Kapı gibi sözleşme var ama

featured
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

-Günaydın hocam. Hayırlı işler, ben geldim gene.

-Gel Hasan gel. Günaydın. Her zaman gel, başım üstünde yerin var. Sen gelince benim dükkana uğur geliyor, Hasan. Her zaman çekinmeden buyur gel. Geçen gün kimdi hatırlayamadım, birisi soruyordu seni. Tütün satışları mı varmış ne?

-Evet hocam, ben de onun için geldim zaten. Az önce tütünlerimizi getirdik, teslim ettik, paramızı aldık. Hem sana olan borcumu ödemeye geldim hem de birkaç laf ederiz diye düşündüm. Başka yerlere de borcum vardı. Onları sırasıyla ödedim, en son sana geldim. Seni sona bıraktım ki biraz konuşuruz diye.

-İyi etmişsin Hasan. Ben kahveleri söyleyeyim. Hem içeriz hem de dertleşiriz. Anlat bakalım Hasan, ne var ne yok?

-Ne olsun hocam, bugün tütünleri teslim edip paramızı aldık. Kahveler benden olsun.

-Tütün ekimi yasak değil mi?

-Yasak, yasak olmasına da bizim köyden birkaç aile sözleşmeli olarak ekiyorduk. Üç dört yıldır iyiydi. Baştan sözleşme yapıyorduk. Biz de tüccar da sözleşmeye uyuyorduk. Onlar da memnundu biz de. Bugüne geldik. Ne oldu bilmiyorum, bu sene işin suyunu çıkardılar. Tüccar memnun ama biz değil. Şimdi oradan geliyorum. Neredeyse adamla kavga edecektik.

-Nasıl oldu Hasan, anlat bakayım.

-Şimdi hocam, biz her sene sözleşme yapıyorduk. Sezon gelince tütünlerimizi teslim edip paramızı alıyorduk. Her yıl sözleşmede ne yazıyorsa öyle ödüyorlardı. Ne oldu bilmiyorum, bu sene tüccara bir şeyler oldu. Biz sözleşmeye uyduk ama tüccar uymadı. Kilosunu 19 TL’ye anlaştığımız tütünlerimizin yarısını su çürüğü çıkardığı gibi 10 TL’den hesap gördü. Olmaz arkadaş dedik, tamam su çürüğü çıkarıyorsun ama kalanını da 19 TL’den say dedik, yalvardık ama nafile. Su çürüğü çıkardığı tütünlerimizi alalım bari kendimiz içeriz dedik ona da olmaz, onlar bizim dedi. Böyle şey olur mu?

-Elinizde kapı gibi sözleşmeniz var, hakkınızı arayın.

-Hocam hak aramak parayla oluyor. Biz ne kadar hak arasak da parası olan haklı çıkıyor. Adam bunu bildiği için “Nereye başvurursanız vurun, mahkeme yolları açık” diyebiliyor. Üreticinin sahibi mi var hocam?

-Peki, sen ne yapacaksın bu durumda?

-Ne yapabilirim hocam! Yol bilmem, yordam bilmem. Adamın dediklerini kabullenmekten başka çarem var mı? Eskiden Tekel vardı. Bir fiyat verirdi. Tüccarda fazla fiyat bulursak oraya verirdik. Bulamazsak hepsini Tekel alırdı. Tekel bizim güvencemizdi. Şimdi kime güveneceğiz? Tütün üretmek zaten yasak. Kim alır benim tütünümü? Nereye gidersek gidelim yasalar hep tüccardan yana. Adamlar istedikleri gibi at oynatıyorlar. Üreten biz ama tütün onların. Olduk birer köle. Ne sesimiz çıkıyor ne de soluğumuz. Adamlar bizden misli misli fazla para kazanıyorlar. Boşuna mı geliyorlar sanırsın son model jeepleriyle taşlı yollardan köyümüze. Hükümetimiz Tekel’i kaldırdı, yabancı tüccarlara teslim etti bizi. Tütün ekimi yasaklandı da sigara içimi durdu mu? Millet gene içiyor. Tamam zehir, hükümetimiz burada bizi düşünüyor ama millet kendini düşünmüyor. Bari elin tütününden zehirleneceğimize kendi tütünümüzden zehirlenseydik. El kazanacağına devletimiz kazansaydı. Yabancı tüccarların elinde oyuncak olduk hocam. Artık yeter. Bundan sonra tütün dikmeyeceğim. Geçen gün yine sözleşmeli olarak iki dönüm kadar dikmiştim. Aha şimdi senden ayrıldıktan sonra köye gideceğim. Dikmiş olduğum o tütünü ızgara çekip bozacağım. Bundan sonra kilosu 50 TL deseler de artık yeter, dikmeyeceğim. Bu son olsun. Hocam kusura bakma, derdimle başını ağrıttım. Bana müsaade.

-Tamam Hasan, sağlıcakla var köyüne.

Sevgi, saygı ve mutluluklar.

Kapı gibi sözleşme var ama