LİNÇ GİRİŞİMİ…

featured
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

CHP genel başkanı Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’na bir şehidimizin cenaze törenine katılmak için gittiği Ankara’nın Çubuk ilçesinde linç girişiminde bulunuldu; sığındığı ev yakılmak istendi.

Türk Dil Kurumu linç sözcüğünü “Birden çok kişinin kendilerine göre suç saydıkları bir davranıştan dolayı bir kişiyi yargılamadan, sorgulamadan taşla, sopayla ve benzeri araçlarla dövmeleri, öldürmeleri” olarak tanımlanıyor.

Sayın Kılıçdaroğlu; sakin, alçak gönüllü, ülkesini ve insanları seven, birlik ve beraberlikten yana bir siyasi parti lideridir.

Peki, şehit edilen bir askerimizin cenaze namazına katılmak için gittiğinde aynı anda yüzlerce kişi “Bay Kemal senin burada ne işin var” diyerek niçin kendisini linç etmeye çalışmışlardır?

Bunun cevabı bazı siyasi liderlerimizin geçtiğimiz yerel seçimlerde üç oy fazla almak uğruna yaptıkları konuşmalarda gizlidir. Sabah akşam ana muhalefet partisi başkanına “Bay Kemal” diye siyasi nezaket dışında hitap edilirse, defalarca PKK terör örgütünü ve terörizmi kınamış, PKK’nın silahlı saldırısına uğramış bu lider hala PKK’lı, onlarla işbirliği yapıyor diye suçlanırsa, iç işleri bakanı “Şehit cenazelerine ana muhalefet partisi liderine devlet protokolünde yer vermeyin” diye genelge gönderirse; bazı cahil kişiler de durumdan vazife çıkarıp böyle saldırılarda bulunacaklardır.

Buna ceza hukukunda azmettirme denilmektedir. Azmettirenler de suçu işleyenler kadar sorumludurlar.

Bu ülke sağcısıyla solcusuyla bizimdir. Tüm siyasi parti liderlerinin geçmişte olduğu gibi birbirlerine karşı nezaket içinde davranmaları, toplumu germekten kaçınmaları, karşı düşüncelere saygı duymaları gerekmektedir.

Türkiye Cumhuriyeti devletinin geçmişinde bunun güzel örnekleri yaşanmıştır. Rahmetli Süleyman Demirel, Bülent Ecevit ve Alpaslan Türkeş aralarındaki siyasi rekabete karşın hiçbir zaman birbirlerine karşı bu tür nezaket dışı söylemlerde bulunmamış, devlet adamı gibi davranmışlardır. Ulusumuzun ve ülkemizin yararları söz konusu olduğunda bir araya gelip, birlik ve beraberlik mesajı altına imza atmışlardır.

Ülkemiz emperyalist devletlerin tuzağına düşürülmüş, her yönden kuşatılmıştır. Borçları tarihinde görülmemiş derecede artmıştır. Dış politikada sıkıştırılmış, Avrupa birliği ülkelerince dışlanmıştır.

Güney sınırımız ateş çemberi altındadır. Amerika açık açık PKK ve yandaşı terör örgütlerini her yönden desteklemektedir. Bunun Dostlukla, müttefiklikle bir alakası yoktur.

Türkiye’nin böyle bir kuşatmadan çıkması, saldırıları püskürtmesi ulusal birlik ve dayanışmasıyla mümkündür. Bu dayanışmanın oluşmasında en büyük sorumluluk öncelikle sayın Cumhurbaşkanına düşmektedir. Isıtılan demirin soğutulması; liderler ve siyasi partiler arasında samimi bir diyaloğun oluşmasını gerektirmektedir.

LİNÇ GİRİŞİMİ…