Fırtına…

featured
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

E-sosyal medya, kullanabilen büyük küçük herkesin vazgeçilmesi oldu. Kimi haber takip ediyor, kimi fotoğraf paylaşıyor.

Doğum günü paylaşan da var, evine gelen misafirini de… Düşüncelerini paylaşan da var, eşine selam gönderen de…

Ben Facebook’u seviyorum… Bir de Facebook’u iyi kullananları.

Whatsapp paylaşımlarını, çoğunlukla paylaşanlar da okumuyor… Gerekli gereksiz…

Twitter; haber ağırlıklı, istersem bakıyorum…

Face’de her şey var ve istemezsen takip etmiyorsun.

**

Malum, dünya çok zor günlerden geçiyor. Önceleri ben de biraz abartı olduğunu düşünüyordum ama kazın ayağı öyle değilmiş. İnsan yanılabilir ama içimde bu felaket günlerini fırsata dönüştürmek isteyebileceklerin veya dönüştürenlerin bulunduğuna ya da bulunacağına dair şüphelerim hep var…

Fırtına geçince bunlar ortaya çıkar…

**

Ara ara, kısa kısa Face’de yazıyorum:

“Lütfen! Kaynağı şüpheli, uzmanı olmadığımız konuları okumadan ‘ilet’ ve ‘paylaş’ yapmanın panikten başka yararı yoktur…”

“Onca uzman Dr. ve Prof. varken Timuçin Esen ve Taner Ölmez’den kamu spotu vermek de bize yakışırdı!!!”

“Korona; eğitime, sağlığa, (aşı/tohum) araştırma ve geliştirmeye ve de bilime daha çok kaynak ayrılması gerektiğini hatırlatmadı mı?”

Bu cümleleri biraz açmak istiyorum:

“Ak akçe kara gün içindir” diye bir atasözümüz var bizim. Ne demektir bu açıklayalım: “Para; insanın sıkıntılı, dar zamanında gereklidir, Elde avuçta ne varsa harcamaktan kaçınmamak gerekir.”

Buradaki parayı ülke bütçesi olarak algılarsak demek ki eğitime, sağlığa, aşı ve tohum gibi araştırma ve geliştirme işlerine ve bilime daha çok kaynak ayırmak gerekiyormuş.

Örneğin, karantina yerleri belirlemek hatta hazır tutmak gibi…

Timuçin Esen ve Taner Ölmez. TV dizilerinde doktor rolü yapan iki sanatçı…

Maşallah ülkemizde yetişen profesörleri bilmiyoruz ama mucize doktorları iyi tanıyoruz… Hatta o ‘mucize’ doktorlara daha çok inanıyoruz…

İlginç değil mi?

Çoğu kişi; kaynağı şüpheli, bilmediği konular ile ilgili çok sayıda paylaşım yapmayı marifet sanıyor. Bu, bilgi kirlenmesidir. Bu, doğru bilgilerin de okunmasına engeldir. Öte yandan yanlış bilgileri yaymak, panik ortamının oluşmasına neden olur. Biraz ergenlikten çıkmamız ve meydanı uzmanlara bırakmamız gerekir. Hiç olmazsa felaket günlerinde. Arkadan siren sesi ile gelen ambulansa yol açmak gibi…

**

Dünya, büyük bir değişim geçiriyor veya kabuk değiştiriyor. Belki de bireyselleşirken dayanışma ve sosyalleşme alışkanlıklarımız gelişecek…

Teknoloji gelişirken doğal denge zarar görüyor…

Kapitalizmin ruhunda ‘daha fazla’ kazanma ve biriktirme refleksi var.

Bu krizde de zayıf insanlar ölecek, küçük işletmeler batacak… Doğanın yasası, dayanıklı olanlar kalacak…

“Büyük insanlık sekizinde işe gider/yirmisinde evlenir/kırkında ölür” diyor dünya şairi Nazım Hikmet.

“Ama umudu var büyük insanlığın/umutsuz yaşanmıyor”

Evet, fırtına dinecek ve ortalık süt liman olacak ama belki daha sonra daha büyük fırtınalar kopacak.

John Steinbeck, ‘Bitmeyen Kavga’ adlı romanında geçinebilmek için topraklarından kopmak zorunda bırakılan, borçlanıp toprağını kaybeden insanları anlatır. Ve onlara mücadeleyi öğretenleri…

Grevcileri, patronları ve aradaki aşağılık insancıkları…

Romanın sonunda kahraman öldürülür ama henüz son söz söylenmemiştir!

Fırtına…