

Dört insandan biri yaşam boyu en az bir kez depresyon geçirir. Kadınların neredeyse 3’te 1’i gebelikle ya da menopozla ya da diğer etkenlerle ilgili problem yaşıyor. Yine yaşlı popülasyona baktığınızda yüzde 70-80’i önce basit bir unutkanlık problemi ardından bunama riski yaşıyor. Gençler için ise parçalanmış aile, göç, ebeveyn ilgisizliği, iletişim çağının çocuklar üzerindeki etkisi ile neredeyse gençlerin yarıya yakını gençlik sorunları yaşıyor. Bu oranlar sadece bizim ülkemiz için değil, dünya genelini kapsamaktadır. Zaten hasta olan grubun yüzde 25’ine ulaşabilirseniz o başarıdır.

‘Eskiden insanlar acıyı paylaşırdı dayanışma bitince sorunlar arttı’

Psikiyatrist Doc.Dr. Armağan S.

Verilerin çok güçlü tutulduğu ülkelerde fark ediliyor ki, yaşam boyunca bireylerin yüzde yetmişine yakını yaşamının bir döneminde psikiyatrik bir sıkıntı yaşıyor ve destek alma ihtiyacı duyuyor. Tabii bu doğumdan ölüme kadar olan uzun bir süreç. O anlamda bakanlığın verdiği rakamlar abartılı değil, hatta az bile. Muhtemelen bu rakamlar kesitsel bir dönemi aldığı için bu şekilde çıkıyor. Eğer bireylerin yaşam boyu psikolojik sağlık durumlarını ele alsa rakam daha farklı, daha yüksek çıkar.

Ciddi anlamda psikiyatriye ihtiyacı olanlar dışında biz biliyoruz ki bugün psikiyatriye başvuran, özellikle polikliniklere başvuran hastaların bir bölümü de sosyal, ekonomik ve aile içi çatışmalardan kaynaklanan sorunlar dolayısıyla başvuruyor. Bunlar geçmişte gerek çevreden, gerek aileden oldukça iyi destek aldıkları için psikiyatriye başvurmaları pek söz konusu olmuyordu. Ama toplumdaki destek sistemleri çözülünce ve sosyal ve ekonomik sıkıntılar ve aile içi çatışmalar arttıkça bu bireylerin yavaş yavaş psikiyatriye doğru yönlendiğini görüyoruz.

Ruh ve Beden sağlığımızın anahtarı şimdilik tek alternatifimiz, Paınless Nıght GLU dur. Nedenini daha önceki yazılarımdan hatırlayacaksınız.

Hafta başı görüşmek üzere, huzurla ve sağlıkla kalınız inşallah. Sevgiler

Sadece beden değil, ruh sağlığına da Dikkat!