KIYMIK

featured
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Hani elinize bir kıymık batar, her dokunduğunuzda canınız yanar ya. İşte bazen öyledir hayat. O kıymığı oradan ne kadar çok çıkarmak isterseniz isteyin mutlaka bir parçası içerde kalır ve bir süre sonra da irin toplar o ufacık kıymık parçasının battığı yer. İyicene acı vermeye, bizi içten içe acıtıp kanatmaya başlar. Bazen farkında olsak da o kıymığı oradan çıkarmak için daha derin bir yara açmak gerektiğini bilir ancak bir türlü kıymayız kendimize.

Aslında yaşadığımızın bir göstergesidir acı çekmek. Hayatta olduğumuzu gösterir bize, nefes aldığımızı, aldığımız her nefeste canımız yansa da… Zaman zaman da kendimiz isteriz o kıymığın, o ufacık, o son parçasının orada kalmasını, yaşamı hissetmek için. Ne diyordu şair “Acı çekmek özgürlükse, özgürüz ikimiz de”. Belki, özgür olma isteği içimizdeki acıyı(ları) büyütme sebebimiz. Belki de özgürlüğümüz öğretti bize acılar çekmeyi. Her bir öğrenim de kendimizde derin yaralar açmamıza sebep oldu. Ve bu yaraların kapanmasına müsaade etmedik hiç. Yaralarımız her kabuk bağladığında yolduk o kabukları. Asla iyileşmediler. Kıymıklarımıza her bir yenisi eklendiğinde bir eskisi daha derinlere gömüldü ve tahribata devam etti.

Özgür olma seçeneğimiz miydi bizleri yalnız yapan. Yoksa yalnız olduğumuz için mi özgürlüğe bu kadar tutkunduk. Bir yere bağlı kalamıyordu serüvenci ruhumuz. Nerde bir yangın varsa, daha başlamadan orada oluyorduk. Yangın yerlerinde kaybettik en sevdiklerimizi. Zaman bizi ve özgürlüğümüzü, yalnızlık ve kaybetmekle sınıyordu. Ama ne zaman kaybetsek aslında kazanan ya da öğrenen oluyorduk. Ve sonra zamanla vazgeçmeyi öğrendi özgür ruhumuz. Yarım kalmış her şeyden vazgeçmeyi. Hep umut eden, bekleyen, sabreden yüreklerimiz artık vazgeçebiliyordu. Vazgeçtiklerimiz belirlemeye başladı kim olduğumuzu. Acılarımızdan da böyle vazgeçtik. Kıymıktan kurtulmamız da böyle oldu. Vücudumuzda daha derin yaralar açıp o kıymığı oradan çıkardık. İş şimdi irini temizlemeye kaldı…

Ne mi yapacağım budan sonra. Gittiğin gerçek bu kadar herkese benzerken, senin korkularını benim inceliğimi doldurup yüreğime, içimdeki boşluğu doldurmak için binlerce heykelini yapacağım sensizliğin…

Sensizlik mi?

Önce ince ince batıyor

Sonra acıyı hissediyorsun

Sonra da kanamaya başlıyor işte

Kanadıkça acıyor

Acıdıkça kanıyor…

KIYMIK