Rant, parsel ve ada…

featured
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Eskilerden bir Nurhan Damcıoğlu vardı, elli yaşın üstündekiler hatırlar: Türk kantocu, ses sanatçısı ve tiyatro, sinema oyuncusu.

Hani meşhur bir şarkısı vardı:

“Aman çıtı pıtı mini mi mini / Mis kokuyor pembe teni / Gel bir parça koklaşalım, vallahi soldurmam sizi / Yangın var yangın var / Ben yanıyorum, yetişin a dostlar tutuşuyorum”

Yangından kastım, bu tür mecazi yangınlar değil.

Orman yangınları…

Son dönemde vatandaşlarımızda bütün orman yangınlarına karşı bir hassasiyet/duyarlılık oluştu. Bir yanıyla iyi, bir yanıyla kötü. Yeşile karşı bir duyarlılığın oluşması güzel ama artık her olayda ‘acaba’ sorusunun gündeme gelmesi kötü.

En son biliyorsunuz Ödemiş’in Ahrandı tepelerinde çıkan büyümeden atlatılmıştı. İlk defa duydum ama ‘rüzgarın yönü, yangının büyümesini engelledi’ demişti. İddiaya göre, rüzgar yukarıdan esmiş ve yangını bastırmıştı. Tabii bölgedeki il ve ilçe belediyelerin itfaiye teşkilatları ile Orman Genel Müdürlüğü’nün çabaları olmasaydı yangın, belki de Bozdağların tepelerine kadar çıkacaktı.

Yangının çıkış anlarında Kaymakçı’dan çıkmak üzerinde idim ve dumanlar, 10 kilometre öteden görülüyordu. Haberci duyarlılığı ile hemen Ahrandı tepelerine çıktım elbette. Neyse ucuz atlatıldı.

Elbette herkes, yangının çıkış nedenini öğrenmek istedi fakat bugüne kadar konuyla ilgili resmi bir açıklama yapılmadı. Kimileri kasıt ve rant kokusu alırken ben bir ihmal dolayısıyla çıktığına inandım. Hatta e-sosyal medyada hemen ‘ağaçlandıralım’ diye kampanyalar dillendirilmeye başlandı. “Ağaçlandıralım” diyenlerin kaygısı, buraların bir rant projesine kurban gitmesinden duydukları kaygı idi. Acaba o alanda bina diken TOKİ, ağaçları söküp ya da yakıp yerine bina mı dikecekti?

Yangın haberi duyunca ‘rant, parsel ve ada’ gibi kelimeler uçuşuyor havada. Paranoyak olduk desek yeridir! Ama bunda haklılık payının olduğunu da söyleyebiliriz. Özellikle sahil şeridinde meydana gelen yangınların ardından yanan alanların imara açılması bu kuşkuları güçlendirmiyor değil…

Peki, Ahrandı’da çıkan yangının nedeni hakkında bilgi sahibi olabildik mi? Resmi bir açıklama yapılsa da buranın geleceği hakkında bilgi verilse daha iyi olmaz mıydı?

Hatay’da 3-5 gün devam eden yangında da benzer kaygılar dile getirildi. İki ciddi iddia gündeme geldi. Bunlardan biri terör örgütlerinin bölgeyi ateşe verdiği, ikincisi de maden şirketlerinin ormanlık alanı ateşe verdiği ile ilgili idi. Kimileri terör örgütüne lanetler yağdırdı, kimileri de maden şirketlerinin sökemediği ağaçları yaktığını iddia etti.

Yine e-sosyal medyada doğruluğu teyit edilmeyen açıklama ve görüntüler paylaşılıp lanetler okunurken benim gibi kimi vatandaşlar da peşin hüküm (önyargı) vermemeye dikkat ettiler.

Ama şunu iyi biliyoruz ki klavye başında lanet okumalarla bir yere varılmıyor.

Bu ve benzeri konularla ilgili resmi açıklamalar yapılmalı ki vatandaşlar da ikna olmalılar.

Bu yazıyla gençliğimizin kantocusu Nurhan Damcıoğlu’na da uzun ömür dileyelim.

“Yangını var yangını var!”

Aman ormanlarımıza ve yeşil varlığımıza dikkat! Yangın olsun ama sadece gönüllerde veya yüreklerde…

Rant, parsel ve ada…