Kırılgan geçiş

featured
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Sonbaharın içinden geçtik fark etmeden. Kırmızı narlar, sararan ayvalar, dalından kopmuş rüzgarla savrulan yapraklar. Arabanın ısı göstergesi, sonbaharı rakamsal olarak somutluyor. Biz de yol alıyoruz sürekli bir değişen atmosferde.

Sonbaharda seyahat bir başka. Capcanlı bir tablonun farklı versiyonlarını depoluyor belleğimiz. Dalında toplanmayı bekleyen olgunlaşmış elmalar, yol kenarlarında selamlıyor bizi. Işıl ışıl bir güne başlarken sabahın serinliğini çekiyoruz içimize. Artık camlar açılmıyor. Haliyle gün içinde duruma göre şekilleniyor tavırlar.

Eskimiş bir hissiyatı tazeliyor mevsim. Usulca fısıldıyor zamanın kulağına. Yaşanmışlıkları yokluyor ve ekliyor yenilerini üzerine. Uzatıyor mevsimi, büyütüyor duyguları ve eliyor geçmişin üzerine…

Şimdi sonbahar bir şiir. Her tonda tınılar barındırıyor içinde…

En çok sonbaharda mı yazar şairler? Hüznü mü dokurlar dizelerinde düşen bir yaprağı tasvir ederken ya da eylül telaşlarını yazarken?

Gidişleri mi topluyordu mevsim, kalışları mı? Her kanat çırpışında var olandan öteye giderken…

Biz uyurken değişen dünyanın uyandığımız sabahında kalemler mi sezip yazıyordu bu durumu biraz küskün, biraz iç çekerek, olabildiğine kırılgan bir tavırla? Yaralı bir yüreğe merhem olabilmek adına kısacık dizelerde özetliyor şair ruhlar durumu…

Sonbaharın içinden geçiyorduk farkında olmadan ama mevsim, kendini hissettiriyor sen fark etmesen de…

kırılgan geçişleri

yazıyor mevsim

kırılgan geçişleri

kalem

sonbaharlar sizin olsun

tonları yeter bana…

Kırılgan geçiş