Kitapların hüznü

featured
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Bazı insanların yıllar boyunca kendileriyle taşıdıkları, gittikleri her yere götürdükleri bir hüznü vardır.

Bu hüzün öylece sinmiştir ki onlara gülümseyişleri, hatta kahkahalarından bile hüzün taşar çoğu zaman.

Hüzün…

Bir düşünüş biçimi midir, yoksa bir yaşam biçimi mi? Bir artı mıdır insan yaşamına, yoksa bir eksi mi? Bunlar üzerine elbette çokça yazılıp söylenebilir.

Esasen doğu kültürleri sever hüznü. Bundan değil midir oyun havalarının bile bir acıyı bir hüznü barındırışı?

Sevinince hüzünlenmek, üzülünce hüzünlenmek biraz da genlerimizde olsa gerek. Belki de bu iki kavramı birbirinden çok uzak bulmayışımızdan olsa da yüreğimizin ibresi hep hüznü göstermez mi?

Bu neden böyle?

Neden?

Neden?

Acıyı sevişimiz, belki biraz kutsayışımız?

*

Ben, size kitaplardan bize bulaşan hüznü anlatmak istiyorum. Biraz tuhaf bir cümle oldu bu. Dramatik, trajik öykülerden söz etmeyeceğim elbette.

Geçen hafta sanat sokağında bizim tabirimizle -ki bu son derece yeni bir tabir- şiir sokağımızda dört gün süren bir etkinlik gerçekleştirdik.

İstedik ki sokaktan gelip geçenler, göz ucuyla da olsa bir baksınlar bu çocuklar iplere ne asmış diye.

İstedik ki birinin bir parmak ucu bir kitaba değsin.

Yahut gözü kaysın belki kendi yaşından kat kat yaşlı bir kitaba…

Yaşlı kitaplar.

Pek çoğunuza yaşınızı söyleyin desem ve siz ciddi ciddi bu soruya yanıt verseniz sıralayacaksınız.

33,

40,

45,

25,

18,

Belki de 60,

75

İnanır mısınız 1930’lu yıllarda basılmış kitaplar da koyduk şiir sokağına yolu düşenler için.

Bir sararmış kapak.

Oradan oraya taşınmaktan belki yıpranmış bir miktar. Ön kapağın hemen içinde bir ödünç listesi yapıştırılmış kütüphaneye kayıt edildiği gün.

Öteki sayfa, kitabın iç kapağı ve kütüphanenin kaydı.

Bazıları hiç okunmamış. Bazı sayfalar açılmamış. Yetmiş seksen yıl boyunca hiç açılmamış. Ödünç listelerinde tek kişinin bile adı işaretlenmemiş.

Belki bundandır hüzne meyyal oluşumuz.

Acıyı sevişimiz bundandır belki.

Kitaba, bilgiye yakın duramadığımızdandır acılara yakın durmak zorunda kalışımız.

Sevgi, dostluk ve umutla.

Kitapların hüznü