O, edebiyatımızın ustasıydı

featured
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

“İsteyip istemediğimi doğru dürüst bilmediğim, fakat neticesi aleyhime çıkarsa istemediğimi iddia ettiğim bu nevi söz ve fiillerimin: daimi bir mesulünü bulmuştum: Buna içimdeki şeytan diyordum, müdafaasını üzerime almaktan korktuğum bütün hareketlerimi ona yüklüyor ve kendi suratıma tüküreceğim yerde, haksızlığa, tesadüfün cilvesine uğramış bir mazlum gibi nefsimi şefkat ve ihtimama layık görüyordum. Halbuki ne şeytanı azizim, ne şeytanı? Bu bizim gururumuzun, salaklığımızın uydurması… İçimizdeki şeytan pek de kurnazca olmayan bir kaçamak yolu… İçimizde şeytan yok… İçimizde aciz var… Tembellik var… İradesizlik, bilgisizlik ve bunların hepsinden daha korkunç bir şey: hakikatleri görmekten kaçmak itiyadı var…” Sabahattin Ali

3 gün önce edebiyatımızın büyük ustası Sabahattin Ali’nin aramızdan ayrılışının ölüm yıldönümüydü. 2 Nisan 1948 yılında kaybettik büyük ustayı. Her büyük ustada olduğu gibi Sabahattin Ali’nin de değerini çok çok sonra anladık. Özellikle “Kürk Mantolu Madonna” son yıllarda çok satanlarda yerini korudu. Hatta Sabahattin Ali’yi tanımayanlar bu sayede onunla tanıştı. Popülizm böyle bir şey olsa gerek. Bir anda edebiyatla yakından-uzaktan ilgisi olmayan bile popülizm ile “Kürk Mantolu Madonna”ya merak saldı. Elbette ki, kitabı edinip kitapla beraber fotoğraf çekilip ve onun üzerinden tabiri caizse caka satmaya çalışanlar da var. Kültür-sanat üzerinden kendini farklı göstermeye çalışanlar her zaman olacaktır. Hatta onunla da yetinmeyip, ezberlediği birkaç cümleyi sohbet arasına sıkıştıranlarda olacaktır. Lakin kökü edepten gelen edebiyatımız ve onun icracıları her zaman yerini koruyacaktır. Sabahattin Ali’yi anarken sadece roman ve öykülerinden bahsetmek olmaz. O ayrıca iyi de bir şairdir. Bugünlerde hala aynı sıcaklığını koruyan şarkılar, Sabahattin Ali’nin şiirlerinden bestelenmiştir. Şiir dünyasındaki eski ve yeni tartışmalarına katılarak yorumunu beyan eden Sabahattin Ali: “Bence şiirin eskisi ve yenisi yoktur. İyi şiir muhakkak ki insana bir şey ilave eder, bu şey bazen tez olur; bazen bizim manen daha genişlememizi temin eden bir heyecan olur. Şiir insanda yarattığı lirik heyecanının derecesi kadar uzun ömürlü olur” der.

Sabahattin Ali’nin en meşhur şiirlerinden birisini de hatırlayalım:

“Başım dağ, saçlarım kardır/ Deli rüzgarlarım vardır/  Ovalar bana çok dardır/

Benim meskenim dağlardır/ Şehirler bana bir tuzak/ İnsan sohbetleri yasak/ Uzak olun benden, uzak, benim meskenim dağlardır…”

Onun hakkında o kadar çok yazılacak, anlatılacak şey var ki, 41 yıllık ömrünü hatta kısa sayılabilecek hayatını; öykü, roman ve şiirle doldurmuş Sabahattin Ali. Yazar ve şair, edebiyatımızın mihenk taşlarından biri, romancılığın abidesi, saygıdeğer Sabahattin Ali’yi tüm edebiyat severler ve tüm vatandaşlarımız gibi ben de saygı ve şükranla anıyorum. Nurlar içinde uyu, büyük usta.

“Hayatın İçinde Edebiyat” kitabımdan alınmıştır.

 

 

O, edebiyatımızın ustasıydı

Yorumlar kapalı.