Gizemi hala çözülememiş bir hastalık

featured
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Tudor dönemi, İngiliz tarihinin en parlak dönemi olarak kabul edilir. VII. Henry’nin kurduğu bu hanedan, VIII.Henry ile devam etmiş ve onun kızı I. Elizabeth’in çocuğu olmadan ölmesi üzerine son bulmuştur. Tudorlar, İngiltere’yi Ortaçağ’dan çıkarıp ileride dünyanın büyük bir kısmına hakim olacak güçlü bir Rönesans devleti haline gelmesinde ön ayak olmuşlardır. Tudor dönemi, İngiltere’nin altın çağı olduğu gibi daha birçok açıdan da ilgi çekicidir. Bunlardan en önde geleni, VIII. Henry’nin evlilikleri konusudur. Ancak biraz kenarda kalmış bir başka konu daha vardır ki oldukça ilginç ve gizemlidir. O da bu dönemde yaşanan ve gizemi çözülememiş bir salgın hastalıktır.

Ortaçağ’da mahşerin dört atlısı denilen çiçek, kolera, frengi ve veba gibi hastalıklar oldukça yaygındı. Günümüzde artık ismi bizi korkutmayan bu hastalıklar nedeniyle o dönemlerde milyonlarca insan hayatını kaybetti. Az önce kısaca bahsettiğimiz bunlardan başka ve çok fazla bilinmeyen ve de ilk olarak 15. yüzyılın sonlarında İngiltere’de ortaya çıkan bir hastalık daha vardı ki veba kadar kayıp verdirmese de yine de o dönem İngiltere nüfusundan binlerce kişiyi alıp götürmüştü. Hatta ünlü VIII. Henry’nin tahta çıkabilmesi de bu hastalık sayesinde olmuştu. Çünkü tahtın varisi olan ağabeyi Arthur’un henüz 16 yaşında iken vefatının sebebi, kaynaklara adı Terleme Hastalığı (Sudor Anglicus) olarak geçen bu hastalıktı.

Terleme Hastalığı, VIII. Henry’nin İngiltere kralı olmasının yolunu açarak ona uğurlu gelmiş ancak büyük kayıplara neden olmuştu. Hava yoluyla bulaşan hastalık, kolayca yayılıyordu ve belirtileri de aniden baş gösterip saatler içerisinde ilerliyordu. Hastada şiddetli baş omuz ve sırt ağrısı, hızlı nabız, terleme ve titreme ile birlikte yüksek ateş, aşırı halsizlik ve yoğun susuzluk hissi görülüyordu. Hastalar, 24 saat içinde ya ölürler ya da açıkça iyileşirlerdi. Hastalığın nedeni bilinmediği için doktorlar, tedavi olarak o dönemde çoğu hastalık için uygulanan kan alma yöntemini uyguluyorlar ancak bu yöntem hiçbir işe yaramıyordu.

Bu garip hastalığın en şaşırtıcı yönlerinden biri, diğer salgın hastalıklar gibi çoğunlukla yoksul halk arasında seyretmemesiydi. Genellikle 15-45 yaş arası genç erkekler olmak üzere İngiliz üst sınıfını yaygın bir şekilde etkilemişti. Ayrıca hastalığı bir kere atlatmak, bağışıklık sağlamıyor, iyileşmiş olan kişiler, buna tekrar yakalanabiliyordu. Bir diğer şaşırtıcı şey de İskoçya, İrlanda, Galler gibi bölgelerde ve bazı yazarların kaydettiğine göre genellikle İngiltere’de yaşayan yabancılarda görülmemesi idi. Bu nedenle bu illete “İngiliz Terlemesi” deniyordu. Tüm İngiliz Terlemesi salgınlarının ortak özelliği ise yaz ve sonbahar aylarında görülmesiydi.

İlk olarak 1485 yılında başlayan salgın, bundan sonra 1508, 1517, 1528 ve 1551’de tekrar etti. Bunlardan sadece 1528 yılındaki salgın, Avrupa’ya sıçramış ve Kuzey Avrupa’yı da etkilemiş olsa da diğer salgınlar yalnızca İngiltere’de görüldü. Bu salgın hastalık, gizemli bir şekilde başlayıp sonra yine gizemli bir şekilde kendiliğinden ortadan kayboldu.

Birçok önemli insanın da yaşamını yitirdiği bu gizemli hastalıktan Kral VIII. Henry’nin bol bol egzersiz yaparak korunduğu söylenir. Zira o zamanda normal yollarla yani çeşitli aktivitelerle çaba sarf ederek ter atmanın hastalığa yakalanma olasılığını düşürdüğüne inanılıyordu. Ayrıca kral, vücut direncini arttırmak için çeşitli bitkisel karışımlar ve baharatlardan mürekkep ilaçlar da kullanıyordu. Nitekim işe yaramış olacak ki VIII. Henry, bu hastalığa hiç yakalanmadı. Ancak yakın çevresinde bundan etkilenen çokça kişi oldu. Kralın kendisiyle evlenmek uğruna Katolik Kilisesi’nden ayrılıp Anglikan Kilisesi’ni kurduğu ikinci eşi Anne Boleyn, bunlardan birisidir ve iyileşip tekrar sağlığına kavuşmuştur. Ayrıca Kardinal Wolsey de iki kez bu hastalığa yakalanıp hayatta kalmış kişilerdendir. Ancak kraldan sonra en yetkili kişi olan Thomas Cromwell’in eşi, Anne Boleyn’in kız kardeşi Mary’nin kocası William Carey, Suffolk Dükü Charles’ın oğlu Henry Brandon ve benzerleri, o kadar şanslı değildiler ki kendileri bu illetten kurtulamayan üst sınıf kişilerdendir.

Söz konusu hastalığın karakteristik terlemesi ve hızlı seyri onu veba gibi diğer salgın enfeksiyonlardan ayırır. Günümüzde bazı uzmanlar bunu influenza (grip) ya da bir çeşit tifüs olarak tanımlamış ya da hanta virüsüne benzetmiş olsalar da gizemi hala tam olarak çözülememiştir. Halen tıp araştırmacıları ve tarihçiler bu konuyu aydınlığa kavuşturmak ve bazı ipuçları bulabilmek için eski belgeler aramaktadırlar. Ancak çoğu uzmanın inancına göre hastalık yeniden görülmediği sürece bunun ne olduğu ve buna neyin sebep olduğu asla tam olarak bilinemeyecek.

Gizemi hala çözülememiş bir hastalık