Mihriban

featured
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

An gelir insan dünyayı sığdırır yüreğine. İçi genişledikçe genişler. Yeni yerler açılır. Her gelen, kolaylıkla bulur yerini. Dağlar, taşlar, ağaçlar… Kurtlar, kuşlar, balıklar. Hepsine yer vardır.

Söz gelimi bir şarkının, türkünün yüreğine kimler sığmaz ki. Bir parça hissedebilen, bir parça duyabilen, bir parça gören her insan. Körmüş, topalmış, alilmiş… Yaşlıymış, gençmiş, güzelmiş ne gam. Hesapsız ve bitimsiz bir duygu eli ile açar kapısını. Her gelen, beğendiği köşeye oturur. İster mırıldanır eşlik eder. İsterse avaz avaz. İsterse de sessizce oturur köşesinde.

Şarkı türkü gibi insanlar vardır. Bir duygunuzun yansımasını bulduğunuz insanlar.

Sinema, roman gibi insanlar.

“Bu benim” dediğiniz.

Şöyle bir düşündüğünüzde teklifsizce yamacında durabildiğiniz kaç insan vardır ki. Bir, iki, üç, beş…

Belki de yedi, on.

Sanıldığı kadar kolay değildir insanlar arasındaki bağların oluşması.

Bir türkü şöyle diyordu;

“Sevgi güzellik ister,

Güzellik emek ister

Güzellikten ne deyim

Yürekte ateş ister.”

İşte tam da bu dizelerdeki anlatılan anlatmak istediğim.

Cahit’in dediği gibi,

“Yaşamak, sevmek gibi gönülden…”

Tıpkı böyle. Gönülden. Hesapsız gidişlerinize, hesapsızca gelişler.

Yok öyle “Bana bir adım at, ben sana iki adım gelirim” hesabı yahut “Sen bana taş atsan da ben sana gül atarım” Bu değil. Başka bir şey.

Mihriban,

“Şarkı türkü iyileştirir” derdi. “Ben bütün dertlerimi şarkılarla, türkülerle avuttum.”

Geçen hafta öldüğünü öğrendim Mihriban’ın. Yüreğimde, aklımda, gönlümde ne büyük bir yeri varmış. Bunu biliyordum yıllarca. Bir kez daha farkına vardım gittiğini öğrenince. Işıklar içinde uyu. Huzurla.

Bu şiir de ona…

uzun

karlı kış gecelerinde

titreyen

bir kelebek gibi

üşürdü geçmiş zaman

sözlerinde…

ben en çok

sana benzerdim

üşümezdi

titremezdi

yanardı

içim..

arılar üşüşürdü

dut dallarına

göğeren elmaların

çoğu yerlerde

bir kızın vardı

bir iki oğlun

yaban ellerde…

çiçeklenmiş bir dal gibi

alıp eline

okşardın

nemli toprağı..

halelenmiş

bir ay gibiydi

yüzün

hüzün sarısı

gözlerin

buğdaysı

tenin

ben

kara kaşlarımla

en çok sana benzerdim

yorulmuş

sözlerimle

en çok sana benzerdim…

döküldü

şimdi

kırıldı

her şey…

sen

alıp başını gittin

serseri bir bulut gibi

maviliklerde

ben

kanat değildim ki

kanattan bir telek

ama yine de

ben

en çok sana benzerdim

en çok sana…

Sevgi, dostluk ve umutla.

Mihriban