İyi ve güzel insanlar!

featured
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Geçtiğimiz gün sosyal medya araçlarından biri olan Twitter’da cumhurbaşkanı adaylarından İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in “İyi insanlar iyi atlara binip gitti” sözü ile yazar Necip Fazıl Kısakürek’i anması, tartışma konusu oldu.

Akşener, Twitter’da “Üstad Necip Fazıl’ı ölüm yıldönümünde rahmetle anıyorum. Bir mısrasında ‘İyi insanlar iyi atlara binip gitti’ demiş. İnşallah o iyi insanlar geri dönüyor” paylaşımı yapmıştı.

Sosyal medyada yer alan kimi paylaşımlarda İYİ Parti’nin Cumhurbaşkanı adayı Meral Akşener’in Yaşar Kemal’in bir sözünü Necip Fazıl’ın sözü olarak paylaştığı iddia edildi. Akşener’in paylaştığı sözün Yaşar Kemal’in 1973 yılında yazdığı Demirciler Çarşısı Cinayeti isimli romanında geçen “O iyi insanlar, o güzel atlara binip çekip gittiler. Demirin tuncuna, insanın piçine kaldık” sözü olduğu ve Necip Fazıl’a ait olmadığı ifade edildi.

Ancak daha sonra yapılan açıklamalarda Meral Akşener’in Yaşar Kemal’in sözünü Necip Fazıl’ın sözüymüş gibi paylaştığı iddiasının doğru olmadığı belirtilerek, “Akşener’in paylaşımında yer alan ‘İyi insanlar iyi atlara binip gitti’ sözü, Necip Fazıl’ın 70’lerde yazdığı Aynadaki Yalan isimli romanında ve 80’lerde yazdığı Boş Ufuklar isimli şiirinde yer alıyor” denildi.

İlk başta ben de bir gaf yapıldığını sandım. Hatta Facebook’ta da konuyla ilgili bir paylaşımda bulundum. Sonra sildim.

Her iki yazar da yakın sözcüklerle benzer anlamı olan bu cümleleri eserlerinde kullanmışlar. “Hangisi önce yazmış, biri diğerinden çalmış mı?” gibi tartışmalar, bu yazının konusu değil.

Belki de onlardan önce de bu sözü söyleyen başka biri olmuştur da bizim haberimiz yoktur.

Yaşar Kemal’in Demirciler Çarşısı Cinayeti’nin basım yılı 1973. Aynadaki Yalan adlı romanın basım yılı ile ilgili de farklı görüşler var. Ben şimdi burada “Filanca, falancadan aşırmış” falan demeyeceğim.

Benim parmak basmak istediğim durum şu: Dünya görüşü açısından birbirine temelden zıt her iki yazar da bu cümleleri yazdığına göre demek ki Türkiye’de iyi insanlar 1970’lerde tükenmiş!

Adı geçen yazarların ülkemizde hatırı sayılır seveni vardır.

Demek ki memleket, kötülerin elinde kalmış!

OVA SULAR ALTINDA

Haberlerde okumuşsunuzdur. Kaymakçı, Çaylı ve Emirli bölgesinde yağan yağışlar, sel baskınlarına neden olmuş. Çok sayıda ekili alan yine sular altında kalmış.

Yağışın ardından Kaymakçı’daki iki derede taşkınlar meydana gelmiş. Dereler tıkandığı için sular köprülerin üstünden akmış.

Biliyorsunuz, Kaymakçı arazileri çevresinde yapılan toplulaştırma çalışmaları çok eleştiri aldı. Vatandaşlar, toplulaştırmaya karşı çıkmaktan ziyade yapılış tarzına karşı çıkmışlardı: Derelerin akış yönü değiştirilmiş, tarla birleştirmeleri doğru planlanmamış, ova yolları da istenildiği gibi yapılmamıştı.

Ben de o bölgede yapılan toplulaştırma çalışmaları ile ilgili çok sayıda haber ve yazı yazdım.

Hele Kaymakçı içinden geçen derenin üstünün demir mazgalla örtülmesi işi. İki derenin beton dere ile birleştirilmesi ve biriken suların akış yönünü bulamaması. Binlerce yıldan bu yana akan sular, kendi yollarını yapmış zaten. Ne demeye onları insan iradesi ile değiştirirsin!

Fakat eleştiriler, ‘siyasi’ kabul edilerek ne yazık ki kağıt üstünde kaldı. İlgililer, sadece gelip gittiler. Hiçbir somut çalışma yapılmadı. Yapılmadığı gibi ova yollarının yapımı da İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin üstüne kaldı.

Ne dersiniz, belki ‘iyi insanlar’ olsaydı bu verimli ve üretken ova böyle hoyratça kullanılmazdı.

SOLİNGEN-SİVAS

Gazeteler yazdı. Almanya’nın Solingen kentinde 25 yıl önce düzenlenen ırkçı saldırıda ölenler için dün (29 Mayıs) Düsseldorf’ta düzenlenmesi planlanan anma törenine Almanya Başbakanı Angela Merkel de katılacakmış.

29 Mayıs 1993 tarihinde aşırı sağcı dört kişi Solingen’de Türklerin oturduğu bir binayı kundaklamış, saldırıda Mevlüde Genç; iki kızını, iki torununu ve bir yeğenini kaybetmişti.

Keşke Türkiye’de de 40’a yakın insanın hayatını kaybettiği 2 Temmuz Sivas Madımak Oteli katliamı anmalarına da devlet katılabilse…

Acılar sona ermez ama en azından devlet, tavrını belli etmiş olur ve benzer acılarda güzel insanları göreve davet etmiş olurdu.

İyi ve güzel insanlar!