Gençleri zorlamayın!

featured
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Sevgili Ödemişli dostlarım, yazacaklarım elbette ki Türkiye genelinin de problemi ancak biz kendi ailemizden, mahallemizden, şehrimizden devrimlere başlamazsak gençlerimiz geleceklerinin kalite, ahlak, saygınlığını ve sağlamlığını tümüyle kaybedeceklerdir.

Evet, şuna da katılıyorum; şimdiki çocuklar pek bir ukala, söz dinlemeyen, kendi başına buyruk, saygısız, ergenlik dediğimiz fiziksel ve psikolojik değişimin uzun sürdüğü bir zaman geçiriyorlar.

Lakin onlar, henüz bildiklerinin bilmedikleri yanında hiç olduğunun farkında bile değiller. Bize düşen, onların bu yolculuklarında bizlerin yaşadığı zaman, umut ve para kaybını engellemek olmalıdır.

Bu yüzden her şeyin başı, ailelerin önce kendi içlerinde bir disiplin, ahlak ve saygınlık içinde yaşamaları gerektiklerini artık öğrenmeleridir. Giderek kaybettiğimiz bir gençlik ortaya çıkıyor.

Senin evladın böyle olmasa da unutma ki hiç ummadığımız anda bu çocuklar geleceğimizi değiştirecek, geliştirtecek hatta iyi olan (olduklarını düşündüğümüz) bizim evlatlarımızla da iletişim halinde olacaklardır. Buna bu yönden engel olmamız, asla mümkün değildir.

Şartlar ve zaman, bizi nasıl alıp bir yerlerden bir yerlere irademiz dışı taşıdıysa ve “Bunu yapmam”, “Şununla muhatap olmam” deyip de onları yaşadıysak inanın evlatlarımız da öyle yaşayacaklar. Bize düşen, yaşayacaklarına engel olmaya çalışmak değil. Bizlerin de iradesini aşan şeyler yaşayacaklardır elbette. Bize düşen, karşılaşacakları bu olumsuzluklarda onlarla nasıl baş edeceklerini ve kendi çizgilerinden sapmadan yollarına nasıl devam edeceklerini göstermemizdir. Bu da ilk olarak kendimizin aynaya bakışıyla değişir.

Daha önceki birçok yazımda aslında bunlara yer verdim. Şimdi aynı konuları anlatacak değilim. Bugün, olayları farklı açıdan ele almak istedim.

“Bırakın çocuklar ne yapmak istiyorlarsa yapsınlar” derken anlamı dışında bir şey düşünmenizi de istemem. Demem o ki aşağıda yazının devamını okumanızı rica edeceğim.

Evlatlarınızın matematiğe, fiziğe, biyolojiye eğilimi olmayabilir. Dersleri çok kötü olabilir. Üniversiteyi de kazanamayabilir. E peki bu evladın hiç mi istediği ve ilgisini çeken bir alan yok? Bunu anlamak önce öğretmenlerine, sonra da ev ahalisine düşüyor. “Önce öğretmenler” dedim çünkü evdeki anne-babadan daha çok evlatlarımızla onlar ilgili ve meslekleri gereği iyi bir gözlemcilerdir!

Gelişme çağında olan, ortaokulun ilk dönemlerinden üniversitenin son dönemlerine kadar ya da yaşları yirmi beşe yakın evladı olan aileler. Buradan sonrası size.

Artık şu “Benim evladım doktor olacak”, “Benim evladım mühendis olacak”, “Avukat olacak” laflarını. Sizin evladınız, sizin sayenizde ahlaklı yetişsin de varsın ayakkabı boyacısı olsun. Artık zaman bu hale geldi. Mesleki prestijden daha çok insani yönlerini geliştirmeye çalışın evlatlarınızın. Ve eğer derslerinde başarısız, ilişkilerinde sorunlu ise sizden ricam onlar adına siz yardım alınız profesyonellerden. Çünkü bana soracak olursanız böyle durumlarda önce ailelerin kendilerini değiştirmeleri ve zamana ayak uydurmaları şarttır.

Mesela size örnekler vermek de isterim. Eğer çocuğunuzun müziğe karşı eğilimi varsa onu güçlendirin. Hatta eğitim alması için yol gösterin.

Eğer çocuğunuzun görsel sanatlara ilgisi varsa kendisini o yönde geliştirmesine ön ayak olun.

Evladınız, bir enstrüman çalmak istiyor ve müzik kulağı da iyiyse “Çalgıcı mı olacaksın?” deyip istediği bir çalışmadan onu mutsuzca uzaklaştırmayın.

Evladınız, sporun herhangi bir dalı ile ilgiliyse ona yönlendiriniz lütfen. “Oran buran kırılır” değil, “Şunun oğlu doktor olmuş” değil, “Oğlum, sen ne istiyorsan onda yanındayız ama en iyisi olmaya gayret et evladım” olmalıdır ailenin sözü.

Evlatlarınıza gerçekten güvenin, yanlışta da yanınızda olduğunu bilsinler. Yalansız yaşamanın daha kolay ve anlamlı olduğunu, istediklerini yapmaları için önce kendilerini sonra da çevresindekileri zor duruma sokmamalarından geçtiğini, onlarla sohbet etmenin, arkadaşları hakkında soru sormanın sorgulama değil, sadece temkinli olmak adına olduğunu anlamalılar. Mesela “Sana güveniyorum” deyip de arkasından izlemenin yakışık almayacağını bilmesi gerekir. Söyleyiniz. Dürüst olmanız kazandıracaktır.

İstediğiniz tek şeyin ahlaklı, başarılı ancak ne istediğini bilen bir birey olarak yetişmesi olduğunu da belirtmekte fayda var diye düşünüyorum. O yüzden evlatlarınızı iyi tanımaya, onlarla vakit geçirmeye, daha çok onları dinlemeye, sanatsal yönü daha baskınsa ona yönlendirmeye çalışınız lütfen. Bir fizikçi belki herkes olabilir ancak sanatçı, ancak yetenekli ve özel insanlar olabilir (Bana göre).

Zorlamayın evlatlarınızı; sevin, saçını okşayın, derdini dinleyin. Eleştirmekten daha çok yaşına ve yaşadıklarına anlam katabilmeniz için onu iyice tanımanız gerekiyor. İşte bu yüzden önce ailelerin bana göre belirli zaman aralıklarıyla eğitime tutulmaları gerekir. Anne ve baba olmanın sorumluluğu ve de aile olmanın ilk şartının sevgi ve dürüstlük olduğunu öğrenmeleri lazım. Dedim ve yarın yeniden görüşmek üzere diyerek ayrılıyorum.

Önce kendi ruhunuza, sonra da evlatlarınıza iyi bakınız lütfen. Yarın görüşmek üzere.

Sevgiler…

Gençleri zorlamayın!